2.Bölüm

117 5 3
                                    

Tik Tak.. Tik Tak.. Tik Tak..

Bir insanın sabrı ne kadar dayanıklıdır adlı çalışma. Pardon yarı insan. Aslında böylesi daha zor. İşte bir kez daha özel yeteneklerin kötü tarafı. Hiç bir bok bilmeyen ama kendini dahi sanan öğretmenciğimizi bunak vampir zoruyla ter kokusuyla harmanlaşmış göt kadar sınıfta dinlemek zorundayım. Ahh! İnsanı zorla ergen olmaya itiyorlar.

Karşımda duran adamın boynundaki her bir damarı parçalamak istiyorum. Şimdi bunu yaparsam bunak vampir beni iki ay aç  bırakır. Bu fikri erteliyoruz. Başka bir şeye odaklanmalıyım.  

Dışarı dışarı bu sınıftan dışarı. Kafamı sırama gömüp odaklanmaya çalışmalıyım. 

   Dışarıdan gelen ayak sesleri kulağımı delip beynimin her bir hücresini yok ediyordu sanki. Gittikçe şiddetlenen ses beni kendine çekiyordu. Aslında karşımda ki salağı dinlemek daha iyiydi. 

''Karen! Sen Karen'sin istediğini yaparsın. Çık şu sınıftan.'' Tabiki her zaman ki gibi kafamda ki piç ses konuşmuştu. Piç falan ama genelde hep haklı çıkıyor. En arkada oturmakta tam bana göre bir hareket. Neyse siyah çantamı tek omzuma atıp kapıya doğru yürümeye başladım. 

''Sen nereye?'' arkamdan seslenen tabiki çakma dahimizdi. ''İlgilendiriyor mu?''.

''Adın ne senin?'' 

CANINA MI SUSADIN?

''İki dakika sonra unutacağın birşeyi söylemek pekte cazip gelmiyor aslında.''

''Çabuk müdürün odasına, terbiyesiz.''

Arkamı dönüp elimi kaldırdım. Kapıyı ittirip sertçe kapattım. Şu gerizekalı öğretmenler, bizim üzerimizde egemenlik kuracağını sanıyor. Neyse sikik beyinlerini başka şeylere yorsunlar.

  Dışları çıkıp yoğun bir şekilde kulağıma gelen dalga seslerinin olduğu tarafa doğru koşmaya başladım. Vampir güçleri sağolsun iki dakika sürmedi. Yoğun iyot kokusu her zaman beni rahatlatıyor. Değişik birşey bu. Denize doğru bakan banka oturdum. Siyah çantamın ön cebinden çıkardığım paketten bir tek alıp dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Ateşlediğim sigara dudaklarımdan süzülüp her bir hücremle dans ediyordu sanki. Zaten vücuda zararlı herşey ruhuna huzur verir.

 Umrumda da değil açıkcası. Hiç bir dumanı israf etmeden ciğerlerimin içine çektim elimdeki mucizevi şeyi. Tamamı bittikten sonra elimdeki izmariti denize fırlattım. Siyah çantamı omzuma takarak yürümeye başladım. Deniz kıyısında yürürken kendimi birazda olsun normal bir insan gibi hissediyorum. Bazen, hani böyle ara sıra soruyorum kendime. ''Neden benim canım hiç yanmıyor?'' Fiziksel olarak bahsetmiyorum. Bunca insan öldürdüm. Neden hiç üzülmüyorum? Annemi hiç tanımadım neden üzülmüyorum ki? Sonra diyorum ki kendime Siktir et. 

Ahh! Duygusal şeyler sana göre değil Karen kendine gel.

  İleride denize bakan bir parkta banka uzandım. En sevdiğim şeylerden biride bu.  Çantamı kafamın altına koyup sağ kolumla gözlerimi kapattım. İşte huzur bu amk. Biraz zaman geçmeden ayak uçlarımda bir kıpırtı hissettim. Hızlıca kalktığımda küçük bir kız çocuğunun yanımda ağladığını gördüm. Nefret ediyorum şu sulu gözlerden.

''Ne yapıyosun be sen burada?'' kız ağlamayı kesip suratıma baktı. Kafasını çevirip daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. ''Bana baksana sen. Senin bütün damarlarının yerini değiştiririm zırlama başımda.'' 

Küçük kız hayata gözlerini ilk defa açmış gibi bir şaşkınlıkla beni süzmeye başladı. Afallaması geçmiş olmalı ki tekrar şiddetli bir biçimde ağlamaya başladı. Derince içime çektiğim nefesimi dışarı bıraktım. kollarımı göğüs hizamda birleştirip bankta rahatca yayıldım. ''Peki, tamam söyle neden ağlıyorsun?'' 

Vc17 KARENWhere stories live. Discover now