Bölüm 11: Hippi Karşıtı

Start from the beginning
                                    

O adamın oğluna piçlik yapmak için eline bir fırsat geçtiği an değerlendireceğini düşünememişti, o yüzden Jungkook diye tahmin ettiği için salak gibi hissetti. Yine de oğlana küfürler edip, hatırlamak istemeyeceği şekilde vurarak eve tekrar gelmemesini söylemek...bu kadarı aşırıydı. Baya baya aşırıydı. Yoongi o adama davranışlarının nasıl olması gerektiğiyle ilgili temel dersler vermekten mutlu olurdu ama duruma müdahale etmeye hakkının olmadığını düşünüyordu. Bütün bunlar olurken annesi neredeydi? Jimin onun hakkında pek konuşmazdı, o yüzden sadece psikolojik sıkıntılarıyla aldığı bir ton ilaçtan dolayı evden pek dışarı çıkamadığını biliyordu. Kadının umurunda değil miydi? Uçan yumruklardan birkaçı kendine çevrilir diye tartışmaya dahil olmaktan mı korkuyordu? Yoksa lanet olası beyni tamamen donmuş muydu? Bu soruların cevabını bilmiyordu ama sormayacaktı da. Jimin zaten yeterince kafaya takıyordu, konuyu daha fazla deşmeye gerek yoktu.

Jimin onun birkaç adım sağında, yağ varilinin önünde oturuyordu ve o pozisyonda uyuyakalmıştı. Sırt çantasına yaslanmış, çenesini göğsüne yapıştırmış, kollarını karnına sarmıştı. Hala onun verdiği ceketi giyiyordu o yüzden en azından biraz ısınmış olmalıydı. Yoongi onu incelemekle o kadar meşguldü ki Namjoon'un bir şey dediğini anlaması zaman aldı ve düşüncelerinden sıyrıldı.

"Hı, özür dilerim ne dedin?"

"Neyle ilgili kabus gördün dedim," Namjoon tekrar etti. "Eğer sormamda bir sakınca yoksa?"

"Ben, ah..." Yoongi bir an durdu ve sertçe yutkundu, ağzının aniden kupkuru oluşu hoşuna gitmedi. Tabii ki de ona ne gördüğünü söylemeliydi, sadece aptal bir kabustu ama yapabilecek gibi hissetmedi. Anlatmak istemiyordu çünkü hala düşüncesiyle bile titreyebilirdi ve bu, konuyu açmaması için başlı başına yeterliydi.

Rüyasında yanarak öldüğünü görmüştü. Kazayla değil, kaçamayıp bir yerde sıkışmasıyla da değil. Hayır, rüyasında yangını kendisi başlatıyordu.

O otel odalarından birindeydi, hepsi birbirine benzediği için hangisi olduğunu ya da kendi hayali olup olmadığını çıkartamıyordu. Koyu mavi halı, boğucu krem renk duvarlar, beyaz çarşaflı bir yatak; tamamen normal bir sahneydi...eğer her yere benzin dökülmüş olmasaydı. Yoongi hepsini kendi gözleriyle görmüştü, korku filmi gibiydi ama izlemek yerine kendisi yapıyordu. Kırmızı plastik benzin bidonunun kapağını kendi elleriyle açıp etrafa dökmüştü. Sıvı, koyu kahve rengindeydi ve gözlerini yakacak kadar ağır kokuyordu, bir demlikten akan çay gibi süzülmüştü. Duvarlara kadar sıçramış ve minik dereler oluşturmuştu, puslu perdeleri ve beyaz çarşafları kerih bir renkle lekelemiş, çıplak ayağıyla hissettiği halıyı ıslatmıştı. O kısmı canlı bir şekilde hatırladı, ayağının altında nasıl yapışkan sesler çıkardığını ve ellerinde tuttuğu bidonun ne kadar gerçekçi olduğunu. Ağırlığını bile hissetmişti. Odada ilerlemişti, sıvıyı her yere fütursuzca dökmüştü, arkadaşlarından bir iz yoktu, onlarla paylaşmak istemiyormuş gibi gözüküyordu.

Kafasında tekrar canlandırırken fark etti, orası bir otel odası değildi, Seul'deki köhne evindeki kendi yatak odasıydı.

Sonra çakmak geldi, aynı şekilde ağırdı, soğuk metali parmaklarında hissetmişti. Sallayıp ağzını açmıştı ve dans eden alevin burnunun önünde nasıl titreştiğini görmüştü; benzin kokusu o kadar güçlüydü ki kafası çoktan uçmuştu, midesi bulanıyordu. Koku her yerdeydi, kendi kıyafetlerine ve tenine bile sıçramıştı. Çakmak ellerinin arasında ısındıkça ısınıyordu ve baş parmağını üstünde tuttuğunda alev uzayamayıp kısacık kaldı.

Tıpkı Venüs gibi.

Bu kadar küçük bir şeyin kocaman bir güç taşıması büyüleyiciydi. Sadece minik bir tutuşturmayla her yeri ateşe verebilirdi. Yoongi nefesinin boğazında tıkandığını ve paniğin içinde yükselmeye başladığını hissetmişti. Ne yaptığının farkına varmaya başlamıştı ve kendini durdurmaya çalışmıştı ama kafasının içinde kapana kısılmış gibiydi, düşünceleri çılgına dönmüştü ve kaçamamıştı: elindekini bırakmadan önce parmaklarını durduramamıştı.

Brotherhood | [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now