“Şey, evet.” Dedi Noah omuz silkerek. “Sonuçta adamla kadın kavga etmişler, o arada bir saç teli uçup adamın üzerine konmuş olabilir.”

“Şah damarındaki parmak izini nasıl açıklıyorsun?”

“Açıklayamam.” Alec kibirli bir ifade takındı.

“Bir de şunu izle. Evin bulunduğu sokak yok ama ihbarın geldiği sokağı gözetleyen bir kamera vardı. Bakın kim var görüntüde.” Videoya bir kaset taktı ve ekranda gece vakti bir caddeyi izleyen kameranın görüntüsü belirdi. Ekranın sağ tarafında bir ankesörlü telefon vardı. Köşeden ufak bir figür ilerleyerek telefon kulübesine girdi. Telaşlı bir hali vardı. Bir mendille ağzını kapatarak telefona bir şeyler söyledikten sonra kapattı. Sağına soluna baktığı sırada Alec görüntüyü dondurdu.

“Bayanlar baylar, Chloe Watson ile tanışın.” Ekrandaki yüz çok güzeldi. Genç kadın bir süre tedirgince etrafına bakmaya devam etti. Sanki bir şeyin aniden çıkıp kendini korkutmasını bekler gibiydi. Noah, genç kadın görüntüden çıkana kadar onu izlemeye devam etti. Sonra ellerini bacaklarına vurarak ayağa kalktı.

“Evet, tamam haklısın, sen yapmam gerekiyor?” Bu aralarında zamanla gelişen bir oyundu. Bir dava üzerinde çalışırken biri haklıysa ve diğeri bunu başta inkar ettiyse haklı olan diğerinden bir şey yapmasını isterdi. Alec yüzünde şeytani bir sırıtışla istediğini söyleyince Noah’nın tepkisi şaşkınlık oldu.

“Ne yani, benden sırf ona bebek bakıcılığı yapmak için ta California’ya gitmemi mi istiyorsun?”

“Aynen.” Dedi Alec başını sallayarak.

“Lanet olsun, ben dinlenmek istiyordum.”

“Gelince de dinlenebilirsin.”

“Tekrar ediyorum, lanet olsun.”

“Uçak biletin benden.”

***

     Evde olmak gibisi yoktu. Döneli iki gün olmuştu ancak hala yeni gelmiş gibi hissediyordu. Burayı çok özlemişti. Her köşenin kendine ait bir anısı vardı, Chloe onların kokusunu alabiliyordu. Odası bile bıraktığı gibiydi. Çocukluğundan kalma posterler ve yapıştırmalar her yerdeydi. Yatağının kokusu bile duruyordu;  çilek kokusu hala ilk günkü gibi tazeydi. Chloe çalan kapının sesini duyduğunda yatağında uzanmış zihn ine dolan anıların keyfini çıkarıyordu. Anneinin kapıya baktığını duyunca geleni önemsemedi. Bugün güzel olacaktı. Hala burada yaşayan en yakın arkadaşları Sue, Alex ve Will gelecekti. Bol bol gülüp eğleneceklerdi. Eski günlerdeki gibi çılgınlıklar yapacaklardı.

     Noah, Alec’le biraz konuştuktan sonra kızı aramaya annesinin evinden başlamaya karar verdi. Evleri çok şirin bir yapıydı. Üç katlı tipik bir Amerikan eviydi. Bahçesi oldukça düzenli ve bakımlıydı. Duvarlar krem renginin lilaya çalan bir tonundaydı, bu da eve çok sevimli bir görüntü vermişti. Giriş katta duvar yerine cam kaplama vardı. İçeride olup biten ne varsa görünüyordu. Noah bir süre kiraladığı arabanın klimasının yarattığı soğuğa sığınarak hamile bir kadının etrafta koşuşarak kahvaltı hazırlamasını izledi. Bir süre sonra kendini sıcağa hazırlama için derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı. Eve doğru ilerleyerek zile bastı.

     Annesinin başı odasının kapısında göründüğünde Chloe gözlerini kapatmış arkadaşlarının ne kadar değişiş olabileceklerini düşünüyordu.

“Hayatım, kapıda genç bir adam var. Arkadaşın olduğunu söyledi, seni soruyor.” Annesinin yüz ifadesi çok muzurdu. Chloe gelenin Will yada Alex olabileceğini düşünerek aşağı indi. Fakat merdivenleri yarılamışken annesinin onları zaten tanıdığını, onlar olsa söyleyeceğini düşündü. Gelenin kim olduğunu merak ediyordu.

     Noah bu hamile bayandan çok hoşlanmıştı. Yaşı hamilelik için ileri olsa da fazlasıyla neşeli ve güzeldi. Bu kadının yanında kızının bir cinayet tanığı olduğunu söyleyemezdi. Kızı bir yere götürüp orada konuşmalıydı. Kadın kızını çağırmak için paytak adımlarla merdivene ilerleyip gözden kaybolurken Noah da içeriyi yakından inceleme fırsatı buldu. İçerisi de dışarısı gibi düzenli ve zarif bir şekilde döşenmişti. Merdivenlerde ayak seslerini duyunca gözlerini kadının kaybolduğu yere çevirdi. Chloe Watson üzerini düzeltmekle meşgul olduğu için onu göremedi ama Noah ona bakakalmıştı. Üzerindeki gri eşofmana rağmen çok güzel olduğu açıktı. Kızıl-kahve saçları yüzüne dökülüyor, gözlerini ondan gizliyordu. En sonunda başını kaldırıp ona baktığında o gözlerin muhteşem bir zümrüt renginde olduğunu gördü. Noah bu gözleri unutamayacağını biliyordu. Daha önce böylesi canlı bir renk görmemişti. Şimdi de o gözlerin esiri olduğunu hissediyordu. 

TuzakWhere stories live. Discover now