6. Bölüm: KAN

En başından başla
                                    

"Kendini duvara asmak mı cesaret?" dedim bir anlığına ses tonumu ayarlayamayarak bağırmamıştım ama azıcık sertleşen sesim onu biraz daha gerdi. Yine ürktü ancak duruşu bozulmadı. Hâlâ başı dikti. "Asıl bu en büyük korkaklık. Bundan büyük zayıflık var mı Karmen?" Bir şey söylemedi, sadece irileşen gözleriyle bana bakıyordu. "Sen Karmen, yıllardır bu lanet hastalıkla yaşamayı başaran mükemmel bir kadınsın. Neler yaşadığını biliyorum, hayali ve gerçeği ayrıt edemiyorsun. Gittiğin yerler bir hayal mi yoksa gerçekten gittin mi emin olamıyorsun. Hatta ben gerçekten karşında mıyım? Ezel diye biri var mı diye bile şüpheye düşüyorsun. Sen kendine zayıf diyemezsin Karmen, kendine bu kadar haksızlık yapma." Gözlerini kaçırdı, düşüncelere dalmıştı yine. Koluna dokundum güven vermek istercesine.

"Biraz sakince konuşalım." O da bana döndü, bağdaş kurdu koltuğun üstünde. "O an, kendine zarar vermeden önce, neler düşünüyordun?"

"Nefes alamıyordum, çok yalnız hissediyordum. Fısıldıyor." Eli şakaklarına gitti. "Sürekli zihnim dolu, acıyor."

"Bunu sana Haris mi yapıyor?"

"O bana zarar vermez ki."

"Ama veriyor."

"İsteyerek yapmıyor ki," dedi tekrar korumaya geçerek.

"Haris, gördüğün kişi sadece o, öyle değil mi?" Kafasını olumlu anlamda salladı. "Onunla nasıl tanıştın? Kaç yıl önceydi?"

Derin bir nefes aldı. Bir intiharın ardından bu kadar konuşkan olacağına ihtimal vermemiştim ama konuşmaya ihtiyacı vardı. Bir kelime bile önemliydi gelişme kaydetmemiz için. "Beş yaşındaydım, annem yeni ölmüştü ve ben çok yalnızdım. Annem son zamanlarını bu evde geçirdi, ben de annemleydim, babam her zamanki gibi yoktu. Sonra Haris çıktı karşıma, elimi tuttu, benimle oynadı, bana yalnız olmadığımı hissettirdi." Yalnızlığını, bir hayalle örtmeye çalışmıştı. Bir kız belirdi zihnimde, beş yaşında dünyalar tatlısı bir kız ve onun çektiği acılar. On beş yıldır bu hayalle birlikteydi. Ve ne yazık ki kronikleştiğine emindim. Hayalini yok edemezdim belki de ancak beynin içindeki canavarla nasıl yaşayacağını ona öğretebilirdim. "Onu çok sevdim: Önce baba oldu, büyüdükçe ona olan duygularım değişti; bir sevgili oldu. Bir arkadaş ve yoldaş oldu." Durdu, titrek bir nefes aldı.

"Peki onu seviyorsan ve o da seni seviyorsa neden intihar etmene izin verdi?"

"Çünkü bana sinirli. Onu bırakacağımı düşünüyor, gözlerinin rengi değişiyor birden. Sanki başka birine dönüşüyor, bir canavar oluyor. Senden nefret ediyor, çünkü beni ondan çalacağını düşünüyor." Bana bu kadar saf ve dürüst bir şekilde kendini açması bir yol kat ettiğimin göstergesiydi. Ama yetmedi öğrendiklerim, daha fazlasını öğrenmek istedim.

"Yani o senin sevgilin öyle mi?" Kafasını olumlu anlamda salladı. Ardından omzuna yatırdı kafasını.

"Aslında aramızdaki bağ çok değişik," dedi kısık bir sesle. Önüne gelen saçlarını kulağının arkasına itti. Durdu bir an, yüzüme baktı dikkatlice. "Senin de sevgilin var değil mi?" Hastanede Yasema'yla telefonda konuşmamı kastediyordu.

"Evet, ismi Yasema." İlgiyle beni dinliyordu. Onunla bir terapist gibi konuşmak değil de bir dost gibi konuşmak istiyordum. O yüzden benimde ona kendimi anlatmam gerekiyordu. "Uzun yıllardır birlikteyiz."

"Neden evlenmiyorsunuz?" Güzel bir soruydu, çok güzel. Yerimde dikleştim.

"Eminim o da benden bir teklif bekliyor. Bilmiyorum, evlenmek ciddi bir iş. Yasema'ya teklif etmeyi düşünüyorum ancak tembelliğim yüzünden sürekli erteliyorum." Güldü Karmen. Çok kısa ve içten bir gülüştü.

KALINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin