6. Bölüm: KAN

En başından başla
                                    

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten. Adın ne küçük insan?"

"Karmen, senin ne?"

"Haris."


Günümüz

İşte yine buradaydım. Soğuk ve kasvetli kalenin salonunda. Karmen iki gündür sürekli hâlsizdi, o kadar ağır psikolojik ilaçları birden içmek bünyesini yormuştu. Sürekli uyuyordu, hatta tek yaptığı şey buydu. Sabırla onun normale dönmesini bekliyordum.

Hava yine yağmurluydu, bu lanet yerde güneş doğmuyordu sanki. Cebimde titreyen telefonumu çıkardım, arayan Barbaros Özekli'ydi. Telefonu açtım.

"Merhaba." Yorgun ve kaba sesini işittim.

"Merhaba Barbaros Bey."

"Ben Karmen'i sormak için aramıştım. Orada durumlar nasıl?"

"Belki de bunu telefonda sormak yerine gelip kızınıza kendiniz bakmalısınız. Siz onun babasısınız, o çok yalnız, bu hastalıkta en çok size ihtiyacı var. Bir uzman olarak görüşüm de bu yönde, kızınıza ilgi ve sevgi göstermek zorundasınız. Bu onu kaybetmemiz için önemli," dedim uzun zamandır içimde tuttuklarımı söyleyerek. Bir süre ses vermedi.

"Ben yoğun bir iş adamıyım. Karmen orada yaşamayı kendi seçti ve ben işlerimden dolayı orada yaşayamam. Onu o evden çıkarmak için her şeyi yaptım." Barbaros Özekli'nin sesi ilk defa yükselmişti ama bana değildi bu öfkesi. Kızın hastalığına öfkeliydi, elinden bir şey gelmediği için kendisine öfkeliydi. Yine sessiz kaldı.

"Durumu nasıl?" dedi yine, bu sefer çok daha bitik bir şekilde.

"Şu an iyi değil, hem de hiç. Ama elimden gelen her şeyi yapacağım, onu iyileştirmek için her yöntemi deneyeceğim."

"Sana güveniyorum, yeter ki onu iyi yap." Yine sessizlik oluştu. "Benim toplantıya girmem gerek, iyi günler."

"Tamam Barbaros Bey, iyi günler." Telefonu kapattım sinirle. Ne biçim babaydı bu?

O sırada kapıda sessiz sedasız beni dinleyen Karmen'i fark ettim. Ne zamandır oradaydı?

"Beni mi dinliyordun?"

"B-ben şey..."

"Gel lütfen." Bir şey söylemeden yanıma oturdu. "Ağır bir şey atlattık Karmen, bu bizi biraz daha yakınlaştırdı. Artık daha yakın arkadaşız, değil mi?" Sözlerimle kafasını iki yana salladı.

"Yakınlaşmadık! Arkadaşım falan da değilsin. Ne biliyorsun ki benim hakkımda?" Kaşları çatılmış, yüzü gerilmişti. Gergin olsa da bakışlarında bir çekingenlik vardı, utanıyordu.

"Çok şey: Anneni beş yaşında kanserden kaybettiğini, onun ölümünden sonra kendini bu eve kilitlediğini biliyorum. Babanın bir işkolik olduğunu biliyorum. Senin defalarca en ağır kliniklerde yatıp, sırf bu eve dönmek için kendine zarar verdiğini biliyorum. Beyninde seni yiyen bir hastalıkla uğraştığını biliyorum, o hastalık o kadar gerçek ki çoğu zaman hangisi beyninin oyunu hangisi gerçek ayrıt edemediğini biliyorum. Kullandığın ilaçların yarısının bile bir öküzü bayıltabileceğini ama senin buna rağmen dimdik karşımda durduğunu biliyorum. Sen çok güçlüsün Karmen." Gözleri dolmuştu, göğsü hızla inip kalkıyordu. Kızılları öfke doluydu.

"Güçlü değilim ben! Daha iki gün önce yine intihar etmeye çalıştım. O kadar güçsüzüm ki ölmeyi bile beceremiyorum. Sadece hap alarak intihar ediyorum, o kadar korkağım ki bir silahı dayayamıyorum şakaklarıma, kendimi asamıyorum duvara." Son söylediği cümle beni geçmişimin karanlık ve acı dolu sayfalarına götürdü. O anıları hatırlamak hüzünle birlikte öfkeyi getirdi.

KALINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin