26. Bölüm

14.5K 1.8K 757
                                    


"Fırıspı Bloom vs Pezemenk Brandon"

Görkem bana nane limon içireli yaklaşık iki saat oluyor. Midem hala çalkantılı olsa da daha iyiyim. Hala Ömer'lerin evinde kanepede oturuyorum. Eve gitmeye pek niyetim yok çünkü burada bana çok iyi bakılıyor tontikler. Ömer ayaklarımın dibinde oturuyor. Koltukta sağıma ve soluma oturan yakışıklı beyler var. Arada sağdakine halleniyorum biraz çünkü bilirsiniz. En sevdiğim tatlı Biscolatadır.

Winx Clup izliyoruz çünkü bu benim yapmayı en sevdiğim şey ve hastayım. Bir saat boyunca kanser olduğumu haykırarak ağladığım için Ömer bana Winx club açtı. Hatta beraber sihirli diyarlara uçarız diye şarkı bile söyledik. Oğlanlar böyle peşimde pervane olacaksa eğer artık iyileşmeyi düşünmüyorum. Hastalığım devam etsin diye gidip bakteri falan yalayabilirim. Sessizlikten sıkılınca Ömer'in kafasını ayağımla ittirip, "Ben Bloom olacağım," diyorum. "Sen Stella ol."

"Arda olsun Stella. İkisi de oynak birer civelek çünkü. Ben Tecna olacağım."

"Sen de Flora olacaksın bu durumda Görkito." Ondan ses çıkmayınca Arda'ya yanaşıyorum. "Ben Stella'yı çok severim biliyor musun?"

"En güzeli de oymuş. Sevgilisi yok mu bunun? Ben de o olayım."

Şeytan diyo tut kafasını kopar. "Yok. Erkek olacaksan Sky olmak zorundasın."

"O kim oluyor?"

"E Bloom'un sevgilisi." Arda bana dönüp birden sevimlice sırıtınca koltukta aşağı kayıp tuhaf bir ses çıkarıyorum. Görkem saçlarımdan çekerek beni tekrar kaldırıyor ama ona bozuk atmak için ara veremeyecek kadar pıtışmış durumdayım şu an.

"Stellanın da sevgilisi yok mu ya? Brad mi ne?" Biraz düşünüp kafasını bana doğru kaldırıyor. "Buldum, Brandon." Çıplak ayaklarımın dibindeki yüzüne ayağımı koyunca Ömer bağırıyor. "Yağmur ya iğrençsin!"

"Winx Club'e bu kadar hakim olman beni biraz ürkütüyor kankacığım." Ömer'e laf yetiştirirken birden mideme bir sancı girince yerimde hafifçe kasılıp yüzümü buruşturuyorum. O sırada Bloom ve kankileri cadılarla savaştıkları için çok fazla bağırıyorlar ve benim küçük sızlanmam fark edilmiyor.

Tabii Görkem bir vampir olduğu için geniş görme, duyma ve koku alma yetisine sahip. Ondan bir şeyler gizlemek kolay olmuyor. Kulağıma eğilip sessizce, "İyi misin," deyince baş parmağımı kaldırıyorum.

"Harikayım."

"Dün tuhaf bir şey yedin mi?"

"Diyete başladığımdan beri her gün tuhaf bir şey yiyorum ben." Görkem sessizce gülünce gözüme bir güzel görünüyor. Hemen başımı çevirip Arda'ya bakıyorum. Ekrana kitlenmiş küçük bir kızın heyecanıyla izliyor resmen Winx Club'ı. Pek de dolu olmayan artılar hanesine bir tik atıyorum hemen.

"Yağmur, Burcuyla takılmak ister misin?" Bu soru Ömer'ciğimden geliyor. Gözlerimi yüzüne dikip dümdüz bakarak veriyorum cevabımı. "Hayır."

"Neden? En iyi arkadaşlar olun falan demeyeceğim ama kız arkadaşımla iyi anlaşırsan mutlu olurum."

"Çıkmaya başladınız mı?" Midem yine bulanıyor bakın. Kankamı elimden alıyorlar. Diyetnaz Kancığın tohumları düşmüyor yakamdan.

"Hayır, ama çok yakınız."

"Ben kızları sevmiyorum Ömer." Lise ikide bir ara ciddi ciddi çüküm olma ihtimalini düşünmüştüm ben. Kendimi aşırı erkek hissediyordum çünkü kızlar çok hassas, çok atarlı, çok olan her şey gibiydi ve erkekler basit insanlardı. Sonra erkeklerin boş kafalı, kızların da gerizekalı olduğunu anladım. Sorun bende değildi. Sorun dünyanın düzenindeydi. Sorun benim zeka ve kaliteme kimsenin yetişememesiydi.

Ben Bunları Yer Miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin