👉66. Bana aşık mısın❓

Começar do início
                                    

İç geçirdim. Hiç de garip bir soru değildi. Madem o zamandan beri biliyordu neden görüşmeyelim demişti bana?

"Sen de yapmadın mı aynını?"

Kaşlarım çatıldı. "İtiraf edemedim kendime. Konduramadım. Görmezsem unuturum sandım. Galiba en büyük pişmanlığım oldu. Belki ilk pişmanlığım. Sen bana o kadar çok ilk yaşattın ki...

İlk kez bir şeyi bu kadar çok istedim. Hiç bir şeyi istemediğim kadar çok istedim ben seni. Ve ilk defa kaybetmekten korktum. Daha seni elde etmeden bile ölesiye korktum kaybetmekten. Galiba bu yüzden sana itiraf etmem bu kadar uzun sürdü.

Beni o kadar hiç görmüyordun, ciddiye almıyordun ki, eğer bir şey söylersem bırakıp gidersin diye korktum. Gidecektin de... Aptal." Nefesimi tuttum. İnsanın kalbi niye hızlanır ki böyle şeylere. "Ben..."

Ne diyeceğimi bilmiyordum ki.

"ZeyZey." "Söyle prenses." "Prenses demesen bana. Benden prenses olmaz ki..." Elini saçlarıma gömdüğünü hissettim. Yüzümden arkaya doğru çekip okşadı yavaşça. "Olmasın zaten. Sen benim prensesimsin. Sadece benim."

Yutkundum. İçim ısındı sözleriyle. Onun yanında ben de prenses olmak istiyordum. Hayatımda belki ilk kez bir prenses olmak hoşuma gidiyordu. Onun prensesi olmak.

"Ne söyleyecektin?" "Hı?" Daldığım düşüncelerden sıyrıldım. "Şey..." Ben susunca tekrar sordu. "Ne?"

"Ne zaman anladın peki?"

"Ne zaman anladım biliyor musun?" Sırtını dikleştirdi. "O aptal yüzüğü parmağına taktığında. Canım yandı be prenses. Sen elimden kayıp gidince canım yandı. Kalbim sıkıştı."

Birden bir şey hatırladım. "Sen bana sormuştun..." dedim afallayarak. Galiba ben bazen gerçekten söylediği kadar aptal oluyorum. "Biri çıksa, sana âşık olduğunu söylese ne yaparsın demiştin..." Sonunda sığındığım yerden doğruldum yüzüne bakmak için. "Eğer ben o gün başka bir cevap verseydim..."

"Her şey daha farklı gelişebilirdi evet."

"Ben..." diye başladım ama yine ne diyeceğimi bilmiyordum. "Ben hiç farkında değildim ki."

"Değildin. Bu da az acıtmadı canımı. Beni fark et diye yapmadığım kalmadı." "Özür dilerim." "Aptal. Özür dile diye söylemedim." "Benimle oynuyorsun sanmıştım. Bütün o imalar, iltifatlar. Dalga geçiyorsun sandım."

Gözleri ışıl ışıldı. Gümüşün o tonu beni inanılmaz etkiliyordu. Baştan beri bakışlarından hep rahatsız olmuştum. Şimdi anlıyorum belki de fazla etkili olduğu için.

"Öyle bakmamalısın bana. Kalpten gideceğim bir gün."

"Alışsan iyi edersin Rapunzel, artık ömrümün sonuna kadar ben sana hep böyle bakacağım." Bir süre ben de profiline baktım. Ne demek istediğini anlayabiliyordum. Ben de sonsuza kadar ona böyle bakabilirdim.

Saçlarının o tanımlayamadığım rengine. Her detayıyla mükemmel yüz hatlarına. Bir de bana öyle parıl parıl bakan gözlerine.

"Sormayacak mısın?" diye mırıldandım sonunda dayanamayarak. "Duymak istemediğim bir şey söylemeni istemiyorum," dediğinde derin bir nefes aldım. Sanki ben ne söyleyeceğimi biliyorum da.

"Bana âşık mısın?"

Gözlerimi yumup yağmuru dinledim ve onun nefes alışını dinledim.

Aşk?

Ne yaptığımın farkında olmadan elimi uzatıp yanağına koyarak sakallarını hissettim yine. "Ben..."

"Değilsin değil mi? Bana âşık değilsin. Hala aşk diye bir şeyin olmadığını düşünüyorsun. Belki fikrin değişmiştir diye ümit etmiştim ama değişen bir şey yok değil mi?"

Arıza tespitOnde histórias criam vida. Descubra agora