uzay gemisinde geçen birtakım olaylar

1.3K 116 112
                                    

"duruyorsun,"

odam sanki uzay gemisinin içiymiş de tüm yıldızların elektriği kesilmiş gibi zifiri karanlık. tül perdemin arkasındayım çünkü sonbaharın serin yelleriyle yüzümü yalayan tül perde beni aşıp aşıp arkasına alıyor. sokak lambalarının ışığından çok uzaktayız, uzaydayız ve sehun öyle bir fısıldıyor ki yüreğimin teli titriyor.

"üstelik ben de duruyorum ama zaman durmuyor."

acelemiz ne, demek istiyorum. yıldızların elektriği kesilmişken zifiri karanlıkta hep otursak ya, diyemiyorum. diyemiyorum. bu hususta o beni zamandan daha çok sevmiyorken ağzımı açamıyorum. yüreğimin teli titremeyi kesiyor beni birçok şeyden daha çok sevmediğini anımsadığımda. çakmak çakmak bir his var içimde. koş yetiş zamana, sözcükleri boğazıma diziyorum. kırarsam kalbini gözleri dolar, odayı aydınlatacak hiçbir şeyi, sulu gözlerini, görmek istemiyorum.

karanlık iyi.

o ağlarsa ben de ağlarım çünkü. ben ağlarsam ve o da ağlamayı kesmezse evrene silinmeyecek dört yıldız vermiş oluruz. uzay da onlardan takımyıldızı yapar. karanlık iyi. hiçbir şey demiyorum. tül perdemin hışırdama sesleri benim suskunluğumu örtüyor. takımyıldızlarının mitolojik öykülerinden daha zifiriyiz, ben kapkarayım.

"pembe gözlük camı olduğunu düşünüyor musun hâlâ?"

yatağımda uzanırken bana aylar öncesinde onu neden reddettiğimi açıkladığım metafordan bahsediyor. on yedi yaşındayım, bu bana çok adice geliyor. "üstenden çok zaman geçmedi ama hâlâ etkisiz bir eleman, bir çeşit portal olduğuna inanıyor musun?" bacaklarını duvarıma yaslamış, tavanımı izliyor. duvarıma yapıştırdığım renkli renkli kağıtların kenarlarıyla oynuyor aynı zamanda. ders notlarımın içi gıdıklanıyor köşesine değen parmaklarıyla. sözde zifiri karanlıktayız ama o sanki aymış gibi her yaptığı hareketini görmemi sağlıyor şu uzay gemisinde. yıldız mıldız kalmadı ne senin şu tükenmeyen ışığının kaynağı, demek istiyorum. garip kaçar, çok garip kaçar diye demiyorum.

"inanıyorum."

bahsettiği pembe gözlüğün hikayesi çalışma masamın çekmecesinde. bunu bilmiyor. bilseydi eğer odamdan çıkmamı bekler miydi hemen açıp okumak için, yoksa yatmaya devam eder miydi fütursuzca yatağımda; bilmiyorum, merak ediyorum. 

"inanıyorum çünkü bir olayım yok sehun. okula gidiyorum, eve dönüyorum. bazen evime geliyorsun, annem bize meyve tabağı getiriyor ve biz de meyve yeme yarışması yapıyoruz, sen bizde kaldığında belim tutuluyor sabahları yer yatağında yatmaktan. bazen evime gelmiyorsun, o günlerdeyse dersime bakıyorum ve sabahında belim ağrımadan okula gidiyorum. sonra eve dönüyorum. bu."

"üzüldüm bak şimdi, daha önce söyleseydin yer yatağında yatırmazdım seni."

"misafirsin sen, annem canıma okurdu seni yerde yatırsaydım."

belini de benden çok seviyor ama sanki beni belinden daha çok seviyormuş gibi konuşuyor. onun da kusuru bu. konuştuklarını hiç bilmiyor. görseniz, bi dinleseniz onu bana âşık sanırsınız. oysa o beni zamanı sevdiği kadar bile sevmiyor.

tül perdem çok gürültü yapıyor bu gece ve camın önünde oturmaktan sırtım üşüyor. notlarımın içini gıdıklamaya devam ediyor. "uyku vakti, gir örtünün altına. dişimi fırçalayıp geleceğim ben." duvarıma dayadığı ayaklarını kaldırıp örtünün altına sokuyor kendini ben öyle dediğimde. uzay gemisini aydınlatıyorum. dişimi fırçalayıp gelene kadarsa mayışmış hemen, sol elini yanağının altına sıkıştırmış.

on yedi yaşında ama uyku yastığı olmadan uyuyamıyor. bazı günler bizde kalacağını o demeden anlıyorum, çünkü yanında küçük bir poşette uyku yastığını da taşıyor, görüyorum. o küçük yastığa sarılmadan uyuyamıyor. halıya yorgan serecekken "gel," diyor, "iki çöp oğlanız, sığarız bir şekilde. ağrıtma belini." ama, diyecek oluyorum. ama ben seni çok seviyorum, bizde kaldığın günlerin ertesinde şampuan kokunu yastığımdan alınca bile canımı yitiriyorum şimdi nasıl sığdırırım o canı yanına, diyecek oluyorum işte. "boş ver. sıkışmayalım." diyorum. bir şey demiyor. yorganı halıya seriyorum. yastığını arıyor gözlerim fakat bulamıyorum.

ama zaman durmuyor | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin