"Evet komiserim. Henüz 15 yaşında. Kardeşleri sabah odasında bulmuş ambulansa haber vermişler, sağlık görevlileri gittiğinde durumu kötüymüş yolda da ölmüş. Birazdan adli tıba sevk edilecek."

"Tamam sevk işlemi gerçekleşsin. Maktülün kardeşleri nerede?"

"Buyrun komiserim götüreyim sizi." Polis memurunu takip eden Emire ve Abdullah karşılarına çıkan 3 küçük çocukla merkezin yolunu tuttular.

...

"Gelin bakalım çocuklar. Burası bizim odamız, sizinle biraz sohbet edelim olur mu?"

"Olur abla."

Emire, Başkomisere yolda olup biteni haber vermişti. Çocuklar için kek ve meyve suyu söyleyen Yiğit canlarını daha fazla yakmadan nasıl konuşacağını düşünüyordu.

"Alın bakalım kekleriniz ve meyve sularınız geldi. Şimdi bana isimlerinizi söyleyin sizinla tanışalım. Olur mu?"

"Ben Fatma 10 yaşındayım abi. Bu Yunus 6 yaşında bu da küçük kardeşimiz Bahar 3.5 yaşında."

"Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum Fatma bende Yiğit. Neden burada olduğunuzu biliyor musunuz?"

"Evet abi biliyorum. Abimin canını yaktıkları için buradayız değil mi?"

"Evet güzelim kötü insanlar abinin canını yakmışlar. Fatmacığım annen ve baban neredeler onlara da haber verelim?"

"Babam 3 sene önce öldü annemde ona çok üzülmüş o yüzden yerinden kalmıyor."

"Başkomiserim felçli herhalde?" Ayşe ve Emire bir yandan çocuklarla ilgileniyor bir yandan da onları pür dikkat dinliyordu.

"Abinizi kim buldu peki?"

"Bahar bulmuş abi, sabah salonda yanına gitmiş abim de onunla oynamayınca ağlamış. Bende o zaman gördüm komşuya haber verdim."

"Abim geri gelecek mi?" bu soru 6 yaşında ki Yunus'tan gelmişti. Ekip birbirine bakıp susmayı tercih etti. Yunus bu suskunluktan cevabını almış gözyaşlarını akıtmaya başlamıştı. Abisinin ağladığını gören Bahar bebekte ona gözyaşlarıyla eşlik etmişti.

Yiğit, Yunus'u sakinleştirirken bir yandan da Ayşe diğer çocuklarla ilgileniyordu.

"Başkomiserim çocukların evlerini öğrendik. Bir gidip bakalım etrafı soruşturalım diyoruz."

"Abdullah ile beraber git Ayşe. Emire sende çocukları pedagoğa teslim et, birde onunla konuşsunlar. Bende adli tıba geçiyorum. İşinizi bitirin burada buluşalım."

Adli Tıp kurumuna doğru giden Yiğit içeri girdiğinde Cansu'nun ses kaydını başlatıp ilk bulgularını not ettiğini anlayıp susup beklmeye başladı.

"Doktor Cansu Bilge. 17 Eylül 2018. Saat 10:30. Maktül Muhammed Türk. 1.60 boylarında, 49 kilo civarında sünnetli erkek. 15 yaşında. Tahmini ölüm saati 3 ile 4 saat önce. Sağ göğüs altında bir ve karın boşluğunda iki olmak üzere toplam üç bıçak darbesi var. Ölüm nedeni kan kaybı. Vücudunda darp izine rastlanılmadı. Yapılan toksikoloji testleri negatif." diyerek konuşmasını bitiren Cansu, Yiğit'e dönerek konuşmaya başladı.

"Çok genç değil mi?"

"Daha 15 yaşında, küçücük çocukmuş. Ölüm nedeninin kan kaybı olduğuna emin misin?"

"Evet. Yaraların hiç biri derin ve ölümcül değil. Bıçaklandıktan sonra hastaneye gidebilseydi şuan yaşıyor olurdu."

"Bu noktayı aklım almıyor işte. Bu çocuk üç kez bıçaklandı ve hastane yerine evine gitti."

KUSURSUZ CİNAYET YOKTUR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin