''Tamam, şimdi gidin. Unutmayın, onu canlı istiyorum.'' dedim kararlı bir sesle.

İkisi de dediğimi yaptıklarında sağ tarafımdaki Kerem'e döndüm. Mükemmel yüz hatları gerginlikten çok uzaktı, ne yapacağını kesinlikle biliyor gibiydi. 

''Sana güveniyorum.'' dedim ve omzunu sıvazladım.

Yeşil gözleri tuttuğum ışık yüzünden daha da açık bir renge dönüşmüştü ve kendine olan güvenini gözlerinden görmeme sebep olmuştu. 

''Ali, Demet benimle gelin. Diğer ekip Kuzey'in önderliğinde hareket edecek ama birbirimizden bağımsız olmayacağız. Şimdi kıçlarınızı kaldırın ve ülkemizi bir beladan kurtarmaya hazır olun.'' 

Konuşmamı bitirip beton zeminde önüme döndüm ve ışığın derecesini arttırarak ilerlemeye başladım. Kuzey de ekibiyle birlikte ilerliyordu. 

Havanın gerginliği derimi yakıp geçerken, arkamda bana güvenen ve sonsuz özgüvene sahip olduğumu düşünen insanlara bu tavırlarımı yansıtmadım. Gözlerim yeni bir yer keşfettiğinde, karşımdakinin Kemal Cevahir olduğunu düşündüğüm her karartı da kalbim sıkıntılı bir şekilde tekliyor ve elimdeki silah ağırlığını kaybediyordu. Ve tehlikenin geçtiğini fark ettiğim her an, içimde dolaşan moleküllere sevinç çığlıkları gönderiyordum. 

Son katta sağ tarafta olan bütün kolonların arkasına, inşaat malzemelerinin ve kutuların içine, hatta ve hatta 14  kat yukarda olmamıza rağmen aşağıya bile bakmıştım ama sanki Gabriel gibi kanatlanıp, ellerimin arasından gitmişti. 

Sıkıntılı bir şekilde nefes aldığımda ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve beni takip eden ekbime doğru döndüm.

''Burada kimse yok, kanatlanıp uçamayacağına göre dağılıp daha fazla mekana bakmalı ve onu yakalayana kadar bu binadan ayrılmamalıyız.'' dediğimde Demet hızlı bir şekilde kafasını salladı. 

Telsizi elime aldığımda açık hale getirdim.

''3465, 3465 cevap ver.''

''3465 dinlemede 7896.'' 

''14. katın sağ tarafında inşaatın oluşturduğu tozlardan başka bir şey bulamadık. Siz de durum nedir?''

''Henüz tamamen aramayı bitirmiş değiliz, efendim.'' 

''Anlaşıldı. Ben ekibimi sağ tarafı iyice aramaları için burada yalnız bırakacağım. Alt kata tekrar bakmak istiyorum. Durumunuzu bildirin.''

''Peki, efendim bir durum olduğunda bildireceğiz.''

 Telsizle olan haberleşmem bittiğinde onu cebime yerleştirdim ve çelik yeleğimi düzelterek feneri elime sabitledim. 

''Emirlerimi duydunuz, derhal yerine getirin. Ben aşağıya inip tekrar kontrol edeceğim.''dediğimde Kerem'in gözleri endişeyle parlasa da tek kelime etmedi.

Tekrar 13. kata inmeye başladığımda bir ses duyyduğumu algılamam uzun sürmedi ve bunun alt kattan geldiğine emindim. Doğru tahmin diyerek kendimi tebrik etsem de, o terörist ile karşı karşıya geldiğimde tek başıma neler yapabileceğimi düşünmeden edemedim.

Yanıma birini almamakla hata etmiş olabilir miydim?

Kata ayak bastığımda ışığı hilal şeklinde bütün koridor üzerinde gezdirdim ve bu defa ortaya doğru ilerlemeye başladım. Aldığım her nefes, attığım her adım beni ona daha fazla yaklaştırıyordu. Hissedebiliyordum. 

Irak'a gittiğimde ve o Amerikan askeriyle karşılaştığımda da böyle olmuştu, bu anıları beynimin mahzeninden çıkartırken ürperdim ve sol tarafa doğru bir adım atarak büyük bidonun içine doğru eğildim. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 01, 2014 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FısıltıWhere stories live. Discover now