Kulaklığımın düğümünü çözün.

Animelere çocukça diyenleri öldürün, ıslak odun ile.

Okulun wi-fi şifresini verin!!!!!

Matemaktik öğretmenine bir koca bulmasını söylemelisiniz.

Daha ne kadar saçma olabilirlerdi?

"Sizin istek nasıl gitti?"dedi Loki. "Bu gün tüm işi Leon'a bırakmışsın."

"Kendisi öyle istedi."

"Neden?"

"Boşver. Sizin iş nasıldı?"

"Litte Funny Bunny'nin son bölümünü bulmayı başardık, zor oldu." Gülmeye başladım. Hemde kahkaha ile. Ne zaman şu lanet çizgi dizinin adını duysam salak gibi gülüyordum.

"O değilde çok merak ediyorum,"

"Neyi?"

"Sen niye Leon'a öpüştüğümüzü söyledin ki? On saat benimle dalga geçip hiçbir fırsatı kaçırmayan bir sapık olduğumu söyledi. Kimse bilmese daha iyi-"

"Şu konuyu kapatır mısın! Söylemedim, o biliyor sanmıştım!"

İç çekti. "Peki. Yarın akşamki partiye geliyor musun?"

"Okuldaki bir kızın verdiği parti mi? Çağırılmadım ki."

"Tam da tahmin ettiğim gibi."

"Kapat çeneni." diye mırıldandım. Ezik olmak benim seçimim değildi. Okuldaki herkes egoistti ve beni yanlarında istemiyorlardı.

"Peki benimle gelirmisin? Partnerim olarak."

"Ha?" Dedim tüm odunluğumla. "Neden başkasını çağırmıyorsun ki?"

"Çünkü seni gece bitmeden yatağa atabileceğimi düşünüyorum." dedi sırıtıp.

Aa o gökyüzündeki de ne? Loki'nin götü mü?

"Çok heveslenme, sapık."

"Şaka yapıyorum, seni çağırdım çünkü benim eşim olmazsan çağırılmayacaktın."

"Tamam işte, neden önemsiyorsun ki beni? Alışığım ben, istediğin kişiyle gitmelisin."

"Seninle gitmek istiyorum."

Aww, çıkma teklfi mi aldım az önce?

"Tabi sadece parti için," dedi hemen. "O kadar."

Almamışım. Üzgünüm anne.

"Peki." dedim.

"Belki 'peki' bizim 'sonsuza dek' imiz olur."

demedi tabi. Ben egom tatmin olsun diye kafamdan uyduruyorum.

"Yarın seni onda alırım o zaman." Açıkçası ilk kez bir partiye davet ediliyordum. Hatta ilk ez bir erkek bana bir yerlere gitmeyi teklif ediyordu.

"Kahvaltı yapalım mı?" dedim.

"Olur."dedi. Ve o sırada telefonu çaldı. Özel bir konuşma olmadığını yanımda telefonla görüştüğünde anladım. "Ne var?" diye açtı telefonu. "Evet, onun yanındayım. Hayır Leon, tramvada falan değil. Ne? Evet, evet. Bana ne olduğunu söylemedi ki. Hayır gülümsemiyor, çünkü ona sapıklık yapıyorum Leon. Evet, hemde nasıl. Hayır be beyinsiz şaka yaptım. Peki, görüşürüz." Sonra telefonu kapattı.

"Leon ile önceden tanışıyor muydunuz?"diye sordum.

"Evet, çocukluğumuzdan beri arkadaşız."

Demekki klübe gelipte hiçkimseyi önceden tanımayan bir tek bendim. Normal olarak.

"Hadi bir şeyler yiyelim." dedi. Mutfağa gidip kahvaltı yaptık. Three Idiots adlı bir film izledik ve ardından kelime oyunları oynadık. Çoğunu o kazandı.

Ardından beni biryerlere götürmeyi teklif etti ama evde dinleneceğimi söyledim ve onu nazikçe kovdum.(Evet kovma işini nazikçe yapmaya çalıştım.) Ona minnettardım ama tadıda bırakmak en iyisiydi.

Bir film daha izleyip kitap okuduktan sonra bunalımda olduğumu farkettim. Sonra Leon beni aradı.

"İyi misin?"

"Loki adresimi nereden biliyordu?"dedim sorusuna cevap vermeden.

"Allen'da klüp üyelerinin adres bilgileri var. Kızdın mı?"

"Yok, iyi geldi hatta."

"Sevindim. Canın sıkılırsa beni ara, hemen gelirim."

"Peki."  Ve telefonu kapattı. Anlamıyordum, ikisini de. Hayatım boyunca hep arkadaşsız biri olmuştum ama yinede asla pes etmemiş, arkadaş edinmeye çalışmıştım. Ama artık herkes beni "ezik" olarak tanıdığı için özgüvenim kalmamıştı ve arkadaş edinmekte iyice kötüleşmiştim. Sonra madem herkes benden uzaklaşıyor, demek ki iğrenç biriyim diye düşünmeye başlamıştım. Buna rağmen Loki de Leon da bana ilk günden beri iyi davranıyorlardı. Bu yüzden onları anlayamıyordum.

Belki Leon beni saddce Reina'ya benzettiği için arkadaşı olarak görüyordu. Ama o öyle biri değildi. O zaman neden? Neden bana iyi davranıyordu, sonuçta ben iğrenç biriydim. Yoksa beni iğrenç bulanlar mı iğrençti? Veya ben mi değişmiştim? Yada Loki ve Leon mu farklıydı?

Kafam patlamak üzereydi. Başka şeyler düşünmem lazımdı. Bende annemler gelene kadar How I Met Your Mother izledim. Pazar günleri annem de babam da geç gelirdi. Yemek yapmaya üşendiğimden yine pizza sipariş ettim. Çok sağlıksız yaşıyordum.

Kitaplığımda okumadığım sadece bir kitap olduğunu farkettim, Kaderin Çocukları. Bana göre ince bir kitap olduğu için bir günde biterdi. Yarın kitap okumazsan krize girerdim. Bu yüzden hava kararmadan kirtapçıya gitmeye karar verdim. Evimize yakındı nasıl olsa.

Kitapçıdayken, rafları karıştırıp güzel bir kitap ararken, tam o anda hayatımın en iğrenç tesadüfüyle karşılaştım.

Tanıdık iki yüzü görünce hemen bir rafın arkasına saklandım. Aman tanrım. Bu ikili Ariell ve Carter'dı. Ve iğrenç kısmı bu değildi. Daha geçen gün Carter Ariell'in erkeklerle çıkıp sonradan kalplerini kırmasına bir son vereceğini söylemişti ama şimdi... şimdi milletin içinde öpüşüyorlardı! Hemde manyak gibi. Birbirlerinin içine düşeceklerdi resmen. Ya çoluk çocuk var tövbesteyşın.

NEDEN KİTAPÇIDA?

NEDEN BENİM KUTSAL BÖLGEMDE?

Onlarla biraz oynamak için yanlarındaki bir rafın kitaplarını karıştırarak onları görmemiş gibi yaptım. Ariell tam gaz devam ediyordu ama Carter beni görmüştü. Ariell'e sessizce beni gösterdi. Hemen ayrıldılar. Sanki onların bulunduğu raftan bir kitap alacakmış gibi ilerledim ama sonra onlara baktım. Gülümsedim.

Zar zor gülümsediler. Biraz sohbet ettikten sonra kitaplarımı alarak kitapçıdan çıktım. İşte böyle! Bir daha kutsal bölgemi işgal etmeyin. Kucağımda mangalarla mutlu mutlu eve döndüm. Mangaları çizgi romanlardan da çok seviyordum. Carter ve Ariell umurumda bile değildi. Benim dışımdaki herkesin kolayca öpüştüğünü bilmek te. Benim arkadaşlarım ve ilk aşklarm kitap karakterleriydi. O kadar.

Zahmet edip okuduğunuz için çok teşekkürler. Beğendiyseniz bu bana yeter. Yorum yaparsanız çok mutu olurum. Eleştirilere daima açığım, hatalarım varsa uyarmanızı rica ediyorum. Teşekkürler. :)

KIZILÖTESİWhere stories live. Discover now