elli dört | Hazal'ın İntikamı |

En başından başla
                                    

"Ne oldu sevgilim, ne düşündün de doldu gözlerin?"

Deran, gözlerinden akan bir damla yaş ile içini çekti.

"Ona bir şey olmasından ölesiye korkuyorum Afran," derken nefesi kesildi.

Düşüncesi bile müthiş bir acıyı yüreğine doldurmuştu.

Afran, daha ihtiyatlı bir şekilde elini uzatarak sevdiği kadının yüzünü avuçladı.

"Korkma Papatya Güzeli," dedi içten bir tını ile. Ses tınısının güzelliği yankılandı yalnızca o an Deran'ın kulaklarında. Mutluluk ve heyecan ile Afran'a bakmaya devam etti. "Allah'ın izniyle hiçbir şey olmayacak evladımıza."

"Olmayacak değil mi?"

"Bu sefer de bir başkasının ona zarar vermesine izin vermeyeceğim," derken yüzünü okşadı. "Lâkin Allah'tan gelene boynum kıldan incedir."

Anlayışla başını salladı Deran. Allah'tan gelene onun da boynu elbet kıldan inceydi. O istediyse elbet vardır bir hayır.

Büyük bir mutlulukla konağa döndüklerinde onların yüzlerinden hemen anlayan kızlar bir anda zılgıt çalmaya başladılar. Sevinçle gülümsedi Deran. Etraflarında mutlulukla onları tebrik eden insanlara gülümseyerek baktı. Gözlerine hâlâ ufakta olsa bir hüzün hâkimdi ama yine de bu anı doyasıya yaşadı.

Berfe ve Farah'a sıkı sıkı sarıldı.

"Çok şükür Allah'ıma," diyerek göğe başını kaldırdı Farah. "Çekip aldı başımızdaki kara bulutları."

"Çok sevindim yenge, hayırlısıyla doğar İnşallah benim bir tanecik yeğenim."

Berfe, önce ablasına bakıp ardından yengesini tebrik etmişti. Evet, konağın üzerindeki kara bulutların dağıldığını o da görüyordu. Ama kendi cehenneminin başlamasına da günler kalmıştı yalnızca.

"Sağ ol benim güzeller güzelim," deyip Berfe'nin yüzünü avuçladı. "Rabbim aynı mutluluğu isteyen herkese nasip etsin İnşallah."

Bir şey demedi yengesine Berfe ama yüreği yangın yeri gibi oldu o an. Hazar Koçman'ın çocuğunu doğurma fikri aklının ücralarında dolaşmaya başladığı an bir korku salındı yüreğine. O zaman Koçmanlar için baş tacı olacağından emindi işte fakat öncesinde neler yapacaklarını düşündü. Hazar ve Lorin'in annesi olacak Pelin Koçman'ın kendi özbeöz kızına neler yaptığı aklına gelince bir an ürperdi. Kendisine yapacakları düşündü istemsiz. Lanet olsun ki o cehennemden kurtulma lüksüne sahip değildi çünkü ipin ucunda ağabeyi vardı.

Kurban Ağa, doğacak olan torunu şerefine bir yemek vereceğini duyurdu. Ardından tüm ağalara haber salındı.

Konak, akşam yine bayram yerine döneceğe benziyordu. Berfe bu habere sevinemedi maalesef ki. Çünkü bu akşam uzun bir zaman sonra o adam ile yüz yüze gelecek olmak onu mahvetti.

Farah ise müstakbel eşini görecek olmaktan ötürü bir hayli mutluydu. Kardeşine sarılmış bir şekilde mutfağa yöneldiler. Kazan kazan yemek yapılacaktı. Deran, hamile olduğundan mutfağa girecek ise yalnızca bir köşede oturmak şartı ile mutfağa girme izni almıştı. Bu yüzden mutfaktakilere yardım etmek şarttı.

Mutfakta akşam ki yemek için hummalı bir çalışma başladı.

Afran ve Deran sabahın köründe gittikleri için hastaneye Allah'tan bolca vakitleri vardı. Yoksa bu işin altından kalkmak bir hayli zor olurdu.

Öğlene doğru doğranmış sebzeler kazanlara atıldı. Pilav için ıslanmış pirinçler süzüldü ve kazana kondu. Biraz kavrulduktan sonra su dökülüp pişmeye bırakıldı.

AĞA [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin