Bölüm 46 - Düğün

Comenzar desde el principio
                                    

'Buyurun Tibet bey.'

'Melike hanım bu akşam olacak iş yemeğinin iptal olduğunu karşı tarafa iletin lütfen.'

'Ama Tibet bey, yemek yarım saat sonra, eğer böyle bir şey yaparsak anlaşma için çok büyük itibar kaybı olur.' Kadın şaşkınca hattın diğer ucundan konuşsa da Doğa büyümüş gözlerle adama bakıyordu.

'Umurumda değil. Olur da tepki verirlerse anlaşma olmayacağını söyleyin.'

'Tibet saçmalama.'

'Sus, sadece sus.' Fısıldarcasına konuşup Doğa'nın konuşmasını engellediğinde hala dil döken Melike hanım dikkatlerini çekmişti.

'Melike, sakın öyle bir şey yapma, biz on dakikaya mekana geçeriz. Sorun yok tamam mı.'

'Doğa hanım, Tibet bey-'

'Kafasına saksı düşse bu kadar bilinci bozulamazdı onun. Sen sakın iptal olduğunu falan söyleme.'

'Peki efendim.' Konuşma sonlandığında Doğa dudaklarını ıslatarak sinirle adamın yüzüne bakmıştı ki restorana gitmediklerini fark etti.

'Tibet, restorana gidelim.'

'Söylediğimin şaka olduğunu mu sandın sen? O yemeğe gitmeyeceğim, üzerinde o elbise varken o mekana adım atmayacağım.'

'Eğer ki bu iş önemli olmasa emin ol yapmazdım ama bu burada kapandı sanma. Dediğin olsun, ileride butik var, oradan alalım bir şeyler.' Ne kadar Doğa kabullenmiş olursa olsun bunun acısını kötü çıkaracaktı ama Tibet farkında olarak bu meseleye müdahalede bulunmuştu. Tarif ettikleri butikte kısa bir kriz daha yaşansa da sonuca ulaşarak restorana girdiklerinde yerleştikleri masayla derin bir nefes aldı kadın.

'Sana bunu çok ağır ödeteceğim.'

'Konu sensen getirdiğin zehri içerim, bilirsin.'

'Keşke zehir içseydim diyeceksin Tibet bey.' Adam omuz silkerek bakışlarını kapıya çevirdiğinde gelenlerle beraber ayaklanmıştı. Tabi onunla beraber Doğa'da harekete geçmişti.

Gelen kadının ve adamların elini sıktıktan sonra tekrar sandalyelere yerleştiklerinde ortada nasılsın muhabbetleri dolaşırken Tibet'te Doğa'da aksamalar yüzünden özür dilemek yerine basit bir olguymuşçasına onların dinlenmelerini ve rahat rahat vakit geçirmeleri için süreyi uzattıklarını anlattılar. Öyle ki ince işlenmiş bir konuydu bu. Ağırladıkları otel işini ise Aren sağ olsun halletmeleri uzun sürmemişti. Başta girişi dört gün olarak gösterdikleri için insanlar da haliyle kuralları böyle diyerek ses çıkaramadılar.

Sürekli olarak dönen terimler, rakamlar, finanse durumları, çalışan konumları açıklanmış, sürelerin uzatma veya daha kısa sürme olasılıklarından bahsedilmişti. Doğa ne kadar rahatsa Tibet o kadar üzerindeki gerginlikle duruyordu. Aslında çekinmekten çok iş ciddiyetinin fazla yüklenmiş haliydi bu. Tıpkı babası gibi imzaya kadar gerginliğini üzerinden atmıyordu. Gecenin sonu yavaş yavaş geldiğinden olsa gerek sözleşmenin konusu açıldığında Tibet yan taraftaki çantadan dosyaları çıkararak iki tarafın imza atmasını sağladı. Neyse ki olaysız bir şekilde bu da hallolmuştu.

'Bunu kutlamaya ne dersiniz?' sorusuyla beraber üç bedenden de onaylama geldiğinde harekete geçmekten geri kalmadılar. Geldikleri gibi arabalara tekrar yerleşip mekan değiştirmek için yola koyulduklarında Tibet yanındaki kadının parmakları arasına parmaklarını yerleştirerek elini kavramıştı.

'Kızgın mısın bana hala?'

'Beni kıskançlık krizinle boğduğun halde karşındaki kadının nasıl cilve yaptığını hiç fark etmediğine inanamıyorum!' adam beklemediği tepkiyle kaşlarını havalandırdığında hala olayın ne olduğunu algılayamamıştı. Kimden, ne cilvesinden bahsediyordu acaba.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Donde viven las historias. Descúbrelo ahora