ANGEL of DEATH
8.BÖLÜM
"İnanabiliyor musun Sehun bana,bana tokat attı!Kardeşim dediğim insan saçma sapan kuruntulara girip bana tokat attı!"
Luhan Sehun'un evine geldiğinden beri aynı şeyleri tekrarlayarak ağlıyor,arada hıçkırıyor ve burnunu siliyordu.Sehun da her defasında derince bir çekip destek olmak bahanesiyle Luhan'a yaklaşmaya çalışıyor fakat Luhan o tam yaklaşacağı sırada bağırarak aynı şeyleri tekrarlıyordu.
"Bebeğim biliyorum üzgünsün ve onun sana tokat atması affedilir bir şey değil ama bak ödevimiz var ödevimizi bitirdikten sonra konuşuruz.Hem onu düşünerek daha fazla ağlaman canımı yakıyor."
Sehun kendi cümlelerine öğürüyordu içinden.Bu çocuktan haz etmediği gibi bir de sevgi yumurcağı gibi sözler söylemek ona ağır geliyordu.Ama bir yandan da olanlara seviniyordu,Luhan Lay'e kavga ettiğine göre -hem de Sehun yüzünden kavga ettiğine göre- ona ihanet edip Sehun'a körü körüne bağlanması da zor olmazdı.En azından Sehun böyle düşünüyordu.
Fakat Sehun'un atladığı bir şey vardı Luhan zaten Sehun için bir çok şeyi feda edecek kadar Sehun'a bağlanmıştı.
Kim bilir belki de bakirliğini bile?
"Haklısın Hunnie artık onu düşünmeyeceğim.Bu zamana kadar beni korudu minnettarım ama benim tercihlerime ve düşüncelerime de önem vermeyi öğrenmeli öyle değil mi?Hadi ödevimizi yapalım."
Hunnie?Sehun midesinin çalkalandığını hissediyordu.
"Oh tamam.Konumuz neydi bebeğim?"
Sehun yüzüne her zaman ki piç sırıtmasını yerleştirmişti,konuyu bilmediğinden değil de bunu Luhan'ın ağzından duyup onu utandırma hayallerine hoşuna gidiyordu.
"Şey biraz garip o-oh insan vücudun da cinsel arzular ve bu durumda salgılanan sıvılar proje konumuz."
Bir çırpıda söylemişti Luhan.Sahi nasıl bir konuydu bu böyle kaç çeşit sıvı salgılanıyordu sanki de o kıçı kırık öğretmen bozuntusu böyle bir konu vermişti.
"Hunnie sence nasıl araştırmalıyız.İnterne-"
"Oh bebeğim internette vakit kaybetmeyelim bence ki bu konu bana göre oldukça basit.Hadi dışarı gidelim ve bence uygulamalı görmek en iyisi."
"U-uygulama?A-ama şey-"
Luhan gibi birisine göre bu düpedüz seks teklifiydi.Luhan ise bunu anlamayacak kadar saftı onun aklına gelen şey bu sıvıyı dışarıda araştırmaktı.
Sehun sadece gülümsedi Luhan'ın kolundan tuttuğu gibi sokağa çıktılar.
"Sehun bu gece hava çok güzel değil mi?Nereye gidiyoruz ki bence sahile falan gidip oturalım ve tadını çıkaralım."
Tanrı aşkına ne saçmalıyordu bu çocuk.Sehun cevap vermemeyi seçti ve Luhan'ın elini tutarak şehrin ara ve karanlık sokaklarından birisine girdi.Luhan etrafına bakarken bile tırsmıştı ne işleri vardı ki böyle bir sokakta?
Sonra önünde durdukları kapıya baktı,kapının üstünden zincirle asılmış ışıklı yazılardan oluşan bir tabela duruyordu.Okumak için biraz geri çekildiğinde o devasa yazıyı gördü.
"GAY BAR?"
......
"Sen iyi misin Yixing?"
Yixing Luhan'la tartıştıktan sonra bir nevi zorunlu olarak Kai'ı evine gelmişti.Fakat geldiğinden beri kafasını gömdüğü yastıktan kaldırmıyor arada derin derin iç çekip hiç bir şeye ilgilenmiyordu.
O gelecek diye Kai'ın kendine,evine ve yemeklere hayatı boyunca göstermediği özen boşuna gitmişti.Yixing tekrar iç çekip karşısında onu büyük bir ilgiyle bekleyen çocuğa döndü.
"Sadece sana sarılabilir miyim?"
Kai şaşkınlıkla açtığı gözleriyle karşısında ki dolu gözlerle ondan cevap bekleyen çocuğa bakıyordu,şaşkınlıkla açılan sadece gözleri değil ağzıydı da ve salyasını akıttığını Yixing suratını büzüştürünce fark etti.
Hemen yan tarafta da ki masadan bir peçete aldı ve ortamın içine eden salyasını sildi.
"Ş-şey ben sen aniden şey yapınca ben de şey oldum o yüzden bu şe-"
Kai saçma sapan kurmaya çalıştığı cümlesini toparlayamadan karşısında ki melek ona sıkıca sarıldı.
Belki de hüzünlerden bir parça kurtulurdu,onu bu kadar üzen bir insanken belki de onu bu hüzünlerden çekip çıkaracak olan da bir insandı..Bir umut..
İlk görüşte aşk mıydı onun hissettiği?
Karanlık ve günahlarla dolu hayatına bir meleği dahil edip sanki her şey oymuşcasına sarılmak ne kadar doğruydu.
Her şey bu kadar olumlu mu devam edecekti?
Bedeli olmayacaktı değil mi bu ihtiyaç dolu sarılmanın,bedeli olmayacaktı değil mi akşamın bir saati gülümsemelerin..
Olmayacaktı..
Olmamalıydı..
.....
"Reenkarnasyon veya ruh göçü, ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından biraz farklı olmakla birlikte, benzerlik arz eder."
Bir kaç saattir Wufan'ın evindeydi,özet olarak bütün araştırmaların sonucu bu cümleydi.
"Yani hem geçmişte yaşıyorsun hem de bu zaman da öyle mi?"
Wufan ısrarla aynı şeyleri sorup konunun üzerinde durmaya çalışıyordu,tabi ki de dersi önemsediği için değil sadece Baekhyun'un hafızasında bir kaç sahne canlandırmak için.
"Bir evi öyle bak şöyle düşün ben bundan bilmem kaç yıl önce yaşadım sonra öldüm ama benim ruhum ölmedi ve bugün bu bedenin içine gönde-"
Ani bir baş ağrımasıyla sımsıkı kapattı gözlerini,ellerini başının iki yanına koyarak bastırmaya başladı.
"Baekhyun..iyi misin?"
'İyi olma lütfen iyi olma!Biliyorum önce acı çekeceksin ama hatırlaman lazım,yalvarırım hatırla.' İçinden dua ediyordu iblis..
"Bilmiyorum başım ağrıyor sanki gözlerim kararıyor gibi bazı şeyler belirip kayboluyor gibi.Wufan uzanabilir miyim?"
"Oh tabi hadi odama gidelim rahatça dinlen."
"Gerek yok koltuk da uzansam da olur sadece ağrısı geç-"
Wufan iç çekip gelin tarzında Baekhyun'u kucağına alıp odasının kapısını ayağıyla açtı.
Baekhyun taşınırken sadece onu inceliyordu onu incelemek başında olan ağrıyı haddinden fazla arttırırken yine de gözlerini kapatmak istemiyordu.Sanki onun yüzünün her bir santiminde saklıydı gerçekler,sanki onu biraz daha incelese tüm ağrı yok olup gidecekti.
Wufan onu yatağa bırakıp üzerini örttü ve gülümsedi.Odadan çıkacağı sırada onun eline sarıldı Baekhyun.Ağrısına rağmen konuşmak istiyordu her ne kadar ağzını açacak hali olmasa da.
"S-sen.."
"Sadece düşün Baekhyun!"
Gözleri kendiliğinden kapanmıştı,yorgunluğu ele vermişti vücudunu.Aklında ki sorularla,geçmişin beyin duvarlarını zorladığı yankılarla uykuya teslim etti kendini.
Düşününce ne kadar kolay olabilirdi ki 354 yıl önceki geçmişi hatırlamak?
BÖLÜM SONU
