2

0 0 0
                                    

İki gün sonra

Odanın kapısı çalmaya başladı. Elimdekileri de sırt çantasına koyarken "Geliyorum." Diye seslendim. Sırt çantamın fermuarını çekip giysi dolapının içine koydum. Kapıyı açtım. Derya annemdi. Beni süzdü. Bende ona göz gezdirdim. Kırmızı bir elbise giymişti.

"Yakışmış. Çok güzel olmuşsun." Deyip herzamanki gibi bana kocaman gülümsedi. Ona küçük bir tebessümle karşılık verip "Sende. Aşağı inelim mi?" dedim.

"Hayır. Ben iniyim. Senin tek inmen lazım."

Gözlerimi devirip "Bu da mı sosyatik kural?" diye sordum. "Evet, davet kimin içinse o en son iner ki herkes onu görsün."

"Beni görmesinler."

"Kavin, bu senin için."

"Hı hı! Benim zengin koca bulmam için. Hatta babamın istedigi gibi kullanabileceği bir damat."

Lafı değistirdi. "Hadi. Unutma! Nazik nazik in. Ve kimseye kaba davranma." 

"Tamam." derken somurttum. "Ve gülümse." Dişlerimi göstererek çirkin bir şekilde sırıttım. "Kavin. Abartmadan. Gülümse."

"Hadi sen git."

"Tamam. Bir iki dakika sonra giriş müziği başlayınça in."

"Şarkı değişinçe işte." O aşağı indi. Ben de şarkının değişmesini bekledim.

Şarkı değişinçe yavaş adımlarla merdivene doğru ilerledim. Merdivenin başına gelinçe kibar bir şekilde gülümsedim. Tüm gözlerin bende olduğuna eminim. Ağır adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Gözlerim babamı aradı. Derya annemlerle aynı masada beni izliyordu. Buradan Ahmet Dağ' in kızı olarak inmek isterdim. Gerçek babamın kızı olarak...

Gün boyu insanlar sahte iyi dileklerini ve pahalı hediyelerini sunmuşlardı. Ben bunları istemiyordum. Birazcık gerçek sevgi. Hatta sadece babamın ilgisi yeterdi bana. Bakışlarımı ağaçlardan alıp gökyüzüne çevirdim.

Yıldız kaydı. Babam yıldız kayınça "Biri daha karanlığa hapsoldu." Derdi.

Arkamdan tanıdık bir erkek sesi geldi. "Prensesimiz buradamıymış." Gözlerimi kapatıp açtım. Omzumun üstünden ona bakıp "Senin içerde öyle bir ortam dururken burada ne işin var?" diye sordum. Gelip yanıma oturdu. "Sen buradayken ortamı ne yapayım ben?"

Samimi olmaya çalışarak gülümsedim. "Çok kibarsın." "Herzaman. Senin ne işin var burada?"

"Oturuyorum."

"Gerçekten mi? Ben yatıyorsun sanmıştım. Senin için geldiler. Bu organizasyon sana." Alayla başlayan konuşmasını ciddiyetle bitirdi. Göz ucuyla ona baktım.

"Bunun sadece zenginlik gösterisi olduğunu biliyorsun."

"En azından Murat abi ve Derya abla için insanların yanında durabilirdin." Ellerimi arkaya koydum. Ellerimden destek alarak arkaya yaslandım. "Bunu sevmiyorum."

"Kavin herzaman sevdiğimiz ve istediğimiz şeyler olmaz."

"Bunu bilmen güzel." Arkadan tekrar bir erkek sesi geldi. "Kavin Hanım pasta kesme töreni için gelmeniz gerek." Doğrulurken "Geliyorum." Dedim. Bora ayağa kalkıp benim kalkmama yardım etmek için elini uzattı. Elini tutup kalktım.

"Kolunada giriyim mi?" diye sordum alayla. Kolunu bana uzatıp "Bu benim için onur veriçi." Dedi.

Başımı sallayıp güldüm. "Seni onurlandırıyım biraz o zaman." Deyip koluna girdim. İçeriye girmemizle alkış sesi geldi. Bora kulağıma eğilip "Biraz gülümse." Yüzüme sahte bir gülümseme takıp Bora' ya dönüp "Böyle iyi mi?" diye sordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 25, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Nefes Alan CesetWhere stories live. Discover now