"Şöminenin önünde, tahtaların altında sana ait bir şey var."

'Ya yandıysa ?'

İçine düşen korkuyla birlikte kolunda Aslı olduğu halde eve doğru koşmaya başladı.

Aslı, " Ne oldu?" dese de cevap vermeden koşuyordu. Emanetini almalıydı. Dedesi ona ne bırakmış olabilirdi ki ?

Yarısı çökmüş evin dibinde karamsarlık içinde yürümeyi bıraktığında dedesinin dediği emaneti nasıl bulacağını düşünüyordu. Çatı tamamen çökmüştü. Taban ve tavan bir araya karışmış ayakta kalmayı başaran parçalar ise her an yere inmeye hazır gibi duruyordu.

Gökkurt içeri nasıl gireceğini düşünürken Aslı onun kolunu bırakıp eve doğru yürümeye başladı. Adımını  ilk kalas parçasına atarken Gökkurt arkasından bağırdı.

"Aslı ne yapıyorsun sen !"

Aslı'dan ses yok.

"Aslı dur ölümüne mi susadın?"

Aslı yanmış evin çökmeye yüz tutan bölümüne ayak basıyor.

Gökkurt başını iki yana sallayarak Onun arkasından çürük kalasların arasına "Aslı dur bekle !" diyerek  dalıyor. Aslı tepkisiz, eskiden şöminenin olduğu yere geliyor.
Yere eğilip dizlerinin üstüne çöküyor ve elleriyle yanmış tahtaları oynatıyor.

Gökkurt, "Aslı sen ne arıyorsun? " diyerek yanına geliyor. Aslı duymuyor.

Görevine odaklanmış bir gönül çırağı gibi aşkla tahtaları çekip atıyor.
Elini açılan boşluğa uzatıp feryat figan Onu  çağıran emaneti çekip alıyor.

"Espriyum fastmin yühu şveym. "

(Doğanın hükümranı buraya gel!) 

Aslı'nın gözünden damla damla yaşlar akarken bin asırlık savaş zihnine yansıyor. Görüntüler o kadar canlı ve gerçek ki Aslı çığlık atarak emaneti göğsüne basıyor. Alnından akan boncuk boncuk terler gözlerine doluyor. Gökkurt elini Aslı'nın omzuna koyup Onu sarsıyor, Aslı oralı olmuyor. Onun aklı hafsalası çoktan bin asır öncesine kayıp gitmiş.

İki kabile bozkırın tozlu topraklarında  karşılıklı  durmuş meydan okuyor. İki Kurt, bir siyah adam sivri dişlerini sergileyerek konuşuyor. Her kelimesini duyduğu sözcükler beyninde yankı yapıyor.

"Kiminle dövüşeceksin Karahi? Ben mi Balaya mı?"

Geceden kara adam pis sırıtışıyla cevap veriyor.

"Seninle Bozkurt."

Savaş naraları atılıyor bozkırda. Kan, kemik, savrulan el, kol, bacak ve kafalar havada uçuşuyor.
Aslı ağlıyor.

Gökkurt Onu tutup göğsüne çekiyor, Aslı hissetmiyor.

Kara adam Bozkurt'la kıyasıya vuruşuyor.
Bozkurt bozkırda son nefesini veriyor.
Bir kurt ağzını yukarı verip bir dilek diliyor.

"Karahanlı'ların ruhları senin tutsağın olsun, Onları öyle bir hapset ki varlıklarından kimsenin haberi olmasın. Dünya durdukça lanetim üzerlerinde kol gezsin."

Kurt başını yere eğdiğinde kara adamların ruhları bedenlerinden ayrılıp kapkara bir ormana hapsoluyor. Kurt Aslı'nın zihnine dokunuyor.

"Sen benim halefimsin Balaya'nın torunu. Doğanın yeni hükümranı sensin. Benim yaptığım laneti bozacak tek kişi sensin. "

Bir çığlık;
Canhıraş bir çığlık.
Yürekten kopup gelen dehşete düşmüş bir Aslı'nın ağzından kopan tiz çığlık.
Ona sımsıkı sarılan Gökkurt.

Zihninde tazelenen anı kırıntıları çığlıklarının nedeni.

"Zihn se merlahimra fuilim ka mern yaşa, mern tuha, mern radva!"

(Gel buraya boz laneti. Yaşam, güç ve hüküm benim olsun. )

Diye zihnine fısıldayan siyah adam ve görüntüler. Onu öpüşü, sarılışı ve söylediği cümle.

"Mern yaşa, mern tuha, mern radva."
(Yaşam, güç ve hüküm senin olsun.)

Şimdi kabus diyerek kendini avuttuğu sahnelerin gerçekliği yüreğini dağlıyor, ağzından çığlık olarak dökülüp yanmış ağaçlara çarparak yankı yapıyor.

*****

Tak...

Tak....

Tak...

Elindeki keseri belli aralıklarla ve amaçla ağacın gövdesine indiriyor.

Tak..

Tak..

Tak..

"Efendim yeni gelenleri ne yapalım? "

Adam keserin arkasıyla çiviyi ağaca çakarken arkasında beliren yüzü olmayan adam elleri önünde bağlı duruyor sorduğu sorunun cevabını bekliyordu.

Tak..

Tak..

Karahi derin düşüncelere dalmış gibiydi. Kulağına tiz çığlık değdiginde dudağının ucu yukarı doğru kıvrıldı.

"Senhir menafi sivermeka!"

(Sevgilim, sonunda anladın!)

Tak..

Tak..

Karanlık ormanda evini inşaa eden bir Karahi, öğrendiği gerçekle haykıran Aslı, herşeyden habersiz Aslı'ya sarılmış neler olduğunu anlamaya çalışan Gökkurt, sorduğu sorunun cevabını bekleyen yağmur adam, tüm bunların üzerine düşen ilk yağmur damlası.

Çakan ilk şimşek, kasabanın herhangi bir yerinde ölümüne ilk adımını atan kadın. ....

Kayıp Ruhlar OrmanıWhere stories live. Discover now