- Bölüm 1 -

1.9K 87 56
                                    

İyi okumalar🌹

***

"Gel seni bir daha öpeyim. Güzel kızım benim."

"Anne bugün sadece okulun ilk günü, hayatımın son günü değil !" dedim annemin sulu öpücüğünü yanağımda hissederken. "Yani umarım."

"Saçma sapan konuşma. Daha önünde up uzun ömür var fıstığım benim."

"Neyse ne, çıkıyorum ben. Daha ilk günden geç kalmamı istemezsin herhalde." dedim yanağımdaki ıslaklığı silerken. Ardından beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve kapının yanında duran aynaya baktım.

Kısa okul eteğimin açık bıraktığı bacaklarım, küçükken çok yaramaz ve sakar olduğum için yara izleri içindeydi. Pekala, açık konuşmak gerekirse hala yaramaz ve sakardım. Hatta dizimdeki morluklardan bir tanesi düne aitti. Ama onları seviyordum. Bana yaşadığımı hissettiriyorlardı.

Aynaya bakarak uzun, kahverengi ve zaten dağınık olan saçlarımı ellerimle biraz daha dağıttım. Kendimle uğraşmayı sevmiyordum. Makyaj yapmak, alışveriş yapmak bana göre şeyler değildi. Bugüne kadarki kız arkadaşlarım Barbielerle büyümüşken ben oyuncak arabalarla büyümüştüm ve bundan mutluydum da. Açıkcası bazen erkek olduğumu düşünüyordum ama münasip yerimde bir uzvum yokken bu imkansızdı tabi.

Kapıyı kapatıp dışarı çıkacağımda annem son birkez daha yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. "Şoför'ün girişte seni bekliyor. İlk gün okula benim bırakacağıma söz verdiğimi unutmadım güzelim ama işim var biliyorsun."

"Biliyorum biliyorum." dedim göz devirirken.

"Ama söz, başka bir gün telafi edeceğim."

"Bence tutamayacağın sözler verme anne." Söylediğime bozulduğunu farkettiğimde "Of gel buraya." dedim ona sarılarak. Ben de yanağına bir öpücük kondurup geri çekilirken ekledim. "Hem kaç yaşında koca kız oldum. Bebek gibi sen mi bırakacaksın okula?"

"Ne kadar meraklısın sen büyümeye. Dur daha 17 yaşındasın. Hem kaç yaşına gelirsen gel sen hep benim küçük kuşum olarak kalacaksın."

Bana hep küçük kuşum derdi annem. Kendimi bildim bileli bu böyleydi. Şimdi de böyleydi, bir gün yaşlanıp buruştuğumda da böyle olacaktı. Onun küçük kuşuydum. Babamla ben küçükken ayrıldıklarında vekaletimi annem almıştı. Diğer ailesi boşanan arkadaşlarımın aksine boşandıkları günü hayatımın en şanslı günü olarak görüyordum. O şeref yoksununun annemi dövdüğü zamanlar dün gibi aklımdaydı. Zaten ayrıldıkları gibi yeni birini bulmuştu kendine. Hatta üç kere daha evlenip boşanmıştı. Şuan nerede, ne yapıyor bilmiyordum. Umurumda da değildi zaten. Annemle mutluydum. Ve hep olacaktım da.

"Bir yıl sonra reşitim." dedim sırıtarak. "Yani özgürüm. İlk işim seni bırakıp yurtdışına çıkmak olacak."

"Demek öyle?" dedi gülerek.

"Küçük kuş yuvadan uçuyor." diyip onunla birlikte gülerken villamızın girişine doğru ilerledim.

"Seni seviyorum." Giriş kapısına ulaştığımda gülümseyerek bana bakan anneme döndüm.

Çok güzel bir kadındı. Küçüklüğümden beri idolümdü o benim. Herkes büyüyünce benzemek istediği ünlüleri söylerken ben hep annem gibi olmak istediğimi söylerdim. Ama alakamız bile yoktu onunla. Onun koyu sarı saçlarının aksine koyu kahve saçlarım, onun mavi gözlerinin aksine koyu kahve gözlerim ve onun açık teninin aksine bronz bir tenim vardı.

Cidden bazen evlatlık olduğumu düşünüyordum.

Gülümsemesine karşılık verip kapıdan çıktım ve çalışır vaziyette beni bekleyen siyah jipe doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde kapıyı yeniden kapatırken derin bir nefes verdim.

Özel Şoförüm bir KatilWhere stories live. Discover now