Bölüm 1

89 13 4
                                    

Eftelya'dan ..

Bir ölüden farksızdım artık ben. Ölmüştüm belkide. O zaman neydi bana bakan bu huzur dolu gözler? Huzur dolu bir kucaktaydım. Üşüyordum. Yorulmuştum ve bir o kadar hissizdim. Tekrar kapattım gözlerimi. Neydi bu hissizlik? Neden bu haldeydim ben. Hızla sarsılmamla yavaşça araladım gözlerimi. Simsiyah iki göz oldu yine manzaram. Ne güzel gözlerdi onlar. Çok sert bir çehresi vardı. Ve, ve bir su sesi. Sahil kenarımıydı burası? Evet, evet sahil kenarı burası. Sıcak kumun bedenimi yakışını hissedebiliyorum. Gözlerimi denize doğru çevirirken güneşin parlaklığıyla gözlerim kamaşıyor. Sanki rüya alemindeyim. Sonra yüksek bir ses doluyor kulaklarıma. Bakışlarım bağıran kişiyle buluşuyor. Ama anlamıyorum. Ne dediği anlaşılmıyor. Sadece boğuk bir ses var. -

'' Sana kimsin dedim?! '' diye bağarmasıyla kendime geliyorum yavaşça. Olanlar bir film şeridi misali kayıyor gözlerimin önünden. Bu, bu adam onlardan biri mi?

'' Bak lütfen zarar verme bana. Götürme beni onlara. Lüt-'' dememe kalmadan bir bağarış daha işitiyor kulaklarım.

'' Kes sesini! Nasıl buldun burayı? Nasıl buldun beni?! Kimsin sen?! '' kulaklarım zonklamaya başlıyor. Sonra bir gemi sesi. Gemi siren çalıyor. Adam bakışlarını oraya yönlendiriyor. Ve eli telefonuna gidiyor. Fırsattan istifade bir tekme savurup koşmaya başlıyorum. Sonra sesi doluyor kulaklarıma.

'' Dur.! ''.

Korkuyorum. Duramam. Yapamam. Koşmaya devam ediyorum. Ayak sesi falan yok. Tek duyduğum ses; bir mermi sesi. Sonrası mı?. Ölüm kadar soğuk ve karanlık..

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Deniz'den..

Kimdi bu kız? Nasıl bulmuştu bu adayı? Üstelik Türktü. Nasıl Türkiye'den bu adaya sürüklenir bir insan? Aklımı kaçıracaktım.! Boğulmuştu onu bulduğumda. Öylece kıyıda yatıyordu bir deniz kızı misali. Nefes almıyordu. Kalp masajı ve suni tenefüsle su kusarak uyanmıştı. Oradan anladım kıyıya vurduğunu. Bir şeylerden kaçıyor gibiydi. Sanki onu korkutan birileri vardı. Bileğindeki bileklikte Eftelya yazıyordu. Sanırım adı buydu. Sürekli sayıklıyordu. Üstelik uykusunda sayıklamıştı. İnsan uykusunda yalan söyleyemezdi. Evet birilerinden kaçtığı belliydi. O sırada kulağımdaki telefondan gelen ses böldü düşüncelerimi.
"Efendim?" dedi sorarcasına ve ekledi "Şimdi geldik biz. Gemiyi soracaksan birazdan orada.." dedi Koray neşeli bir sesle. Koray' ı aradım çünkü o bir hackerdı. Yani kızı rahatlıkla araştırabilirdi. Koray, Rüzgar ve Araz. En yakın dostlarımdı onlar benim. Ziyaretime gelmiştiler. Ama ben köpeğim Gri'yi Türkiye' deki kendi veterinerine götürüp öyle dönecektim onların yanına.

" Hayır." dedim. " Bunu sormayacağım. Gemideyim şuan. Koray az önce bir kız geldi buraya. Sizinle beraber mi geldi.? '' dememle Koray şok olmuş bir sesle.

'' Hayır bizimle gelmedi.! Abi nasıl olur?! Kimse gelemez buraya.! Nasıl gelmiş?'' diyerek sıraladı sorularını..

''Baygındı, su falan kustu ayılırken. Burayı nasıl buldu, nasıl geldi bir fikrim yok. Bizimkilere de benzemiyor üstelik; şu kampçılara. Elinde bir bileklik vardı. Eftelya yazan. Şuan kıyıdadır. Benim olduğum tarafta. Bir bakın. Yaraladım onu kaçamaz kolay kolay. Bir öğrenin bakalım neciymiş? " dedim. Koray panikle

" Abi ne diyorsun sen?! Eftelya diye biri yok kampçılarda. Tamamdır o iş bizde merak etme sen. " dedi.

" EyvAllah, dikkatli olun." dedim.

" Sende dikkat et. Gri'mize iyi baksınlar, Salih Amcama selamlar" dedi Koray.

"Sağol.." dedim ve kapattım. Kafam allak bullaktı. Bu da nesiydi şimdi? Kimdi o kız? İmkansızdı bu adayı bulmaları. Nasıl sürüklenerek gelmişti. Mantıken ölmesede Deniz'deki canlılar yüzünden yaşamayı bırak tek parça gelmesi bile imkansızdı. Üstelik kaçması oyun gibi değildi. Bir polis olarak emindim yalan söylemediğine. Ayrıca bir insan rüyasında yalan söylemeyemezdi. Nasıl, nasıl, na- derken Salih baba böldü düşüncelerimi.

 Salih babam benim öz babam yerine geçen biriydi. Öz babamdan nefret ederdim ama onu çok severdim. Bir gün babamla kavga edip çıkmıştım dışarı. Yine bana olan kinini sormuştum ona ve yine nefretle susmuştu. Nefretle nasıl susulur demeyin bana. Nefret dolu bakışlarla susmaktır, nefretle susmak. Bu ilgisizliğini, nefretini anlayamıyordum. Annem yoktu EyvAllah. Ama sen neden benden nefret ediyorsun? Zaten bir yanım hep yıkık. Ama yok diye yıkık, sen varken yıkıyorsun baba. Her neyse sinirle çarptım kapıyı çıktım evden. Beni nereye gitsem bulurdu. Bende bulamasın diye rastgele bir teknenin arkasına geçip uyudum. Sabah kavga sesleriyle açtım gözlerimi. Yavaşça saklanarak uyuduğum yerden kalktım ve silahımı alarak yürümeye başladım. Yaşlı bir adamı dövüyordu 4-5 kişi. Sinirlendim tabii. Hak mı lan bu? Adamı nasıl dövmüşler..? Dinledim önce ne iş diye? Ama sebepleri adamın ekmek teknesini elinden almakmış. Sinirle daldım, sıktım bacağına hepsinin. Dövdüm, bayılttım. Babam mafya olunca en iyi şekilde büyüyorsun. Kavgalar artık sıklıkla tekrarlanan ritüeller. Bende biraz profesyonel olabilirim tabii. Neyse yavaşça çözdüm adamın ellerini. Oturduk sohbet ettik uzun uzun. Anlattı geçmişini falan. Zormuş hayatı..

"İyi misin amca?" dedim. Şevkatle baktı bana. İçim titredi. Resmen baba şefkatiyle yaklaşır gibi

"İyiyim oğul. Allah razı olsun senden. Haya-" derken gözü arkama gitti. Bir hışımla yere itti beni. Beklemiyordum tabi. Düştüm bu yüzdende. Şokla kalkarken bir mermi sesi duydum. Ve o adamın feryadını. Gri panikle ateş eden adama saldırdı. Bende Gri'ye emir verip geri çektim onu. Ve adamı harbiden yaralayacak bir yerine vurdum.

"Amca?" dedim panikle adama yaklaşarak. "Amca niye yaptın bunu? İyi misin?!" dedim sorarak. Bana baktı ve

" Sen benim hayatımı kurtardın. Ben senin için dizimden vurulmuşum çok mu?" dedi. O anlattı ben dinledim.

O gün baba bildim ben o adamı. Şimdiyse beni adadan adaya taşıyor üşenmeden.

"Dertlisin oğul? Hayırdır bir sıkıntın mı var?" dedi bana bakarak Salih baba.

"Ya Saliha baba. Bu gün bir kız buldum kıyıda-" dememe kalmadan Salih baba kocaman açılmış gözlerle şokla böldü sözümü.

"Böyle zayıf bilekliğinde Elif mi Elfida mı bir şey yazıyordu, siyah saçlı falan bir kız mı?" dedi bana bakarak. Siyah değildi ama evet zayıftı. Ve bilekliğinde Eftelya yazıyordu.

"Sen nereden biliyorsun Salih baba?" dedim şaşkın gözlerle ona bakarak.

" Hay aksi nasıl unuttum ben onu size söylemeyi."diye kızdı kendine ve ekledi.

'' Dün sana yemek getirirken gece haberlerde buralardan geçen bir gemiyi kundakladıklarını ve bir çok kişinin kayıp olduğunu izliyordum telefondan. Sonra mürettebattan biri geldi reis gelmen lazım diye. Baktım ki Aşağıda suda bir kız öylece su yüzeyinde. Aldım onu yukarı. Alırken uyanıktı belli ama bir şekilde baygın çıktı yukarı. Belirli bir zaman sonra uyanınca bana saldırdı " Sende onlardansın, bırak beni, yardım edin, imdat." gibisinden çok bağırdı. Onu durdurmaya çalışırken suya geri düştü. Buralara yakındım. Çok aradım da bulamadım. Şükür kurtulmuş" dedi. Duyduklarım bende bir şok dalgası yaratırken Salih babanın bakışları korkuyla bana döndü.

"Sakın bir şey yaptım deme deli oğlan?" dedi bana bakarak. Yaptım baba yaptım. Hemde öyle bir şey yaptım ki. Korkuyla döküldü sözler ağzımdan..

" Baba, ben o kızı vurdum."

EFTELYAWhere stories live. Discover now