"Kendini kötü hissedersen izin alıp çıkarız" dediğinde onaylarcasına başımı salladım.

Çabuk hazırlansa iyi olur oda basık gelmeye başlamıştı hava almam gerekliydi.

****

 Derse sadece Meyra gelmemişti. Bugün Beste ile konuşacağını söylemişti ama o sınıftaydı konuşup dışarı çıkmıştı sanırım. Rahatlamaya çalışıyordu fikrine kapılmıştım.

"Soruyu kim çözecek?" dediğinde düşüncelerimden sıyrıldım.

Matematik en nefret ettiğim dersti ondan önce fizik biyoloji kimya vardı. Sevdiğim dersler daha azdı büyük ihtimalle.Tahtaya yazan soruya baktığımda gözlerimi pörtlettim.

f(x)=3x-1 ise f(1):f(2) kaçtır ?

Fonksiyonları bir türlü anlayamıyordum. Denklemlerde x'i severdim karşıya göndermeye falan bayılırdım ama işin içine f girince hiçte öyle olmuyordu. 

Lütfen beni seçmesin.. Lütfen beni seçmesin.. Gitsin Özge'yi seçsin gözü kapalı yapar o..

Akay'ın parmak kaldırmasıyla içimden ettiğim duaya bir son verdim. Hayatımı kurtarmış kadar olmuştum. Her tahtaya çıktığımda ölüm terleri döküyordum.

Benim saatlerce bakışacağım soruyu Akay üç dakika geçmeden çözmüştü. Onlara göre toplama kadar kolay olsada benim için gerçekten atomu parçalamak kadar zordu. 

Zilin çalmasıyla rahatlamıştım. Öğleden sonraki ilk dersin yine matematik olması aklıma gelince suratım asmıştı ama hayatı anında yaşamak istiyordum gelecek hakkında plan yapmak istemiyordum. Bu düşünceyi kafama yerleştirirken bana doğru dönmüş olan Çağkan'a baktım.

"Hadi kantine gidelim" dedi uzun zamandır baş başa vakit geçiremiyorduk.

"Bahçeye çıksak daha iyi olur hem Meyra da bize katılır" dedim masum bakışlarımı yollayarak.

****

Dakikalar sonra okulun her zamanki bankında yerimizi almıştık. Kalabalık grup olduğumuz için burayı seçmiştik. İki bank yan yana konmuş olsada bir kişi ayakta kalıyordu artık Günce'miz olmadığı için tam sığıyorduk ama bu seferde rahat olmayı tercih etmiştik.

Özge, ben ve Çağkan bir banka otururken Karan, Alin ve Dora yanımızdaki banka oturmuştu. Cenk ise hemen yanımızda kaldırıma oturmuştu. Kotu ve kaslarını gösteren t-shirt ile fazla havalı duruyordu. Azmış gibi dişine kürdan çöpü takmıştı. Dışarıdan bir kızın onu isteyeceğine emindim ama Cenk için aynı şeyi diyemezdim.

Cenk'i süzmeyi bırakıp başımı Çağkan'ın omzuna yasladım.

"Polislerden daha haber yok değil mi?" diye sordu Cenk. Büyük olaydan sonra aklı başına gelmişti kimseyle dalga geçmiyordu artık. Demekki herkesin bir dönüşüm noktası vardır teorisi doğruydu.

"Hayır yok " dedim. Umut'u bugün hiç görmemiştim katilide öyle. Mesaj atmamıştı şeytan kulağına kurşun. 

Aklıma düşen kuşkuyla elimi cebime atarak telefonumu çıkarttım sessizdeydi ben farkında değildim unutmuştum. 1 Yeni Mesaj..

"BENDEN KORKMALISIN" tabiki senden korkuyorum Bay/Bayan psikopat ama güçlü görünmek zorundaydım. Beni karınca gibi ezmelerine izin vermeyecektim.

Telefonumu tekrar yerine yerleştirdikten sonra Çağkan'nın omzuna iyice yasladım başımı.

Bir çocuğunun okul kapısında çıkarak avaz avaz bağırmasını dinlemiştim. Ne dediğinden tam emin olmak için odaklandım.

"Bir ceset daha! Biri daha öldürülmüş!" duyduğum sesle istemsiz olarak gözlerim dolmuştu.Hepimiz anlamaz gözlerle birbirimize bakarken bizi toparlayan Karan olmuştu.

"Ne bekliyoruz gidelim" demesiyle ayaklanmıştık.

Çağkan'ın koluna iyice yapışmış şekilde okuldan içeri girdik. Ne kadar sıktığımı bilmiyorum canı yanmıyordur umarım. İnsanların ikinci kata korku dolu gözlerle çıkmasından cinayetin orada işlendiğini anlamıştım. Bizim sınıfın olduğu katta.

Uzun koridorun sonunda kalabalık bir topluluk gördük ve yönümüzü oraya çevirdik korkak adımlarla ilerliyordum. Sabahtan beri görmediğim için mutlu olduğum Umut'ta oradaydı biz bile daha yeni gelmişken olay mahallinde ne işi vardı burada mı yatıp kalkıyordu.

Bizim geldiğimiz yöne doğru başını çevirdi Umut. Yanındaki öğrenciler bir şey anlatıyordu o da not alıyordu. Sonunda konuşmasına ara verip bizim yanımıza geldi.

"Bende sizi arıyordum" dedi. Çok meraklıydın ya sanki dedim içimden iyiki düşünce okuma gibi bir yeteneği yoktu yoksa batardım kesinlikle.

"Her yerden karşıma sen çıkıyorsun ufaklık" dedi bana bakarak. Ahh hadi ama yalanda söylememiştim ne ile suçlayacaktı.

"Okulumda olduğunuz için olabilir mi acaba?" dedim kaşlarımı çatarak. 

Herkes sessizlikle bizi izliyordu. Sanki zaman durmuştu yüzümün kızardığını biliyordum bir şey yapmamama rağmen.

"Benimle geliyorsun" diyerek kolumdan çekiştirmeye başladı. Çağkan tahmin ettiğim gibi hemen atılmıştı.

"Elisa'yı böyle götüremezsin o birşey yapmadı tüm gün beraberdik." dedi.

"O zaman söyler misin neden Meyra'nın avucunun içinde adı yazılı?" diye çıkıştı Umut. Ne dediğinin farkında mıydı ya da ben yanlış duymuştum tekrar emin olmak için sordum

"Meyra mı?" Başıyla onaylayınca sanki başımdan aşağıya biri kaynar su döküyordu, elim ayağım titriyordu. Meyra da gitmiş olamazdı hemde benim yüzümden. İçime akıttığım gözyaşlarımın dışarı akmasına izin vermiştim. Birini daha kaybetmiştim.

Kolumu hafifçe sıkarak kalabalıktan içeri soktu beni. Burası kızlar tuvaletiydi ve işte orada boylu boyunca yatıyordu. Yanına yaklaştık ve Umut Meyra'nın -artık tanıyamadığım bir yüz- elinden renkli kağıdı çekip aldı.

"Bu senin bulduklarından mı?" diye sordu. Başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Konuşamıyordum tepki veremiyordum sadece yerde yatan hayatta olmayan Meyra'yı seyrediyordum.

"Onun yüzüne  ne oldu" dedim işaret ederek. Yüzü kabarmıştı derisi soyulmuş benim güzel arkadaşımın sonu böyle olmamalıydı. Öndeki sarı saçlarının bir kısmı erimişti yoktu. Ağzı da kanlıydı. Dudaklarının yanında beyaz köpürcükler vardı.

"Arkadaşlar kezzap içirildiğini düşünüyor sonrada yüzüne atılmış" kelimelerini yavaş yavaş hazneme almaya çalışıyordum.

Polislere söylemem durumunda benim ölmem gerekiyordu Meyra'nın değil. Sizin hatanızı başkalarının çekmesi çok garip değil mi??

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin