elli iki │Yaban Gülü │

Start from the beginning
                                    

"Ya biz kadar şanslı değillerse?" diye sormaya cesaret etti o an Deran.

Soru bir süre havada asılı kaldı. Afran sorunun ağırlığının altında bir ömür daha ezilecekti.

"Berfe'nin günahı bir ömür boynuma dolandı Deran. Kendi kardeşimi bu kahrolası törelere kurban ettiğim gün sanki biri beni yüreğimden vurdu."

İkisinin de bu sözlerle boğazı düğümlendi. İkisi de susmayı seçti bu saatten sonra.

Çünkü biliyorlardı ki artık herkes susacaktı. Artık yalnızca kader konuşacaktı. Çoktan örmüştü ağlarını, kime ne getireceği ise meçhuldü.

O akşamın ardından Özcan'a Lorin'i istemeye gitmişti Bejindar Ailesi. Afran o gün fazlasıyla gergindi. Hazar Koçman'ı öldürecek an kolladı. Lâkin babası fazlasıyla tembihlemiş olmalıydı. Tek yamuk harekette bulunmadı Hazar.

Aksine gözleri itina ile Berfe'yi aradıysa da umutları suya düştü. Berfe ve Farah istemeye gitmemişler, konakta kalmayı tercih etmişlerdi.

"Neden kaçıyorsun Hazar Koçman'dan?" diye sormuştu o gece Farah Berfe'ye.

"Kaçmak çözüm olsa ondan fersah fersah kaçardım abla lâkin senin de bildiğin gibi kaçmak bir çözüm değil."

"O zaman ne?"

Farah'ın sıkıştıran sorularından bir kaçış aradı Berfe fakat bulamadı. Kendi kafasının çeperleri içerisinde aynısı ve benzeri sorular yankılanıyordu. Onlardan da kaçamıyor ve kurtulamıyordu.

"Onda sinirimi bozan bir şeyler var," derken dudakları düz bir çizgi haline büründü. "Sinirlerimi bozmaktan ziyade asabımı bozuyor. O kendini beğenen, kasılarak yürüyüşü tüm sinir uçlarımı uyarıyor resmen. Yemin ederim gözlerimin önünde ölecek olsa ve bir damla suya muhtaç olsa o bir damla suyu ona asla vermem."

"Ay yerim ben senin sinirini köy biberi!" diyerek odaya dalan Hazal iki kızı da şoke etti. "Aynı siniri o sana, hikliymişsin sini fizli hififi ilmişim, derken de göstereydin ya!"

Farah kahkahalara boğulurken Hazal'da yanlarına oturmuştu. Önlerindeki kâselerde cipler vardı. Hiç çekinmeden birine uzanıp kucağına almış ve koltukta bağdaş kurduktan sonra onlara yeniden dönmüştü.

"Sen ne ara geldin?"

"Anama evde yalnızca sizin kalacağınızı söylemiş ablam. Ben de sıkılmayasınız diye geldim."

Berfe göz devirirken, "Şimdi sıkıldık." Dedi gıcık bir tavırla.

"Hadi canım oradan. Laf soktum diye cılkını çıkarma. Bana bayılıyorsun!"

"Ölüyorum sana Hazal Yenge!"

Hazal şuh bir kahkaha atıp, "Aynı ağabeyi!" dediğinde Farah'ın artık gözlerinden yaş gelmeye başlamıştı.

"Yemin ediyorum senle yaşlanmaz insan Hazal!" diye konuşan Farah elleriyle gözyaşlarını siliyordu.

"Ağabeyiniz şanslı işte, daha ne istersiniz?"

"Daha az konuşan bir yenge ama maalesef ne yaparsın ağabeyim kaptırmış gönlünü bir kere!"

"Kız Berfe, çok rahatım şu an. Bu kadar rahat olmasan kalkıp saçını başını yolardım."

Hazal'ın sanki çok normal bir şey söylüyormuş tavrına karşılık güldü Berfe. Daha fazla somurtamamıştı. Hazal varken somurtmak çok da olağan değildi zaten.

"Ben senin yerinde olsam Lorin'i döverdim sanırım," dedi düşünür gibi Hazal. "Helal olsun kız Berfe. Yeminle bak! Ben ağabeyimi de döverdim."

AĞA [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now