SG-9

149K 5.8K 211
                                    

" Kızlar Batın benden bir şey için yardım istedi. Size sonra katılırım belki."

Oh! Sonunda söyledim. Lütfen tepkiler büyük olmasın! Lütfen! Lütfen! Lütfen!

"Ha, doğru ya ben size söylemeyi unuttum. Çağatay uyuzundan nefret etmemek için bir şans diyordunuz ya. Bugün ben de onunla takılacağım biraz."

Selin'e kaşlarımı kaldırıp baktım. Buse de tip tip ona bakıyordu.

"Öf, tamam! Derste yaptığım şovdan sonra bana kızmış. Bir süre ne isterse yapacağım. Yapmazsam o pislik benim hakkımda ileri geri konuşurmuş ve bunu istemiyorum. Size söylediğimi bile duymasın. Tamam mı?" dedi Selin bıkkın bıkkın bakarak.

"Tamam."

İkimizde suçlu suçlu Buse'ye baktık. Ekmiştik ne de olsa. "Tamam. Ben idare ederim ya. Sorun değil." dedi rahat rahat. A-ha! " Nasıl ekersiniz ya!" falan bekliyordum yemin ederim ya da trip falan ama değil. Gerçekten. Yani bu durumda hepimiz birbirimize trip atardık. Doğal olan halimiz buydu. Bugün üstümüzde nasıl bir ruh hali varsa?

Siyah motosiklete hayranlıkla bakarak yürüyordum. Anne beni affet!

"Ağzını kapatacak mısın?" Batın sırıtarak bana bakıyordu.

Yanına gidince "Çok güzel," dedim. Yine sırıttı. Elinde tutuğu kırmızılı-siyahlı kaskı dikkatlice kafama taktı. "Sen takmayacak mısın?" dedim. Yedek kaskı gösterdi.

"Kask ver!"

Selin'in tanıdık soğuk sesini duyunca gözlerim onu aradı. Aynı model başka bir motosikletin yanında dikilmiş Çağatay'a kötü kötü bakıyordu. Çağatay da ona dik dik bakınca "Saçımı karışması için düzleştirmedim ben," deyince Çağatay anlamasızca ona bakıp sonra düz siyah kaskı uzattı. "Taksiyle gitsek bir yerine bir şey mi olur? Nasıl oturacağım ben?"

Selin'in elbise giydiğini o an fark ettim. Neyse ki ben mini tulumumu giymiştim. Bir dakika ya! Selin motosiklete mi binecekti yani? Selin hızdan bile korkar, yani kazadan sonra... "Haydi!" Batın'ın tatlı emrini dinleyip gözlerimi Selin'den ayırdım.

Evet. Planım gayet iyi gidiyordu. Üç saat olmuştu ve ben tek bir şey bile denemeden mağazaları dolaşıyordum. Tabii içimde kalan o kadar çok tişört, elbise, şort, tulum görmüştüm ki onlara gözlerim dolarak elveda demiştim.

Elimde tuttuğum su yeşili elbiseye baktım. Aslında bayadır bakışıyoruz. Alsam mı? Ne oldu planına Nehir? Hayır. Haftaya gelip alırsın. Bırak onu. İstemeye istemeye elbiseyi aldığım yere astım.

"Bunu dene." Arkamı dönüp Batın'ın bana uzattığı mavi elbiseye baktım.

"Bu abiye,"dedim.

"Evet. Haydi! Bir fikrim var," derken elbiseyi elime tutuşturmuş beni kabine doğru hafifçe ittirmeye başlamıştı.

Kabine girince elbiseye baktım iki parmağım genişliğinde askıları vardı ve bu askılar elbisenin arka tarafında çaprazlanarak biraz sırt dekoltesi oluşturuyordu. Asıl problemse elbisenin ön kısmındaydı. Ay!Gözlerimi devirerek tulumumu çıkardım ve elbiseyi üstüme geçirdim. Tam tahmin ettiğim gibi beyaz tenim mavi elbisenin altında biraz fazla gözüküyordu. Yani çok değil ama her neyse. Evden dışarı çıkmamıştım ve beyazdım tamam. Biraz dekolte var diye korkaklık edip burada saklanamazdım. Kabine girmeden görevli bir kızın elime tutuşturduğu gümüş rengi topukluları ayağıma geçirdim. Derin bir nefes aldım.

Batın gözlerini büyüterek bana baktı. Gözlerimi kırpıştırarak "Nasıl oldu?" dedim. Gözlerini üzerimde gezdirip yanıma geldi. Elimi tutup kaldırdı ve gülerek kendi etrafımda döndüm. "Çok güzel."

SADECE GİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin