BÖLÜM -1- "SINIF"

277 15 31
                                    

Bir insan bunu kendine nasıl yapardı?

Annesi Bayan Vogel, Skylar intihar etmeden önce birkaç kez Springfield Gölü'nü ziyaret ettiğini söylemişti. Bakışlarının bu ziyaretlerden sonra değiştiğini ve onu tanıyamadığını, artık eskisi gibi sohbet etmediklerini ve Skylar'ın kendini çevresinden iyice soyutladığını dile getirmişti. Departmanın kaydettiği son raporda bunun zihinsel bir dürtüden kaynaklandığı ve son derece sakıncalı olduğu yazıyordu. Wuano'ya göre intihar ederseniz, cehennemde bir darağacına götürülür ve ateşi hiç sönmeyen bir urgan halatıyla asılırsınız. Orada ölüm yoktur bu yüzden her saniye boynunuzdaki ateşle acı çekerek ölmeye devam edersiniz. Çünkü Tanrı Wuano'nun melekleri de kendilerini öldürerek isyan ettiklerinden, akıbetleri iblisleşmek olmuştur.

Skylar'ın okul bahçesinde dişlerinin neredeyse tümünü ortaya çıkarıp gülümseyerek çekildiği bir fotoğraf poster yapılıp okul duvarına asılmıştı. Üstünde şöyle yazıyordu; HİÇBİR ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ DEĞİL. TANRI WUANO SİZİ KORUSUN.

Üçüncü dersin zili çoktan çalmasına rağmen postere bakmaya devam ediyordum. Ona bunu yaptıran, bu cesareti veren neydi? Bizden ne farkı vardı? Onu yüzme derslerinden hatırlıyordum. Kahve saçları vardı, çok akıllıydı ve çok okurdu. Bu yüzden gözlük numarasının oldukça büyük olduğuna emindim. Birçok kez sohbet etmiştik fakat bir derdi olduğundan daha önce hiç bahsetmemişti. Şimdi posterine bakarken nerede olduğunu düşünüyordum. Çok mu acı çekiyordu?

"Çok fazla bakma Reg, seni de büyülediğini söylerler."

Audrey tuvaletten çıktığında üstü başı Thierry Mugler kokuyordu. Teyzesi ona parfümü Fransa'dan hediye getirdiğinden beri bitmemesi için milim milim sıkıyordu. Yanıma yürüdü ve ellerini göğsünde bağlayarak bir süre postere baktı. "Yazık, Skylar için üzülüyorum. Cehenneme gitmeyi hak etmiyordu."

"Bu doğru," dedim omzumu silkerek. Kısa bir anlığına koridorun sonundaki merdivenlerden aşağı indiğini düşledim. "Hak etmiyordu."

"Fakat biz derse girmezsek disipline gitmeyi hak edeceğiz, yürü bakalım kovboy."

Audrey koluma girdi ve beni posterin önünden çekiştirerek uzaklaştırdı. "Ne düşündüğünü bilmiyorum fakat medyum hislerim bana uzun süreli ilişkisizlikten dolayı bunalıma girdiğini söylüyor. Son bir haftadır ruh gibisin, çıkar ağzındaki baklayı." Önüme geçti ve parlak mavi gözlerini ışıldak gibi sonuna kadar açtı.

"Ne söylememi bekliyorsun," diye hayıflandım. "Keyfim yok işte." Aslında sebebi bir hafta öncesine dayanıyordu ve Audrey de bunun az da olsa farkındaydı. Fakat Skylar'la çok yakın değildik, beni o kadar da etkileyeceğini düşünmemiş olmalıydı. Aklım hâlâ Skylar odasında asılı bulunduğunda Bayan Vogel'in yaşadığı dehşette, Google'da intihar halatının nasıl yapılacağını arattığında kalmıştı. Evet, telefonu kontrol edilmişti ve internette son arattığı şey buydu.

"Neyseki bu akşam Juliaların tripleksinde koca bir parti var. Julia'yı Eleven'de gördüm, bira alıyordu. Gidip market arabasına birkaç viski attım, bana bunların tadımlık olduğunu ve partide Everclear ve Absent olacağını söyledi."

Bir an durup yalnızca Audrey'e baktım. Bildiğim kadarıyla Everclear Amerika'da on beş eyalette yasaktı, 60 miligram Absent ise sizi yüzde yüz ölüme mahkûm ediyordu. "Aman Tanrım," diyebildim. "Kız gerçekten sıyırmış olmalı."

"Ne bekliyorsun? Babasının şirketi Forbes'a girdi. Okula ödedikleri para sayesinde öğretmenler bile önlüklerindeki salak cepte duran kalemlerle Julia'nın sınav kağıtlarına tek bir not yazabiliyor; AA."

TUTSAK UYANIŞМесто, где живут истории. Откройте их для себя