"Barlas mı?"


Barlas yavaşlayarak durduğu için ben de durdum ve Çağrı'ya döndüm. Çatılan kaşları gevşemişti ve şaşkın mavileriyle bana bakıyordu. "İsmini nereden biliyorsun?"


Anlaşılan benim hakkımda hiçbir şey anlatmamıştı. Zaten ne bekliyordum ki? Anlatılacak bir şey de yaşamamıştık. 


Ben ne diyeceğimi bilemezken Barlas'ın sesiyle benim tarafımdan arabaya yaklaşan Barlas'a döndüm. "Çağrı çantayı mekana bırak." dedikten sonra bana baktı. "O sıra bekle, sonra evine kadar beni takip et."


Çağrı arabadan indikten sonra ona bakmadan, yola bakarak "Sağ ol." dedim. "Ama almayayım."


Arabayı sürmeye başladıktan sonra arabanın aynasıyla ardıma baktım. Bir süre ardımdan baktıktan sonra mekana girdi. Demek takıldıkları yer burasıydı. Buranın yerini iyice öğrenmeliydim. Evet bu fikrim de işe yaramamıştı ama her zaman bir planım olacaktı. 


-------


Meriç kapıyı açtığı gibi "Günaydın çete!" deyip içeri girdim. Çağrı uzandığı koltukta telefonuyla uğraşırken sesimle bakışları bana döndü ve telefonunu yüzüne düşürdü. Gülmemek için dudağımın kenarını ısırırken bakışlarımı Meriç'e çevirdim. O rahatlıkla güldü ve Çağrı'nın yüzünden telefonu aldıktan sonra arkadaşından utanmış bir edayla bana döndü. "Günaydın, adını bile bilmediğim ama dün az daha bizi hapise tıkacak olan kız."


"Ve arabamı da mahvetti."


Çağrı'nın dehşetle söylediği söze karşı onaylarcasına başını salladı Meriç. "En önemlisi tabi."


İşime gelen kısma takıldım. "Adım Asya." Bakışlarım odada Barlas'ı aradı. Ya mekanda değildi ya da başka bir odadaydı. Mekana girildiği gibi karşılaşan bu oda oldukça genişti. Salonla mutfak bir aradaydı ve onları ayıran sadece bir tezgahtı. Onun dışında salon olan kısımda bir langırt ve playstation vardı. Playstationun yanındaki yığın oyun cdleriyle doluydu. 


Şemsiyemi duvara yasladıktan sonra montumu çıkarıp askıya astım. "İçeri gel o zaman." diye mırıldandı Meriç rahat hareketlerime. 


Tezgahın üzerindeki muhtemelen ikisinden birinin kendine yeni yapmış olduğu sıcak kahveyi aldıktan sonra koltuğa oturdum. "Ee, bugün nereyi soyuyoruz?"


Meriç gülerek geriye yaslandı.  "Farkında mısın bilmiyorum ama sen bizim çete..."


"Meriç kardeşim daha önemli bir konu var, bir dakika. Farkında mısın bilmiyorum ama o benim kahvem!"


Huysuz Çağrı'ya döndükten sonra  "Ha, bilmiyordum. O zaman..." dedim. Henüz içmediğim kahvesini geri almak için elini uzattığında kahveden bir yudum aldım. "... kendine bir tane daha yaparsın."

Siyahın ÇırağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin