'Çentik Sokağı'-Bölüm6-

Começar do início
                                    

Markab'ın amcası, işin içine parayı koymuştu. Bu adamlar kiralık katildiler. Öyle kolay, kolay kaçıp bir yere yerleşecek tipler değillerdi. Öyleyse hala ülkedeydiler ama başka bir kimlikleri vardı.

Ama yüzleri belliydi. Nasıl bu kadar süre firar edebilmişlerdi?

Amacımız Markab'ın amcasıydı ama ispat için kanıt lazımdı ve o, bu konumda, itiraftan geçiyordu. Yakalanamayan iki adamın itirafından.

Dosyada adamların resimleri de yer alıyordu. Belki de sadece olmasını istediğimdendir ama bir şekilde tanıdık gelmişlerdi. Hatta pis turuncu sakallı adamı kesinlikle daha önce görmüştüm.

Oturduğum sandalyede biraz daha yayıldım ve resmi daha dikkatli inceledim, en ufak ayrıntısına kadar.

Adı yazılıydı ama benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Çünkü Allah bilir kaç kez ismini değiştirmişti. Ben bu adamı nerden tanıyordum?

Resmi çekip Aras'a attım. Belli ki yakalayamamıştık daha önce çünkü eğer yakalasaydık kesinlikle polisin elinde olurdu ama çok fazla karanlık yere girip çıkmıştık ki bu da orada gördüğümüz biri olabilirdi. Aras'ın hafızasına güveniyordum. Onun yolda olduğu mesajı telefonumu titrettiğinde içeriye Markab, Duman, Herkül, Vega ve Kartal girdi. Onlardan iki dakika sonraysa yanına sarışınlar ve Kızılla birlikte Bulut.

Yanıma gelip elindeki dosyayı kucağıma bıraktı ve bir sandalye çekip otururken konuşmaya başladı.

"Yaman Sonar. Uraz'ların eski üyelerinden. Çentik Sokağı'nda ki barı bu yönetiyor. Evli, iki tane çocuğu var, mekanı ne zaman basmaya gidiyoruz?"

"Bu Uraz'lar mafya değil mi? Elmas kaçakçılığından bir iki üyesini içeriye tıktırmıştık bunların, başları olan Oktay Uraz beni hiç sevmez." Deyip keyifle güldüm. Güneş'le Atlas biraz şaşırmış ve hafiften telaşlanmışlardı.

"Nasıl yani, gitmeyecek miyiz?" diye sordu Güneş ağabeyinin yanındaki sandalyeye otururken.

"Saçmalama, bayılırım beni sevmeyen pisliklerin burnunun dibinde bitmeye. Eh, adamı içeri tıktırmak için yaptığı pisliği de kanıtlamalıyız, dövüp serbest bırakacaksak, ne anlamı var ki?"

Atlas sesli bir nefes verip arkasına yaslandı ve maviliklerini Aras'ın üzerine dikti. Bende Aras'a bakıyordum.

"Mekan da pis bir iş yapmıyorlar Kronos."

"Bulut, şimdiye kadar hangi pisliğin elini attığı bir şeyin temiz kaldığını gördün?" diye sordum. Bunu en iyi bilenin kendisi olması gerekiyordu.

'Haklısın' diye mırıldanıp arkasına yaslandı.

"Gece gider bakarız mekana. Güneş ve Bulut, o sokağın çevresinden dahi geçmenizi yasaklıyorum, anladınız mı beni? O pislik sizi katiyen görmeyecek, benimle çalıştığınızı bilmeyecek. Anlaşıldı mı?" deyip tüm vücudumla onlara döndüm. Önce birbirlerine baktılar, sonra da beni onayladılar.

"Merak etmeyin, bir haftaya işiniz hallolacak sarışınlar." Rahatlamaları gerekiyordu, bende onlara güven verici olduğunu düşündüğüm bir gülümseme gönderdim ve karşılığında ikisinden de güven verici bakışlar aldım.

Kucağımda tuttuğum Markab'ın dosyasını Bulut'un bacaklarına bıraktım.

"Kızıl olan adam, çok tanıdık değil mi?" sanki fotoğrafı ona atmamışım gibi resmi eline alıp incelerken konuştu,

"Bence de ama kim?" yanına yaklaşıp fotoğrafa onunla birlikte bakmaya devam ettim.

"Adam seri katil Bulut, tanıdığımız kaç tane seri katil var ki?"

Sokakların NabzıOnde as histórias ganham vida. Descobre agora