👉29. Ne hissetmeliyim❓

Start from the beginning
                                    

"Aslı..." dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak. "Akşama daha altı saat var. Benden altı saat boyunca hazırlanmamı beklemiyorsun herhalde değil mi?" diye sordum alayla. "Olsun hem hazırlanır hem biraz muhabbet ederiz." Sesinin benden heyecanlı gelmesi normal miydi acaba. "Lüzumu yok," dedim kararlı bir şekilde. "Ben kendim hallederim." "Saçmalama lütfen, böyle bir günde yalnız mı hazırlanacaksın?" Mümkünse evet diye düşündüm. Ruh sağlım açısından evet. "O zaman biz gelelim."

Bu öneriye 'hayır!' diye atılmak gelse de içimden görgü kurallarına aykırı olacağının farkındaydım. Ayrıca ipleri elimde tuttuğum sürece belki de kadar kötü olmaz etrafımda birilerinin olması. Açıkçası etrafımda birilerinin olmasını istiyor muyum istemiyor muyum emin olamıyordum. "İyi. Gel saçıma maşa yap o zaman," diyerek teslim oldum. Galiba bundan kaçış yoktu.

Bunun daha nişanı var, kınası var, düğünü var, var da var. Kâbus gibi. Şimdiden alışsam iyi olacak. "Kaçta?" dediğinde biraz düşündüm. "Üç gibi falan," dedim sonra. "Bana bak eğer o pembe elbiseyi getirirsen kapıyı açmam, şimdiden anlaşalım." "Aman iyi sen bilirsin. Ne giyeceksin peki?" "Var aklımda bir şeyler."

"Var aklımda bir şeyler cümlesinin ne kadar şüpheli olduğunun farkında mısın?" "Tamam! İtiraf ediyorum, aldık bir şeyler tamam mı? Mutlu musun?" Tabi ki de aldık. Ben bile o kadar vurdumduymaz değilim. Beni germelerinden hoşlanmamam kendi sözüme saçma sapan bir kıyafetle gideceğim anlamına gelmiyordu.

"Evet, şu an gerçekten mutlu oldum," dediğinde bir kez daha göz devirdim. Kesinlikle benden daha heyecanlıydı. "O zaman görüşürüz." Telefonu kapattığımda hiç de çaktırmamaya özen göstermeyen çalışanlarım da konuşmayı dinlemiş görünüyordu. Aman çok da fifi, zaten her şeyi bir şekilde öğreniyorlar. Üçe kadar üç saatim vardı, sonrası telaş kargaşa, bunu şimdiden görebiliyorum. "Korkunun ecele faydası yok demiştim," dedi Emre bilmiş bilmiş. "Hadi canım..." diye mırıldandım alayla.

İki buçukta tamirhaneyi çocuklara bırakıp yukarı çıktım. Duş alıp üzerime rahat bir şeyler giyindikten sonra misafirlerimi beklemeye başladım. Koltuğa oturduğumda telefonumda cevapsız iki arama vardı. Geri dönmeye tenezzül etmeden mesaj kısmına girdim.

Alya: 'Telefon konuşmaktan nefret ederim.'
Gargamel: 'Sorunlu musun sen acaba?'
Alya: 'Fobim var benim.'
Gargamel: 'Bir şey derdim... '
Gargamel: 'Demeyeceğim.'
Gargemel: 'Ne yapıyorsun?'
Alya: 'Oturuyorum.'
Gargamel: 'Hadi ya? Öylece oturuyor musun? İnanılmaz!'
Alya: 'Allah allah, ne yapacağım başka?'
Gargamel: 'Koyu bir hazırlık içindesindir diye düşünmüştüm.'
Alya: 'Ayh sus lütfen. Son 15 dakikam, birazdan kızlar gelecek. Akşama çıkamazsam hakkını helal et.'
Gargamel: 'Drama queen olmaya çok meraklısın değil mi?'
Gargamel: 'Bana ihtiyacın var mı?'
Alya: 'Saçıma maşa yapabilirsin.'
Gargamel: 'Avucunu yalarsın.'
Alya: 'Bir işe yarasan şaşardım zaten...'
Gargamel: 'Her şey yolunda mı?'
Alya: 'Derken?'
Gargamel: 'Ne hissediyorsun?'
Alya: 'Bilmem... Sence ne hissetmeliyim?'
Gargamel: 'Heyecan, telaş, mutluluk, biraz tedirginlik, belki korku ama birazda coşku...'
Alya: 'Yuh, hepsi biraz fazla değil mi?'
Gargamel: 'Biraz ciddi olur musun?'
Alya: 'Hiç sevmem'
Alya: 'Daha çok negatif duygular yoğun galiba, tedirginlik ve korku.'
Gargamel: 'Şüphe?'
Alya: 'Normal dozda...'
Gargamel: 'Emin misin?'
Alya: 'Hm.'
Gargamel: 'Bak eğer emin değilsen yol yakınken geri dön.'
Alya: 'Sorun yok. Her şey kontrol altında.'
Gargamel: 'Yine kaçamak cevaplar veriyorsun.'
Alya: 'Yine beni geriyorsun.'
Gargamel: 'Sen zaten gergin olmayasın..?'
Alya: 'Onu bunu bırak şimdi...'
Alya: 'Sence mezarlığa gitmeli miyiz?'
Gargamel: 'Hayır. Bugün üzülmek yok. Bugünün tadını çıkaracaksın. Sonra sözlünü alıp tanıştırmaya
gidersin.'
Alya: 'Hm.'
Gargamel: 'Tamam mı?'
Alya: 'Tamam.'
Gargamel: 'İyi misin?'
Alya: 'Hm hm...'
Gargamel: 'Keşke kafandakileri benimle paylaşsan.'
Alya: 'İnan kafamdakilere benden fazla hâkimsin.
Alya: 'Neyse kızlar geldi, sonra konuşuruz.'
Gargamel: 'Tamam. Kolay gelsin...'

Telefonu elimden bırakmadan kapıyı açtım. Aslı iki elini kaldırmış teslim olur gibi yaparak baktı bana kapı ağzından. "Pembe elbise yok," diyerek ellerini salladı. Gülerek girmesi için kenara çekildim. Arkasından Yaren, Elif ve Ceyda'da içeri girdiler. Gözlerim Ceyda'nın elindeki çantada takılı kaldı ve sıkıntıyla inlememek için kendimi tuttum. Kim bilir ne tür işkence aletleri vardır onun içinde.

Arıza tespitWhere stories live. Discover now