"Yavaş gel." Selin, başta Irmak'ın şaka yaptığını düşünmüş, ama şimdi ciddi ciddi endişelenmeye başlamıştı. "Atlas baya baya deli miymiş?"

"Evet dedim ya, deliymiş işte," dedi Irmak kayıtsızca. Dün hayatını alt üst eden bu gerçeğe, şimdi alışmış gibiydi. Ama buna mecburdu. Başka ne yapabilirdi ki? Geldiği gibi pışpışlayamazdı hayatından bu gerçeği. "Kafasına eseni yapıyormuş. Geçen yıl ortadan kaybolup Suriye'ye gitmiş. Suriye'ye!" Eh, artık kendi başına uzay bile gidip gelse bunu anormal bulmayacaktı.

Selin ne söyleyeceğini bilemiyordu. "Ama o kitap..."

"Evet, Atlas Kitabı'nı yazan o. Kelimeler konusunda muazzam bir yeteneği var. Deli ama belki aynı zamanda çok da zeki. Zaten hep öyle olmaz mı? Aslında deli deyip durmak saçma. Biraz sorunlu, hepsi bu."

Hepsi bu mu? Tabii ki hepsi bu değildi. Irmak'ın öfkeden içi içini yiyordu. Kendini sevdiği çocuğun ihanetine uğramış gibi hissediyordu. Hani sanki Atlas'ı yatakta bir başka kızla basmış gibiydi. Hatta belki öyle olsa ona daha az kızacaktı. Ama şimdi inanılmaz sinirliydi; çünkü Atlas ondan kendisiyle ilgili en önemli gerçeği saklamıştı.

Selin detayları sorunca, Irmak ona konserde başlayan ve hastanede sonuçlanan akşamı özet geçti ve Selin'in ağzı gittikçe daha, daha ve daha çok açık kaldı.

"Şaka olduğunu söylemeyi isterdim," dedi Irmak monoton bir sesle, kahvaltı almak için ayağa kalkarken. "Ama değil. Sanırım geriye kalan tek şey, bir deliye aşık olduğum."


Selin, Irmak'a Aslı'yla bir an önce konuşması gerektiğini, hatta bunu yaparken eğer isterse onun yanında olabileceğini söyledi. Ama Irmak bunun için doğru zamanı beklediği, şu anda hala çok sinirli olduğu cevabını verdi.

Ne var ki, beklenmedik bir anda Aslı yurda geldi.

Irmak kahvaltı salonundan henüz çıkmıştı; çamaşırhaneye indirmek üzere kirli sepetinde birikenleri poşetlere koymuş, katın ortak tuvaletinde dişlerini fırçalamakla meşguldü. Kat koridoruna çıkan merdivenlerden kendi odasına yaklaşan ayak seslerini duyduğunda, gelenin Selin olduğunu sandı ve ağzında macun, eğlenceli bir şekilde seslendi: "Selin, iki dakikaya geliyorum!" Ancak sözleri yanıtsız kaldı. Zeminde yankılanan tuhaf ve kararsız topuk sesleri dışında, altıncı kat koridorunda hiç çıt yoktu.

Dişlerini fırçalama işlemini merak içinde tamamladıktan sonra tuvaletten çıktı, koridora gitti ve kendisini bekleyen manzarayla karşılaştı: Aslı orada, odasının yarı açık kapısının önünde durmuş, yine de içeri girmemiş, onun gelmesini bekliyordu. Bir yandan çekingen ve mahcup gibiydi, öte yandan son derece tanıdık ve dostane görünüyordu. Irmak adımını zor attı, ellerinden sular damlıyordu ama bu durumda Aslı'nın yanından geçerek odaya girip havlusuna kurulanamazdı. Ellerini yere silkeledi. "Gelmeden önce mesaj atsaydın," dedi, rahatsız olmuş bir ses tonuyla.

"Atamazdım... Beni engelledin, unuttun mu?"

Unutmamış, sadece bir an için aklından çıkmıştı. "O zaman niye geldin?"

"Irmak. İnat etme de konuşalım."

Irmak tek kelime etmeden yanından geçip odasına girdi, ellerini havluya kurulayıp diş fırçasını yerine koydu. Şimdi Aslı yarı açık kapının dışında kalmıştı.

"Tamam, geç," diye seslendi içeriden. Aslı ürkek bir kuş gibi girdi odaya. "Ama çok uzatmazsan sevinirim," diye ona yan gözle bir bakış attı Irmak. Kirli sepetinin önünde durmuştu. "Daha çamaşırları indireceğim."

Mürekkep Kokunu İçime Çektim (2017-2018, 19 Bölüm, Tamamlandı)Where stories live. Discover now