Malfoy Malikanesi

8.3K 253 202
                                    

Merhaba bu hikayeyi okumak için tıklayan yeni insanlar. Lütfen bakın yalvarıyorum okumayın ben bunu 12 yaşımda yazdım şu an geri dönüp bakınca nası bu kadar okundu cidden anlamıyorum zamanında iyiydi galiba da ben söylüyorum işte gerçekten kötü ve emaile yorum falan geldikçe utançtan halden hale giriyorum. Silmek de istemiyorum çünkü aslında komik ve çocukluğumun bi parçası gibi ama herkesi baştan uyarmak istedim sanat eseri falan değil yazım da bok gibi konu da bok gibi okumayın, iyi günler.




Harry Ve Ron Dobby onları Malfoy Malikanesinden çıkarmadan önce Hermione'yi Belatrix'in elinden almayı başaramamışlardı. Ron'un teyzesinin evindelerdi.

"Dobby! Bizi hemen oraya döndürmek zorundasın. Onu orada bırakmayız!" diye bağırıyordu Ron gözleri hafif dolmuş bir şekilde.

"Üzgünüm efendim Dobby bunu yapamaz, bu Harry Potter ve arkadaşları için güvenli olmaz"

"Ama orada kalırsa ölüceeek!" "Yalvarırım Dobby!" Ron şimdi gerçekten ağlamaya başlamıştı.

"Dobby bana söz vermiştin, kendi canımı kendim düşünecektim." Diye çıkıştı birden Harry.

Bu sırada Malfoy Malikanesinden çığlıklar yükseliyordu. Bellatrix "Cricio"'ları üst üste sıralıyor aynı cümleyi tekrarlıyordu: "Nereye gittileeer!?!". Hermione çığlıklar atıyordu ama sürekli bilmiyorum diye bağırıyordu.

Birden odaya draco girdi. " Onu öldürürsen ya da delirtirsen asla konuşamaz!" Bellatrix durdu ve Draco'ya baktı. "Onu kılkuyrukla birlikte bodruma taşı Draco!

"Draco onu aşağı indirdiğinde Hermione baygın haldeydi. Kılkuyruk hızla merdivenlerden çıkarken Draco durdu ve birkaç saniye Hermione'nin baygın bedenine baktı. Hızla döndü ve yukarı çıktı.

Bellatrix önünde belirdi ve asasını ona doğrulttu." Sakın bir daha işime karışma!" Draco cevap vermedi. Odasına çıkmaya çalıştı ama Lucius Malfoy onu kolundan tuttu. "Bir daha ona acırsan ne olacağını biliyorsun, o sadece bir bulanık!" Draco kolunu kurtardı ve yukarı, odasına çıktı.

Sinirlenmişti. Hem ailesine hem de kendine. Ona gerçekten acımışmıydı? Yıllardır eziyet ettiği bulanığa. Saçmalıyordu sadece. Peki ailesi nasıl onun böyle düşünebileceğine inanmışlardı? Draco yorgun ve düşünceli bir şekilde yatağının onu içine çekmesine izin verdi.

Bu sırada Ron ve Harry, Dobby onlara izin vermediği için başka bir plan düşünüyorlardı. Harry sürekli aklından olanları geçiriyordu.

Bir anda ayağa kalktı "Bellatrix sürekli Hermione 'ye kasadan neler çaldığımızı sordu ve çok korkuyordu Ron, kasada bir hortkuluk olmalı!".

Ron sadece durup ona bakıyordu, yüzünde şaşkın ve anlamamış gibi bir ifade vardı.
"Harry bunları söylüyor olamazsın, nasıl böyle şeyler düşünebiliyorsun!".

" Söylediklerimde yanlış bir şey yok Ron" Harry Ron'un neden bahsettiğini anlamadı. Ron bir anda çıldırdı ve yatağa saldırdı, yastıkları çarşafları sinirle yere atarken bağırıyordu " Söylediğin - şeyler - çok - yanlış - Harry! Ben onu o psikopata bırakıp hortkuluk falan arayamam.

Sakince dinleyen Harry bir anda patladı ve o da bağırmaya başladı " ONU DERT EDEN TEK KİŞİ SENMİŞSİN GİBİ DAVRANMAYI KES RON! BENDE ONUN İÇİN ÇOK ENDİŞELENİYORUM VE BİR PLAN YAPMAYA ÇALIŞIYORUM YANİ BU KONUYU KAPATMAZSAN EVDE YASTIK VEYA ÇARŞAF KALMIYCAK ANLADIN MI!"

Ron şaşkınlıkla Harry'ye bakıyordu. Yavaşça elindeki yastığı yatağa bıraktı ve sessizce " Ben yatıyorum" diyerek odadan çıktı. Harry sinirle arkasından bakıyordu.

Malfoy malikanesinde sabah oluyordu ve Hermione yeni yeni kendine geliyordu. Nerde olduğunun farkına vardığında dün gece olanları düşündü ve gözleri doldu. Harry ve Ron onu kurtarmaya gelmeyecekler miydi? Belki de burada ölecekti.

Hermione göz yaşları içinde düşüncelere dalmışken sinirle kapı açıldı ve içeri Draco girdi. Dokunsan patlayacak gibiydi. Bir elinde asa, diğer elinde bir parça ekmek vardı.

Hiç Hermione' ye bakmadan ekmeği ona fırlattı. Hermione zar zor konuşabildi "Neden buradasın?" Sanki bu anı bekleyen Draco bağırmaya başladı "SENİN YÜZÜNDEN! SIRF SENİN KIT KAFALI ARKADAŞLARIN SENİ KURTARAMADI DİYE! BENDE MAL OLDUĞUM İÇİN SENİN GİBİ BİR BULANIĞA ACIDIM!"

Hermione şaşkınlıkla ona bakıyordu. Draco kendisine mi acımıştı. Olamazdı. Gözü önündeki ekmeğe kaydı. kenara itti ve konuştu " Buna gerek yoktu sanırım açlıktan ölsem daha acısız olacak ölümüm." Draco birden sakinleşip belli belirsiz söylendi "snin ölmne izn vermm " .

Hermione hızla ona döndü ve "Ne dedin sen " dedi şaşkınlıkla. Draco aniden ayağa kalktı ve " NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN GEBER DEDİM " diye bağırdı ve koşarak yukarı çıktı.

Ertesi gündü ve Hermione'nin aklına Draco'nun sözleri geliyordu sürekli. Belki sadece acımıştı belki de çok ama çok küçük bir ihtimalle kendisinden hoşlanıyordu Draco. Bunu düşündüğü anda tüyleri diken diken oldu. "İmkansız, yerinde kim olsa bana acırdı, sonuçta 7 yıl sürekli birbirimizi gördük."

Duygularını düşünmeye başladı. Ron ve Harry geldi aklına. Onlara biraz kızgındı, neden bu kadar yavaş davranıyorlardı ki.

Sonra tekrar Draco geldi aklına, kendisini koruyuşu ve dün sabah belli belirsiz söylediği şeyler. Belki de o kadar imkansız değildi. Hermione bunları düşünürken üst katta ölümünü planlıyorlardı.

Sert bir ses tonuyla konuştu Lucius Malfoy "Onun işimize yarayacağı yok Bella, kılkuyruğa söyle öldürsün."

"Haklısın! İşimize yaramaz bu nedenle onu Draco öldürebilir. Dumbledore'u öldüremedi, yeni bir sınav daha olabilir." ardından tiz bir kahkaha attı.

Lucius da soğuk bir kahkaha attı "O bulanığa acımadığını kanıtlaması gerekiyor!". Yavaşça Draco'nun odasına ilerlediler. Draco yatağında oturmuş sadece olanları düşünüyordu. Kapının açılmasıyla irkildi. Kapıda Bellatrix ve Lucius duruyordu. Bellatrix gülümser bir ses tonuyla "Draco, bize o bulanığa acımadığını söylemiştin değil mi?"

Draco belli etmedi ama korkuyla cevap verdi "Pis bir bulanığa acımam ben!" Bellatrix tiz bir kahkaha attı. "O zaman kanıtla Draco. Git ve onu öldür.

Draco ne yapacağını bilmiyordu. Nerdeyse titreyen bedenini tutmaya çalıştı ve zorlukla konuştu."Ama onu öldüremeyiz, Potter onun için geri gelecektir biz de bu sırada onu yakalayıp Lord'a teslim edebiliriz. O bizim için değerli bu sebeple." Bizim kelimesine vurgu yaptığını farketmemişti.

Belatrix'in ellerini yumruk yaptığını gördü. Çok korkmaya başlamıştı. Bellatrix suratına gerçekten çok sahte bir gülümseme takındı ve yine aynı sahtelikle kibar bir şekilde konuşmaya başladı." Haklısın Draco sanırım gerçekten de o bulanığı öldürmeyiz. (sesinde alay ve abartı elle tutulur gibiydi) Ama söylediklerine bakılırsa ona işkence etmemizde sorun yok." Draco gerçekten titriyordu. Öylece kalmıştı.

Bellatrix birkaç dakika şüpheyle ona baktıktan sonra devam etti, bu sefer sesi daha sinirli çıkıyordu. "Ne bekliyorsun! Git ve onu mahvet! Ayrıca çığlıklarının buradan duyulmasını istiyorum!" Draco ürkek ve küçük adımlarla odadan sanki ağır çekimde çıkıyordu. Arkasındaki elin onu ittiğini hissetti. Bu Lucius Malfoy'du. Draco biraz sendeledi ama hemen kendini düzeltti ve yürümeye devam etti. Kendisini bodrum kapısının önünde buluverdi bir anda.

Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Ne düşündüğünüz benim için çok önemli💗💗💗

Dramione/Karanlıkta Bir IşıkWhere stories live. Discover now