10. Bölüm

1.4K 233 147
                                    

Selaaaam

Gecikme için üzgünüm :(

Yanlışlarım için de :(

İyi okumalar <3


-----


Hipodromun bu kadar kalabalık olacağını ummamıştım. Uzun bir insan kuyruğu ve insanların oluşturduğu kadar olmasa da otopark kuyruğu vardı. Bu kalabalıkta otoparka girersem gerekli durumda hemen çıkamayacağımı düşündüğüm için sokakta boş bulduğum bir aralığa park ettim. Sıranın sonuna geçerek beklemeye başladım. Neyse ki sıra işi çok sorunlu ilerlemiyordu. Birkaç dakika beklememe rağmen en ufak bir pişmanlık ya da endişe duymam asıl korkulması gereken sorunumdu. Baekhyun için her şeyden vazgeçebileceğimi gösteren bir kanıt gibiydi elimde tuttuğum bilet.

Kolumdaki saati bile görmek istemediğim için ceketimin iç cebine attım. Birkaç dakikanın ardından sıra bana geldiğinde gişedeki genç adama biletimi uzattım. Şöyle bir bana bakıp nezaket içinde gülümsedi. Nedenini anlamadığım tuhaf bir gülümsemeydi.

"Sırada mı beklediniz bayım?" Saçma sorusu karşılığında yüzüne boş bir ifadeyle baktım. Kafamdaki onca şeyle onun gibi nazik olamıyordum. "Öncelikli seyirciymişsiniz. Sırada beklemenize gerek yoktu." Kafamı çevirip diğerlerinin biletlerine baktım. Benim ki gibi süslü görünmediği kesindi.

"İlk defa geliyorum."

"Anlıyorum. Siz şu karşıdaki kapıdan girecekseniz. Koltuk numarasına sahipsiniz. Tribünlere değil kenardaki sıralardasınız."

"Teşekkürler." Biletimi geri alarak gösterdiği kapıya ilerledim. Baekhyun beni nasıl bir yere sürüklemişti yine, emin değildim. Kapıdan girdiğimde direkt olarak gişedeki adamın kastettiği yere çıktım. Dediği gibi burası normal seyircilerin oturduğu tribünler değildi. Yarış alanının hemen kenarındaki yerdeydim. Bir o kadar da yarışmacılara yakın.

Koltuğumu bulup oturduktan sonra etrafı inceledim. Birkaç binici hemen bulunduğum yerde ailesiyle birlikteydi. Yarıştan önce gerginliklerini atmaya çalışıyor gibiydiler. Ailesi, arkadaşları tarafından desteklenen bütün bu binicileri görünce aklımdan geçen tonlarca şey cevap buldu. Buraya Baekhyun'u mutlu etmek için gelmiştim. Her ne kadar yalnız kalacak olsa da bugün yalnız olmadığını bilmesini istiyordum. Gözlerindeki en ufak bir mutluluk parıltısı bana yetecekti.

Dakikalar geçtikten sonra bir grup binici daha çıktı kapalı alandan. Yarış için hazırlıkların böyle olduğunu bilmiyordum. Biniciler karşımda esneme hareketleri yaparken ve bazıları koçları ile nefes idmanı yaparken şaşırmam normaldi. Kraliyet yarışını geçtim hayatımda hiç at görmemiştim. 2018 Kore'sinden geliyordum.

Tanıdık beden görüşüme girince kalbim hızlandı. Toprak rengi dar pantolonu, siyah ceketi ve siyah çizmeleri ile nefes kesiciydi. Elinde tuttuğu kaskı başına geçirmesi için saniye sayabilirdim. Kaça kadar sürerse sürsün. Sıkıntıyla şişirdiği yanakları eşliğinde saçlarını karıştırdı ve boynunu esnetti. Tribün doldukça kenarda destekleyen insanların sesleri de yükseliyordu. Bu olayın İngiltere'de önemli olduğunu fark etmem de bu anda oldu. Onlarca binici vardı.

Baekhyun kollarını gerdirdi, gerdirdi ve başını çevirdiği anda orada olduğumu biliyormuş gibi bana baktı. Gözlerindeki bütün ifadeleri okuyabildim. Şaşkınlığı öfkeye, öfkesi ise anlamlandıramadığım bir şeye dönüştü. Büyük adımlar atarak bana doğru geldiğini fark edince onu yormak istemedim. Yerimden kalkıp ona yürüdüm. Ortada, kum zeminin üzerinde buluştuk. Yakınlaşır yakınlaşmaz yüzüme attığı tokat beklenmedik değildi. Az önce oturduğum yerdeki insanlar bize baktı.

RescuerWhere stories live. Discover now