13

931 39 29
                                    

O mükemmel evlilik teklifinden sonra bahar ve ben her şeyi anlatmak için Nazlıya gittik. Ortalıkta salak gibi geziyordum. Rüyada gibiydim. Şokta falan olabilirim bence.

Nazlıya anlatırken o anları tekrar yaşadım ama hala parmağımdaki yüzüğe alışamadım. Hoş daha 1 gün bile olmadı ama neyse...

Ben evet dedikten sonra Baharın "ben yemek yaparım" naralarına aldırmadan dışarıdan pizza söyledik ve çok keyifli bir akşam sonunda Baharı Yavuz abiden çaldım. Hehe

"Ya kızım inanamıyorum ne kar romantik ve ateşli. Ben siz naif naif evlenir gidersiniz diye düşünüyordum ama siz maşallah öpüşmeler,  bağırmalar... De mi Bahar aşkım?"

"De Nazlıcım.  Valla biz de Yavuzla şok olduk. Barıştıralım diye çağırdık ama bir baktık bas bas bağırıyorlar,  hönkürüyorlar.  Aha sonra bir baktık öpüşüyorlar, en sonda daaaaaaa harika bir teklif . Ve perde..."

"Kızlar dalga geçmeyin. "Desem de ben de kıkır kıkır gülüyordum. "Ama ne yalan söyleyeyim ben de bir cafede diz çöker teklif yapar sanıyordum. Çok spontane oldu."

"Ay sizin spontanenizi yerler."

"Nazlı biraz daha dalga geçersen seni Bahara söylicem, o da asi balerin atlayışı yapacak."

"Pardon da neden ben?"

"E ben yeni yüzük taktım bu yaşımda hapse mi düşeyim heyatımmm."

"Yalnız Su,Bahar saat 4.30 olmuş. Uyusak mı biraz? malum Suyun okulu 

(hatırlatma: kitapta su mimarlık okuyor, bitirmedi), ( ayrıca bana suyun okulu istanbulda ama bunlar Karabayırda, yok efendim nasıl oluyor falan demeyin hayal ürünü bir kitap, kurgu bu. It's MAGIC...) Baharın hastaları ve benim de gitmem gereken bir alış veriş var. İzinli olmak ne güzellll."

"Hakikaten kızlar, tıp beklemez. Su uyur, hastalık uyumaz."

"Ay evet Su gerçekten uyur. Çok uykum geldi. Yatıyom ben. İyi geceler." dedim ve eskiden Nazlıdayken kaldığım odaya yöneldim. Nazlının verdiği pijamaları giydim ve yüzüğüme bakıp gülmeye başladım.

Hiç beklemediğim bir anda gelmişti bu teklif. Bırak evlenmeyi acaba bu saatten sonra barışabilir miyiz diyordum ama şu an yüzüğüm parmağımda. Çocuklarımıza anlatmak için sabırsızlanıyorum.

Çocuk demişken onu yapma aşaması... Ay ben bir fena oldum, yanıyorum ayol. Daha çirkinleşecekken telefonum çaldı ve Feyzullahın aradığını görünce şaşırdım.  Bu saatte aradığına göre o da mı yanıyor acaba? Tövbeee...!

"Alo Feyzo?

" Boncuğum, napıyorsun?"

" Yüzüğüme bakıp seni düşünüyorum. Sen?"

"Ben de camına bakıp seni düşünüyorum."

"Haaa, neyin camına? Üssün mü, evin mi?"

"Evin değil, senin."

"Pardon anlamadım?"

"Neyini anlamadın, Nazlının evinin önünde senin camına bakıyorum." deyince cama koşup perdeyi sıyırdım ve gördüğüm manzarayla nefesim kesildi. Feyzullah kapşonunu kafasına geçirmiş ve bir ağaca yaslanmış , çarpık bir gülümsemeyle bana bakıyordu. 

"Ne işin var senin bu saatte burada?"

"Camiye geldik."

"cami mi?"

"Ya Ateş ve Nazlı küsmüş bir kız yüzünden.  Ateş de geçerken bir bakalım dedi, baktık uyanıksınız geldik hemen."

"Kız mı, Nazlı anlatmadı bak hiç. Şu medyadaki ece seçkin olayı mı?"

AŞKINA DIVANE -FEYSU-Where stories live. Discover now