Işın kötü tarafı adam ölü ve Selin hapiste. Intikam alamam ya da hesap sormam.

Küçük bir çocuk yanıma gelip "abi çay?" Dedi ve bardağı uzattı. Gülümseyip bardağı aldım, fazladan para verdim. Şekerimi de atıp Suyu düşünmeye başladım.

"Eridi."

Duyduğum sesle yanıma baktım, gelmişti. Üstelik boncuk gözleri ağlamaktan kızarmıştı.

"Ne?"

"Şeker diyorum, eridi."

"Ne işin var burada?"

"Ne zaman işler ters gitse buraya gelip  denizi seyrediyorsun. Yine gelmişsindir diye düşündüm. "

"Aslında deniz yerine gözlerini izlemek isterdim ama şu an o deniz gözlere bakmak istemiyorum,  galiba boğulmaktan korkuyorum."

Ikimiz de denize bakarak konuşuyorduk. Hava soğuk gibiydi ve Su yanımda titriyordu.  Kıyamadım ve ceketimi çıkarıp omuzlarını örttüm.

"Hava buz gibi, omzu düşük tişört giymişsin resmen."

Bana o minicik, dudağının altındaki gamzelerini göstererek güldü ve ceketime iyice sarınıp onu kokladı.  Koklarken gözlerini kapatmıştı.

"Belki de sen ceketini ver diye öyle giyinmişimdir..."

"Beni bulamayabilirdin."

"Ceket senin gibi kokuyor, tarifsiz huzur..."

"Benim ceketim,  ben kokması doğal. "

"Huysuzluk yapmak zorunda mısın?"

"Huysuzluk yapmıyorum,  sadece hasar tespiti." Anlamazcasına bakınca açıkladım.  "Yani askeriyede, operasyon sırasında iyi ya da kötü var olan her şeyi değerlendiriyoruz. "

"Hadi yapalım o zaman hasar tespiti. "

"Emin misin? "

"Eveet,  hadi" dedi sabırsızca.

"Pekala. Öncelikle hava soğuk.  Sen açık giyinmişsin,  sinirliyim ve sana bakanı yumruklayabilirim. Kavga ettik, şu an salak salak bankta oturup hasar tespiti yapıyoruz. "

"Şeyi unuttun, ben Bahardan sadece 1 saatliğine izin alabildim,  eğer gelmezsem polisi arayacağıyla ilgili uzun bir nutuk çekti."

"Tabi bir de şey var, sana çok kırgınım. "

Bunu mırıldanarak söylemiştim. Su bana dudakları titreyerek baktı ve gözlerinden yaşlar boşandı. "Feyzullah ben söyleyemedim Özür dilerim. Tim adamı öldürdü,  kadını da içeri aldı. Gerek duymadık. Ayrıca hastaydın,  bir şey yapamazdın,  ya da sinirlenir kendine zarar verirdin. Seni düşündüm, kıyamadım sana."

"Su bu iki oldu, zamanında Baran meselesinde de bir şeyler saklamıştın. "

Haklısın anlamında kafasını eğdi ve hıçkırarak ağlamaya devam etti. Içim gidiyordu, ona sarılıp sakinleştirmemek için kendimi zor tutuyordum ama yumuşayamazdım. Hatasını anlamalıydı.

Bir süre Suyun hıçkırıkları dışında hiç ses çıkmadı. Biraz sakinleşti ve gözyaşlarını silip ayağa kalktı sonra da ceketimi verdi. Hayırdır der gibi ona baktım.

"Şey, ben Bahardan kısa süreli izin almıştım. Gideyim artık merak etmesin. Ceket için teşekkürler. Beni şu an dinlemiyorsun da zaten, kendimi anlatmaya çalışmama gerek yok. Eğer vahiy iner de beni kendi içinde affedersen ararsın. "

"Saçma sapan konuşma Su giy şu ceketi. Ben bırakırım sen eve. Bu saatte yalnız gitme ."

"Gerek yok ben geldiğim gibi giderim. "

AŞKINA DIVANE -FEYSU-Where stories live. Discover now