"Rolleri dağıtmadan önce kısa bir gösterimiz olacak. Alya ve Anıl, yanıma gelin." İşte başlıyorduk...

Kalbim birden saniyede 3590436 atmaya başlarken sıradan kalkıp Nurhan Hoca'nın yanına yürümeye başladım. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tamamen doğaçlama  ilerleyecektim ve bu yüzden olmam gerekenden daha heyecanlıydım. Buna karşın Anıl oldukça sakin görünüyordu. 

"Anıl ve Alya bugün birbirlerini taklit edecekler. Jüri sizsiniz, o yüzden arkadaşlarınızı dikkatle izleyin." Anıl'la göz göze geldiğimde dikkatle beni izlediğini fark etmiştim. Bu heyecanlı halim hiç normal değildi.

"Hadi bakalım, başlayın." Ben daha nefes bile almadan Anıl bana omuz attığında neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde ona baktım.

"Önüne baksana oğlum!" Vay canına, cidden benim verebileceğim bir tepkiydi...

"Güzelliğin gözlerimi kamaştırdı, sanırım kör oldum." Sınıftan gülme sesleri gelmeye başladığında doğru yolda olduğumuzu anlayıp rahatladım.

"Bana bak, o yavşak dilini alır şey yaparım."

"Ne yaparsın?"

"Of, burada havalı bir şey söylemem gerekiyordu..." Anıl'ın şirinliği karşısında afalladığımda Müge'nin sesi beni kendime getirmişti.

"Oha, bu resmen Alya olmuş ama."

Anıl gözlerini bir an olsun benden ayırmayıp konuşmaya devam etti.

"Beni rahat bırak." Yüzümü buruşturup elimi kalbime götürürken alaycı bir sesle konuştum.

"Kalbimi kırıyorsun güzelim."

"Güzeline so... Soğan doğrayayım." Sınıfın yarısı Anıl'ın yaptığı kelime oyununu anlayıp gülerken diğer yarısı da sürüye ayak uydurmuştu.

Evet, ben olsam güzeline sokayım derdim ama Nurhan Hoca'nın yanındayken böylesi daha iyiydi.

"Tüm sınıfın önünde ayboluyor ama."

"Hocam bunlar cinli, ben korktum valla." Kaan'ın sesiyle Nurhan Hoca da gülmeye başladığında ikimiz de yaptığımız oyunu durdurup ona döndük. 

Nurhan Hoca yüzündeki gülümsemeyi bozmadan yaslandığı masadan kalkıp yanımıza geldi ve kollarını ikimize sardı.

"Arkadaşlarınızın tepkilerine bakılırsa oldukça iyi bir iş çıkardınız. Baş roller sizin." Ellerimi sevinçle çırparken Anıl bu halime gülüyordu.

Ben intikamımı aldığımda da böyle gülebilecek miydi acaba?

"Siz çıkabilirsiniz, ben kalan arkadaşlarınıza rolleri paylaştıracağım." Nurhan Hoca'nın söylediklerini başımla onaylarken çantamı almak için sıraya yönelmiştim. 

Çantamı Müge'nin yanından aldığım gibi çantamın yerine başka bir çanta yerleşmişti.

Kaan.

"Bebeğim, tesadüfü görüyor musun? İkimizin de kankası baş rol oldu. Ben sevgili olmak için bundan daha mantıklı bir sebep göremiyorum." Müge'yi beklemeden Kaan'ın ensesine geçirdiğimde Kaan'ın cırlaması yüzünden tüm sınıf bize dönmüştü.

"Yenge, ne yapıyorsun ama ya? Burada kankan sap kalmasın diye uğraşıyorum, senin yaptığına bak. Gençlik ölmüş."

"Sizin gruba yavşak olmayanı almıyorlar galiba."

"Bilmem, ama eğer öyleyse senin için de bir kontenjan açabiliriz. Performansını beğendim." Kendi söylediğine gülmeye başladığında Müge de ona katılmıştı. En yakın arkadaşımın ihanetiyle sarsılan minnoş kalbimi alıp oradan uzaklaşırken içten içe hala onları şipliyordum. Tek sorun Kaan'ın Anıl'ın kankası olmasıydı. Eğer o da Anıl'ın bana yaptığını Müge'ye yaparsa onun o sarı saçlarını tek tek yolardım.

Sınıftan çıkar çıkmaz duyduğum tanıdık sesle bakışlarımı Anıl'a çevirdiğimde duvara yaslanmış bir şekilde beni beklediğini gördüm.

"Konuşalım mı?" Derin bir nefes alıp yavaşça dışarı verdikten sonra bıkkın bir ses tonuyla konuştum.

"Ne hakkında?"

"Şu intikam olayı." Omuz silktiğimde sırtını yaslandığı duvardan ayırıp yanıma geldi ve birlikte yürümeye başladık.

"Bana ne yapmayı planlıyorsun?"

"Eğer bunu sana anlatırsam intikam olmaz."

"Peki, aslında sormak istediğim şey... İntikamını aldıktan sonra bizim bir şansımız olur mu?" Tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda ilk kez bu kadar ciddi olduğunu görmüştüm. Annesinden oyundak isteyen çocuğun bakışları vardı gözlerinde ve bu işimi fazlasıyla zorlaştırıyordu.

"Hayır."

"Peki neden?"

"Bu da yeni oyunlarından biri mi yoksa?" Ona nasıl güvenebilirdim ki? Üstelik güvensem bile ona karşı bir şeyler hissetmem çok zordu.

"Davarlık yaptığımı kabul ediyorum ama bu beni duygusuz yapmaz Alya." İçimdeki ses "Ona inanma Alya, yine seni kandırıyor." diye bağırıyordu. Bir şey söylemeden sadece onu izledim. Söyleyebilecek bir şeyim yoktu.

"Duyguları olan biri, kızı tüm okula rezil etmezdi Anıl. " Uras'ın sesi aramızdaki sessizliği bozduğunda Anıl'ın yüz ifadesi tamamen değişmişti.

Uras'ın bizi bölmesinden hoşlanmamışa benziyordu.

"Onun üzerinden iddiaya girmezdi." Kaşlarımı çatarak Uras'a baktığımda onun da bana bakmakta olduğunu görmüştüm. Beni mi savunuyordu, neden?

"Bu konunun seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum Uras." Uras sinir bozucu bir kahkaha atıp Anıl'a döndü.

"Alya'dan hoşlanan tek kişi sen değilsin Anıl Tekiner."


***

Kaan diyorum ve susuyorum...

Kandırdım susuyorum sdşklşidfşhdh

Uras sen hayırdır kardeşşşş?

Anıl'ın Alya'ya söyledikleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hayırlı kandiller...


PAMUK PRENS | Textingحيث تعيش القصص. اكتشف الآن