SG-1

800K 10.4K 2.7K
                                    

Merhaba!

Sadece Git'e hoş geldin! İlk kez 2012'de yayınlamış olduğum bu hikaye orjinal metnine dokunmadan yaptığım ufak düzenlemelerle 2019'da yeniden yayında! Okurken umarım keyif alırsın!

Beğendiysen oy verebilirsin. Yorum yaparsan okuyor olacağım! İyi okumalar!

Kendine iyi bak!

Kendine iyi bak!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




SADECE GİT


Telefonumun bir bas gitarın tellerinden çıkan ses ile çalmaya başladığında inleyerek gözlerimi açtım. Her sabah beni uyandıran bu ses alarm değildi. Daha doğrusu alarm bir insandı. Benim erken kalkmayı çok seven arkadaşım, Buse.

Telefonu elime alıp kulağıma götürdükten sonra sızlanarak "Uyu biraz!" dedim.

"Hala melodimi değiştirmediğini biliyorum. İtiraf et seviyorsun! İnsanı sarsarak uyandırıyor!"

Kendine özel bir zil sesi yapmıştı. Melodiyi onun kadar sevmiyordum ama uyandırma konusunda oldukça başarılıydı.

"Sabahları değil. Sayende!"

"Hala yataktasın, değil mi? On dakikan var. Babamla yoldayız, önce seni alacağız."

Ne saçmalıyordu bu ya? Okul bitmişti. Tatildeydik. Bu saatte babanla yolda ne işin var diyecekken çığlık atarak yataktan fırladım. "Kamp!"

"Evet!"dedi Buse, çoşkuyla. "Haydi geliyoruz. Toparlan!"

Buse telefonu kapattığında yerde dizlerimin üstündeydim. Yatağın altından bavulu çıkarırken bu kampı nasıl unuttuğuma bir kılıf uydurmaya çalışıyordum. Ne Buse ne de Selin tek kelime etmemişlerdi! Kamp sabahına kadar! Belki de etmişlerdi ama ben unutmuştum. Bu da çok büyük bir ihtimaldi. Biz üç yakın arkadaştık! Kız kardeşler! Tatilde bile her dakika birlikte olacağımız bir kamp programına dahil olmuştuk. Bazen deli olup olmadığımı sorguluyorduk ama hayır, sadece birbirimizi çok seviyorduk ve birlikteyken her şey daha güzeldi.

Kıyafetlerin üstüne birkaç kitabı özenle yerleştirdikten sonra bavulu kapadım ve pantolon üstüne ekose bir gömlek giydim. Aynada rahat ve idare eder gözüküyordum. Saçlarım buklelerini elimle düzeltip şekil verdiğimde hazırdım.

Dişlerimi fırçalayıp merdivenlerden aşağı indiğimde anne ve babamı mutfakta kahvaltı hazırlarken buldum. Annem beni giyinmiş halde görünce sırıtarak babama baktı. "Maalesef unutmamış, gidiyor."

"Ne?" dedim hayretle, "Siz unutmamış mıydınız? Buse aramasa geç kalacaktım yani," diye çıkıştım ama bana aldırış etmediler bile.

"A-ha! Unutmuş bana bir öğle yemeği borçlusun sevgilim," Babam zafer kazanmış gibi yumruğunu havaya kaldırdığında ikisine de hayretle bakıyordum. Üstümden iddiaya girmişler ve biri bunu kazandığı için neredeyse sevinç turları atacaktı. İnanılır gibi değillerdi.

SADECE GİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin