Kırk beş | can vermeli |

Magsimula sa umpisa
                                    

Bu acıya yürek dayansa, dünya dayanmaz yörüngesini şaşardı.

"Özür dilerim, Deran." Diyen adamın sesinin titreyişinden onunda ağladığını anladı Deran.

Fakat nafile. Hiçbir şey durduramadı onu. Tüm hastane koridoru, Deran'ın hıçkırık ve çığlıklarıyla yankılandı.

Dışarda onları bekleyen aile fertleri de hicap içindeydi. Herkesin yüzünde bir acı belirmişti. Deran'ın ve Afran'ın acısı her birinin üzerine çökmüştü.

Afran, yatakta cenin pozisyonunda yatan karısının arkasından yatağa uzanarak bedenini kendisine çekti ve sıkıca sarıldı. Şu an hiçbir acıyı hissetmediğini biliyordu. Yine de fazlasıyla dikkatli davrandı.

"Doktor, bebek çok küçük olduğundan ve zaten düşük tehlikesi olduğundan kurtaramadıklarını söyledi. Bilmek isteyeceğini düşündüm Papatya Güzelim."

Deran içli içli ağlamaya devam etti kocasını dinlerken. Acısı dinmiyordu. Oysa insan unutmak ve hayata devam etmek için kodlanmıştı. Onun da bu acıyı zamanla atlatması lazımdı. Ki atlatırdı da fakat Hanım Bejindar'ın elinden çekecekleri, bu topraklarda görülmemişti.

O kadını buna pişman edecekti. O melek yüzünü de, şeytan yanını da mahvedecekti. İnsan demeyecek, Allah ne verdiyse üzerine cehennem gibi yağacaktı.

"Bu saatten sonra..." dedi ve iç çekişi sözünü böldü. "O kadını elimden alanın da kabusu olurum!"

Afran, duydukları ile kasıldı. Deran'ın neler yapabileceği tahmin bile edemiyordu.

Odanın kapısı açılıp da içeri Berze Hanım girdiğinde, Afran derhal uzandığı yerden kalktı.

"Yade Berze," dedi utanarak.

Onları o şekilde görmesini isteyeceği son kişiydi.

"Sana kalk diyen mi oldu? Böyle bir zaman da karına sarılmayacaksın da ne yapacaksın Afran Ağa?"

Nenesinin onu azarlamasıyla başını öne eğdi.

"Sen de toparlanmaya kalkmayasın kızım, yat rahat rahat. Ben seni görmeye geldim." Dedikten sonra Deran'ın elini tuttu yaşlı kadın. "Bilirim, yüreğin alev aldı yavrum. Bilirim gözün hiçbir şey görmez. Evlat acısını dağa versen, dağ kaldıramaz yıkılır yavrum. Ben seni çok iyi anlıyorum. Yanındayım, ne istersen çekinmeden de. Ben hemen yaptırırım."

"Hanım Bejindar'ın yüreğini sökmek istiyorum Yade, bana bunu yapabilir misin?"

Duyduğu cümle ile odadaki diğer iki kişi yutkundu. Deran'ın tahmin ettiğinden de öfke dolu olduğunu gören Berze Hanımın gözü korktu açıkçası. Evladını kaybetmiş bir ananın neler yapabileceğini, ancak onun gibi evlat kaybetmiş bir ana bilebilirdi yalnızca. Ve Berze Hanım, Deran'ın yapabilecekleri adlı bir listeyi düşünmeye çalıştığında ufkunun bir hayli genişlediğini fark etti. Bu kadın Urfa'da taş taş üstünde bırakmayacaktı.

Eee, sonuçta Afran Bejindar'ın karısından da başka bir şey beklenemezdi.

***

Deran, Bejindar Konağı'ndaki odasının yatağına yatırılırken bir hayli sessizdi. Afran'da en çok onun bu sessizliğinden korkuyordu. Kafasında dönen çarkların sesini işitir olmuştu artık. Neler yapabileceğini tahmin bile etmek istemiyordu.

"Kadriye Piran ve Kurban Bejindar aşkını neden benden gizledin?"

Afran'dan beklemediği bu soruyu duyunca afalladı.

"Seninle gelip dedikodu mu yapmalıydım Ağam?"

Afran, kaçamak cevabı fark etti. Fakat bu pozisyon gol olmazdı.

AĞA [TAMAMLANDI]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon