16 / lirik sevgilim

Start from the beginning
                                    

"...şimdi bu çocuk bu ilaçları kullanıyorsa, bilemiyorum... Sana kesin konuşamam ama bunlar çok ciddi tedavilerde kullanılan ağır ilaçlar. Öyle her mutfak çekmecesinde bulunabilecek ağrı kesicilerden ya da portakallı sandozlardan değil." Yüzünü buruşturup ekledi. "Ki ııyk, hiç sevmem."

Irmak cevap vermeden önce başını sallayarak son bir kez şansını deneyip hapları saymak için zaman kazanmaya çalıştı. 29...30...31... 31! 32 bile değil. Bu onu cidden çok rahatlattı. O sırada Selin telefonunu çıkarmış, ilaçların fotoğrafını çekiyordu.

"Ne yapıyorsun?" dedi Irmak.

"Bunları okuldaki hocama sorarım... Neyse, artık çıkalım mı? Şüpheli ihtimallerle dolu bu evde durmak beni germeye başladı."

Evi buldukları halde bırakıp apartmandan çıkarken sessizdiler. Bir süre sokakta vitrinlere bakan iki arkadaş gibi yürüdüler. Uzun müddet konuşmadılar. Hava sertti, rüzgar kaşkollarını durmadan geriye atıyordu. Irmak düşüncelere dalmıştı, dalgındı. Öyle ki, az kalsın bir elektrik direğine toslayıp o güzel yüzünü paramparça edecekti. Selin tedirgin gözlerle ama bir şey demeye cesaret edemeden onu izliyordu.

Sonunda, "Gel oturalım şuraya," dedi ve bir kafeye girdiler. Bahçe katında tepeden ısıtmalı bir masaya geçip ortaya bir mevsim salatası ve iki limonata söylediler. Selin onun eve girerken keyfinin yerinde olduğunu, ama orada bulduklarından sonra tadının kaçtığının farkındaydı.

"Yani Atlas'la Efe'nin kardeş olduğundan emin gibi miyiz?" diye sordu tereddütle.

"Öyle görünüyor," dedi Irmak, yoldan geçen bir belediye otobüsüne bakıp. Salatadan dalgın hareketlerle bir çatal alıp ağzına götürdü.

"Peki Necati'nin o ikisiyle ne ilgisi var? Aslı'nın bu üçlüyle bağlantısı ne? Hala bir sürü soru işareti var..."

Irmak başını iki yana salladı. "Bu işin içinden çıkamıyorum," dedi alçak sesle. Çevredeki iş yerlerinde çalışanların öğle tatili vakti geldiği için kafe gittikçe kalabalıklaşıyordu ve kimsenin onları duymasını istemiyordu. Bir süre sessizlik oldu ve Irmak içinde iki adet salatalık diliminin yüzdüğü limonatasını kafasına dikti.

"Hiçbir insan bir başkasına durduk yere yalan söylemez ya da hayatındaki bazı şeyleri ondan saklamaz. Mutlaka bir sebebi olmalı, anlıyor musun?"

"Ne kadar da düşüncelisin. Ben olsam Atlas'ın kafasını koparırdım."

"Acaba Aslı bunların ne kadarını biliyor?" diye mırıldandı Irmak.

"Bence başından beri ortalığı karıştıran o!"

Irmak ona anlık bir bakış attı ama bunun ne anlama geldiğini kendisi de çözemedi. Arkadaşına laf söylememesine dair bir ikaz mı, yoksa sözlerinin doğru olabileceğine dair bir onaylama mı?

"Bence sen Atlas'ı hala seviyorsun. Ama ondan tam anlamıyla emin olmak istiyorsun."

Hiç tereddüt etmeden sevgisini savunmaya geçti Irmak. "Tabii ki seviyorum. Onunla konuşup işin doğrusunu anlamadan ona sırt çevirecek değilim." Sonra da manidar bir sesle konuşmayı sürdürdü. "Ama belki de işin içinde doğru diye bir şey yoktur..."

Selin'in elinden dudaklarını bükmekten başka bir şey gelmedi.

Irmak iç geçirerek, "Bunu anlayacağız," dedi. "Yarın akşama onunla gideriz diye iki kişilik bir konser bileti almıştım. Belki bir şekilde ağzından laf almayı başarabilirim."

"Ben de yarın dersten sonra psikoloji hocalarımdan biriyle konuşur, şu ilaçların hangi tedavide kullanıldığını sorarım," dedi Selin. "Umarım düşündüğüm şey çıkmaz."

Mürekkep Kokunu İçime Çektim (2017-2018, 19 Bölüm, Tamamlandı)Where stories live. Discover now