34. Bölüm: "Ruh-u Revanım"

Începe de la început
                                    

Ellerimi işaret dili ile konuşmak için oynattım. "Sakın. Sakın bana dokunma. Git buradan!"

"Arya..." dedi fakat devam etmesine izin vermeden gözlerimden akan yaşlarla tekrar konuştum.

"Sen beni kandırdın, bana yalan söyledin. Ona dokunmadığı söylemiştin!" Sanki transa girmiş gibi hiçbir şey duymuyordum ve Yiğit'in konuşma çabalarını her seferinde engelliyordum. "Duydum her şeyi, o kadının hamile olduğunu biliyorum." Yiğit sinirle ayağa kalktı ve bana inanamayan gözlerle bakmaya başladı.

"Ve sen de duyduklarını kafanda kendin yorumlayıp ona inandın, öyle mi Arya?" dedi.

"O çocuk senden mi?" dedim içime çöken acıyla. Şu an o kadar kendimde değildim ki sevdiğim adamın gözlerindeki hayal kırıklığını ve acıyı görmüyordum. Sadece kendimi duyduklarıma ve üstüne gördüğüm o kâbusa kapatmıştım. Yiğit sinirle yanıma gelip kolumdan tuttu ve beni sarsmaya başladı.

"Ne saçmaladığının farkında mısın? Yine duyduklarını açıklamama bile izin vermeden hemen yargılıyorsun, hatta infaz ediyorsun Arya! Bunca zaman hiç mi tanımadın beni, söylediklerime hiç mi inanmadın? Bu kadar mı bana olan güvenin? Ha! Söylesene!" diye bağırdı ve kolumu bırakıp benden uzaklaştı.

"Yalan mı duyduklarım ha, yalan mı? O kadın neden hâlâ senin yanında, neden sana bizi bırakma diyordu?" Delirmiş gibiydim. Tüm algılarımı ve mantığımı devre dışı bırakmıştım. Düşündüğüm tek şey o konuşmalar ve o kâbustu. Kendimi böyle şartlandırmıştım.

"Ne desem de bana inanmayacaksın," dedi sesine de yansıyan hayal kırıklığıyla.

"Evet, inanmayacağım." Kafasını iki yana sallayan Yiğit tekrar bana döndü ve "Bu sefer değil Arya, bu sefer sana kendimi inandırmaya çalışmayacağım, bu sefer duyduklarının yanlış anlaşılma olduğuna seni ikna etmeyeceğim. Neye inanmak istiyorsan ona inan," dedi.

Yiğit'in söyledikleriyle beynimde bir sarsılma meydana geldi, gözlerim açıldı, algılarım ve mantığım tekrar yerine gelmeye başladı. O an sevdiğim adamın gözlerinde fark ettiğim hayal kırıklığı ile ne yaptığımın farkına vardım. Yiğit gözlerimin içine son kez bakıp arkasını döndü ve dışarı çıktı. Öylece kalakaldım. Ben ne yapıyordum böyle? Neden onu dinlemeden ona güvenmediğimi söyleyip onu yargılıyordum? Üstelik sevdiğim adamı kırmıştım. Peşinden gitmek için yataktan hızla kalktım. Dönen başımı umursamadan kapıya doğru gittiğim anda kapı açılmış, içeri orta yaşlarda bir doktor girmişti.

"Arya Hanım, ayaklandığınıza göre iyisiniz," dedi gülümseyerek. Hayır doktor, iyi değilim. Hem de hiç iyi değilim. Az önce sevdiğim adamı kırmış, onu üzmüştüm. Olanlar tekrar aklıma gelince gözlerim dolmuştu. Ben neler yapmıştım öyle? Gözlerimi sertçe yumup içimden kendime kızdım. Benim bu dağılmış hâlime anlam veremeyen doktor konuşmaya başladı.

"Arya Hanım, sonuçlarınız çıktı, artık kendinize daha çok dikkat etmeniz gerekiyor." Gözlerimi açtığımda doktora anlamayan, soru dolu bakışlar attım. Doktorun yüzünde gülümseme daha da genişledi. "Tebrik ederim, hamilesiniz."

Duyduğum cümleyle donup kalmıştım. Kulağımda oluşan uğultular ve doktorun 'hamilesiniz' kelimesini beynim sürekli tekrar edip duruyordu. Elim otomatikman karnıma gitmişti. Hâlâ şoktayken birkaç adım geri gidip kalktığım yatağa oturdum. Ben hamileydim. Sevdiğim adamla bir bebeğimiz olacaktı. Önce deli gibi gülmeye başladım fakat az önce olanlar aklıma gelince ve Yiğit'in yanımda olmayışından dolayı bu sefer sarsılarak ağladım. Doktor bana tuhaf bir şekilde bakarken ben hâlâ olduğum yerde Yiğit'i ve bebeğimizi düşünüyordum.

"Arya Hanım, iyi misiniz?" diye soran doktora bakıp kafamı olumsuz anlamda salladım. İyi değildim. Benim hemen Yiğit'i bulmam gerekiyordu. Onu bulup bu haberi ona vermeliydim ama önce sevdiğim adamın gönlünü almalıydım. O kelimeleri düşünmeden, hissetmeden söylediğimi anlatmam lazımdı. Ayağa kalkıp gidecekken kapı tekrar açılmıştı. Yiğit'in geldiğini sanırken hiç beklemediğim biri girmişti içeri. Ben ona büyük bir öfkeyle bakıyordum, o ise mahcup bakışlarla bana doğru geldi. Doktor birkaç şey söyleyip çıkmış, ikimizi yalnız kalmıştık. Bu kadının üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum ama karnındaki bebeğe dua etsin. Burada ne işi olduğunu sorgulamaya başladım. Gözlerimden bunu anlamış olacak ki konuştu.

SESSİZ GELİN (Tamamlandı)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum