T.2🌹

20.3K 552 28
                                    

    –Aden, uyandın mı?

Annemin sesini duymamla uyandıklarını anlamıştım. Ben uyanmamıştım, hiç uyuyamamıştım ki nasıl uyanayım. Annem uyandıysa Uğur abiyle Beren de uyanmıştı. Uğur abi üvey babamdı doğal olarak Beren de üvey kardeşim oluyor ama öyle üvey damgası vurulan insanlar gibi kötü birisi değildi uğur abi. Annemi çok seviyordu belliydi her halinden, annem de onu sever saygı duyardı. Baba demedim hiç ona abi derdim hep o da hiç zorlamadı baba demem için. Olabildiğince iyi davranır abilik yapardı bana dertleşir arkadaş olurdu. Bereni açıklamama gerek yok aslında beş yaşında bi çocuk melek olmakdan başka ne olabilirdiki üvey kardeş gibi davranmazdım bilmiyordu da zaten. Annemin odaya girmesi düşüncelerimden sıyrılmama sebep olmuştu ;

       – Aden uyanmışsın niye cevap vermiyosun. Hadi kalk çok işin var bugün.

Anlamaz ifadeyle anneme bakarak;

      – Ne işim varmış? Anlayamadım.

     – Cenazeye gitmeyecek misin?

Gidemezdim ben oraya hele ki o vasiyetten sonra gidemezdim.

     – Yok gitmem ben oraya sende üsteleme sakın, böyle kapansın konu.

Hiçbişey demeden başıyla onaylayıp çıkmıştı odadan. Kahvaltı yapmak bişey yemek istemiyodum odayı toparlayıp giderdim sanırım evden. Telefonuma kaydı gözüm, en son şarjı bitip kapanmıştı şarj aleti de yanımda değildi.

      – Beren bana bi tane şarj aleti getirebilir misin?

Paytak paytak gelmişti odaya ben bu çocuğa nasıl üvey diyip ötekileştirebilirdimki.

     – Abla bak bu olur mu

     – Olur olur, teşekkür ederim balım

  Telefonu şarja takıp açtığımda bir sürü arama olduğunu gördüm. Hatice hanım ve Rüveydaydı hepsi.
  Rüveyda benim ev arkadaşımdı. 6 aydır ayrı evde kalıyordum. Uğur abi ne kadar beni kızı gibi kabul etse de illaki rahat edemiyodur. Rüveyda da uzun zamandır arkadaşımdı üniversite için ev tutmuştu ailesi ona ben de fırsatı kaçırmamak için annemi ikna edip gitmiştim yanına.

  Hatice hanımı aramalımıyım diye düşündüm aramalıydım tabi belki bişeye ihtiyacı vardı yada bişeyler olmuştu yoksa beni aramazdı. Aramıştım ikinci çalışında açmıştı;

      – Hatice hanım aramışsınız ama,

      – Cenzaye gelicek misin ?

Ağlıyordu belliydi sesinden. Ama gidemezdim ben oraya hem herkes orda olucaktı cenazede sorun çıkmasını ağır laflar duymayı istemiyordum.

      – Hayır, diye kısaca cevap konuyu kapatmak istemiştim.

     – Bak eğer gelmek istersen ikindi namazında burdaki Hz. Ömer camiinden kaldırılıcak cenazesi çınar kabristanına defnedilecek.

     – Gelmiycem Hatice hanım emin olabilirsiniz sizede baş sağlığı dileyemedim dün başınız sağolsun. Görüşmek üzere.

Cevap vermesine fırsat vermeden kapatmıştım telefonu. Cenazeye gitmezdim gidemezdim ama uzaktan bakabilirdim. Sonuçta cenazeme gelmesin demiş uzaktan izlemesinler de dememiş.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

     – Abi cenazeye gidecekmiyiz?

     – Gidicez tabi hazırlanın sizde çıkarız birazdan.

     – Abi hazırlanırız da dosyalar nolucak?

Yusufla Kenan öz kardeşimdi benim, öyle keyfine göre adam öldüren insan saçmalıklarından değildik biz. Kendimize göre işimiz vardı ve ölmesi gerekenler ölürdü, buna ben yada bi başkası bi şekilde sebep olurdu. Ama suçu günahı olmayan ölmeyi haketmeyen kimseye zarar vermezdik ne ben ne kardeşlerim. Mahmutta iyi kötü her konuda yardımcı olurdu. Ya o bize yada biz ona yardım ederdik gerektiği yerde.

      – Bilmiyorum, halletmeye çalışıcam ben o konuyu.

     – Nası olucak abi adam öldü dosyaları Allah bilir güvende olsun diye nerde saklıyordu. Ortaya çıkarsa kimse için iyi olmaz.

     – Halledicem diyorum Yusuf bi şekilde halledicem git hazırlan Kenana da haber ver gidelim cenazeye.

Başıyla onaylayıp çıktı odadan. Sinirlenmişti tavırlarından anlardım ne hissettiğini ama sesini yükseltmez belli etmemeye çalışırdı. Dosyalar için telaş ediyordu haklıydı da, vardı elbet bunun da bi yolu hallolucaktı bi şekilde.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

     Kabristana çoktan gitmişlerdi emindim buna. Geç gitmek daha iyiydi benim için herkes kabristanda olurdu bende sakin bi yerden izlerdim. Mezarlık biraz ilerimde duruyordu, büyük bi kabristan değildi bi tepeye çıksam bütün mezarlığı görebilirdim. Sağ tarafta bi tepe vardı buraya da nasıl çıkılır ki hadi çıktım diyelim nasıl inicem burdan.

   Tepeye çıkmaya başladım da bu adamlar niye mezarlığa girmeyip kapısında bekliyordu acaba. Benim babam içinmiydi yoksa başkası için mi gelmişlerdi. Herneyse Aden sanane çık şu tepeye.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ailesinin arkasında durmuştuk  cenaze işlerinin bitmesini bekliyodum. Biter bitmez gidicektim burdan, en sevmediğim şeydi kasvetli feryatların olduğu cenazeler. Kapıda bekleyen adamlardan birisi Yusuf'un yanına gelmiş bişeyler söylüyordu

      – Oğlum cenazedeyiz ne konuşacaksanız sonra konuşun.

Sert ama sessiz bi ses tonuyla uyarmıştım.

      – Abi dün sana anlattığım kız, Aden.

      – Ee

     – Burdaymış cenazeye gelmiş.

    – Hani nerde? Hangisi

   – Abi kabristana girmemiş. Gelirken sağ tarafta küçük tepe gibi bi yer vardı ya oraya çıkmış.

     – Ne işler dönüyor anlamıyorum ki, neyse şurdan bi çıkalım konuşuruz.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

10 senedir uzak kaldığım adamın cenazesine gitmek bile nasip olmamıştı. Hepsi oradaydı, herkes.
Bu halde olmamıza sebep olan herkes. Bi biz orda değildik, annem ve ben. Ona yakın olmayı en çok hak eden bizdik ama bu şeytanlaşmış insanlar yüzünden hiçbişeye hakkımız yoktu.

     Defnetmişlerdi işte artık kavuşmanın tamamen imkânsızdı. Herkes gitmişti bi tek karısı oğlu kalmıştı. Sözde babannem dedem olan insanların feryatları gerçekmiydi acaba? Onlarda dökecek gözyaşı varmış bunları da görmüş oldum. Şimdi bizi sığdıramadıkları o dört duvarın arasında yaslarını tutacaklardı.

    Karısı oğlu ve o adamlar vardı. İki tanesi hastanede gördüğüm kişilerdi diğerlerini görmemiştim. Hatice hanımın akrabalarıydı sanırım. Onlarda gidiyodu işte. Birazdan karısı da giderdi bi ben kalırdım.

   O adamlar iniyordu  mezarlığın merdivenlerinden en arkadan o iri yarı olan geliyordu. Merdivenlerden inerken tepeye baktı, bana baktı gözlerini bi an bile ayırmadı. Nasıl fark etti şimdi bu beni. Tepeye doğru geliyordu Allah bilir ne hesap sorucaktı, kimdi, ne laflar edicekti? Düşünme şimdi bunları Aden, in burdan ve git bi an önce kimseyle konuşmadan sana hesap sorulmadan.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

   Şükür cenaze işleri bitmişti, gidiyoduk. Giderken Yusuf'un kızın olduğunu söylediği yere baktım. Ordaydı söylendiği gibi cenazeyi izliyordu. İnsan neden babasının cenazesini uzaktan izler? Yada babasının onu ölüsünden bile mahrum bırakmasına neden olacak kadar ne yapmıştı bu kız?

   Tepeye doğru ilerlediğimde yanına gideceğimi anlamış olacak ki kaybolmuştu gözden.

        – Yusuf

       – Efendim abi,

      – Şu bana gösterdiğin kız git şunun peşinden. Dün öğrenmeni istediklerimi boşver.

      – Bişey mi oldu abi?

     – Yok vakit kaybetmeden git sen. Ben kendim öğrenicem bunları.

 

TUTSAKWhere stories live. Discover now