Kırk |geçmişin tozlu sırları|

En başından başla
                                    

"İşimiz var Hanım Bejindar. Bir sıkıntı mı var?"

Afran'ın cümlesi ile şaşkınlıkla ona döndü. Anne, dememişti resmen. Bu aşırı saygısızlık oluyordu işte. Ne yapmış olursa olsun karşısındaki annesiydi ve üzerinde ödenmeyecek bir hakkı vardı.

"Yok..." diye konuşan kadının sesi sonlara doğru yok oldu. Dolan gözleri karşısında yutkundu Deran. Gerçekten içi acımıştı. Lâkin bir anda kendine dönen nefret dolu bakışlarla neye uğradığını şaşırdı. Resmen kadın Deran'ı suçluyordu. Bunu açık açık göstermekten de gram pişmanlık duymayan bir hal içerisindeydi.

Afran, annesinin sözlerinin ardından Deran'ın elini tuttuğu gibi konağın kapısının yolunu tuttu. Kendileri için açılan kapıdan hızla çıkarlarken arkasından karısına nefret ile bakan anasını görmedi.

Deran'ı bindirdikten sonra büyük adımlarla arabanın önünden dolaşıp o da kendi yerini aldı. Arabayı kontrollü bir şekilde dar sokaktan çıkartıp ana caddeye girdiğinde aklında annesinin geçen gün ettiği sözlerin dolaşmasına mani olamadı. Hâlâ gerçekliğini sorgulamaktan alıkoyamıyordu kendini. Annesinden böylesi bir tavır asla beklemiyordu. Kendi canından, kanından bir sabi için nasıl böylesine düşmanca konuşabildiğini anlayamıyordu. Neden böyle davrandığını anlamadıklarını sandığını düşünecekti ama annesi kapalı kapı bırakmamıştı resmen. Ne düşündüğünü açıkça dile getirmekten sakınmıyordu. Resmen nefret kusuyordu Deran'a.

Arabayı yirmi dakika sonra otogarın otoparkına park ederken gözleri istemsizce Deran'a takıldı. Yüzünden düşen bin parçaydı kaç gündür. İşe giderken bile endişeden ölecek gibi oluyordu. Bir ton dert bitmişti bir bu eksikti gerçekten. Fakat nenesinin önce gönlünü alıp bu işi halledecekti. İstedi mi, yapardı. Bunu herkes iyi biliyordu.

"Nenem aksi bir kadın gibi görünür fakat çok iyi bir insandır. Seni de hemen sevecektir, merak etme."

Uyarma gereksinimi duyduğuna göre pek de dediği gibi olmayacağını hissetti Deran.

Nenesinin bindiği otobüs şirketinden otobüsün hangi peronda duracağını öğrenmişti Afran. Deran'ı demir bir banka oturtup peronun önünde beklemeye koyuldu. Nenesini çok kırmıştı. Gönlünü nasıl alacağından pek emin değildi ama torun sevincinden kendini affetmesini diliyordu.

"BERZE BEJİNDAR'IN İLK GELDİĞİ ZAMAN - DÜĞÜNDEN ÖNCESİ"

"Nenen geldi kuzzulkurt!"

Şaşkınlıkla kadına bakakaldı Afran. Onca şeyin arasında nenesinin de gelmesiyle olayların iyice sarpa saracağına emindi.

"Hoş gelmişsin nene, hangi rüzgâr attı seni buraya?"

"Densizin sorduğu soruya bak. Burada yaşamıyor olabilirim ama hâlâ burası benim evim. Ananın nemrut yüzüne pek hasret kaldığımdan gelmedim. Beni hiçe sayıp gelin alıyormuşsun, ona geldim."

"Haşa nenem, seni nasıl hiçe sayarım?" Afran'ın alaylı ses tonu yaşlı kadını iyice kızdırdı. "Alay mı ediyorsun benimle yeni yetme! Ananın vereceği terbiyede bu kadar olurdu anca!"

"Ana..." diyecek oldu annesi fakat Afran annesinin konuşmasına mani oldu. "Nene çizgiyi aşmayalım istersen."

"Çizgiyi aşmak mı? Onu beni evden kovduran anana söyle istersen. Zamanında yerini bilmediği gibi nasıl çocuk yetiştireceğini de bilememiş."

AĞA [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin