"Bir kız kardeşim var."

"Kız kardeşin umarım senin nasıl bir pislik olduğunu bilmiyordur." Tükürürcesine konuştuğunda kendimi kötü hissetmedim desem yalan olurdu.

"Keşke bunu bilecek kadar çok yaşasaydı. Bir pislik olduğumu düşünse de yaşamasını isterdim." Onunla iletişim kuruyordum çünkü beni biri dinlesin istiyordum. Tam şu an kendi derdimi birine anlatmak istiyordum. Martha ve Baekhyun bunları anlatmam için doğru kişiler değildi. Sunhee'yi yarından sonra bir daha görmeyecektim ve dahası başına gelenleri ileride unutup göz ardı edecek kadar küçüktü. "Onu en son gördüğümde senin yaşlarındaydı. Lise üniforması içinde nasıl heyecanlı göründüğünü dün gibi hatırlıyorum." Eğer bana buraya gelmeden önce sorsalardı, hayatın karşılığında başka birini yaşatabilirsin deselerdi onu seve seve yaşatabilirdim.

"Kardeşine olanların için üzgünüm." Üzgün olma konusunda ciddiydi. Eğer yeterince küçük hissediyorsanız sizin yaşınızda birinin ölümüyle karşılaşmak sizi de üzerdi. Onun yaşlarında ölümün size uğramayacağını düşünürdünüz.

"Kalkalım." Dedim. Yaptığımın saçmalıktan başka bir şey olmadığını kavramam uzun sürmemişti. 16 yaşında bir kızdı. Dertlerimi yanmam gereken en yanlış kişiydi. Bir şey yapmayacağından artık emindim yine de ihtimaller dahilinde tehditkar bakışlarımı eksik etmemiş ve kolumu etrafında dolamıştım. Ayağının üzerinde daha iyi basıyordu artık. Üzerimizdeki bakışlara aldırmadan hesabı ödedim ve pizzacıdan çıktık. Şehrin asla uğramayacağım bir yeri olması içime su serpiyordu. Sapık damgası yemek istemiyordum.

Arabaya binerken meraklı gözlerini üzerimde hissediyordum. Benden cevaplar bekliyordu. Henüz vermeyeceğim cevaplar. Parlak ışıklarla dolu yoldan şehrin kuytu bir bölgesine geçerken artık bakışları merak değil korku içeriyordu.

"Beni nereye götürüyorsun?" Yine cevap vermedim ama unuttuğumun farkına varıp kapıları kilitledim ve sanırım bu onu daha da korkuttu. "Lanet olsun." 16 yaşındaki bir kızın hakaretlerinden gözüm korkmuyordu elbette. Ama en azından daha kibar olmasını isterdim. Biraz hayatını kurtarıyordum burada.

"Yerinde olsam sessiz kalmayı tercih ederdim." Motellerle dolu, birkaç otoyol lokantasından başka açık yerin olmadığı bu yere geldiğimizde hislerini anlayabiliyordum. 16 yaşındaydı ve kesinlikle dünyadan habersiz olduğunu düşünmüyordum. Böyle bir yerde nelerin döndüğünü anlayabilirdi.

"Burada ne işimiz var?" Panik dolu sesi beni de panikletiyordu. Uzman bir katil değildim, birisinin üstesinden nasıl gelinirdi çok fazla tecrübe etmemiştim. Yanlış bir şey yapmasından ve yanlış bir şey yapmaktan korkuyordum. Arka koltuktaki çantamı alıp omzuna taktım ve arabadan çıktım. Onun tarafına geçerek anahtarımla kapıyı açtım.

"Geliyorsun." Belki başından beri sert oynamam gerekiyordu. Belki benden ve gücümden korkması gerekiyordu. Silahlara güvenerek oluşturduğum gücümden. Hiçbir şey demeden arabadan çıkıp tuttuğum bileğini daha da sıkarak kapıyı kilitledim.

"Neredeyse bir pislik olmadığına inanmak üzereydim! Bırak beni!" Direnmeye başladığında ağzını kapatmak için çok geçti. Tekmelerini kaval kemiklerime geçirdi, uzun tırnaklarını ise denk gelebileceği açıktaki her yerime. Boynumdaki keskin sızıyı yeterince hissettim. "Bana bu iğrenç yerde sahip olmana izin vermeyeceğim." Gövdemden itmeye çalışırken sinirlendiğimi hissediyordum. Elim cebime gitti.

"Gidin ve kendinize düzüşecek başka bir yer bulun! Burada uyumaya çalışıyoruz!" Kaba saba herifin teki camdan çıkarak bize küfürlerini ve yumruğunu savurdu. Kızın dikkatinin dağılmasını fırsat bilerek cebimden bıçağımı çıkarttım ve boynuna dayadım.

RescuerWhere stories live. Discover now