29. Bölüm ''Bataklık''

Start from the beginning
                                    

Bana karşı yaptığı son acımasız hamleden sonra bile ruhuyla bütünleşmek isteğimi yok edemiyordum. Ona baktığımda çok güzel olduğuyla ilgili içimde büyüyen hisler böyle durumlarda daha çok yoğunlaşıyor, kirpiklerine kadar içimde var oluyordu.

Kendime çok kızıyordum.

Af dilemeyen birini affettiğim için, ne olursa olsun ondan başka bir yol görmediğim için. Son ana kadar kendimi geri çekip, birden onu kaybedeceğim gerçeğiyle yüz yüze gelince sıkıca ona tutunmak istediğim için. Korktuğum, korkuttuğum her şey için.

Gözlerimi ondan çekip yere doğru baktım. Ona bakmaya devam ettikçe onu durdurma isteğim yeniden var oluyordu. Fakat bu istek asla dile gelmemesi gereken, hiçbir çıkış noktası olmayan bir istekti. Bu yüzden hiçbir şey söylememeye devam edip içimdeki her şeyi yutmaya karar verdim.

Eve yaklaştıkça adımları büyürken tekrar arkasında kaldığımı fark etmiştim. Bu sefer ona ulaşmak için çaba sarf etmeyip apartmanın önüne tek başına ulaşmasına izin verdim. Anahtarlarını bulup kapıyı açana kadar yanına varmıştım. Arabayı buradan biraz uzakta sayılabilecek bir otoparka park etmişti, bu yüzden dakikalardır yürüyorduk. Gittiğinde arabasıyla gitmeyeceğini ve izini tamamen kaybettirmek istediğini buradan anlamıştım.

Merdivenleri ikişer ikişer hızla çıkarken arkasından yavaş adımlarla gittim. Kapıyı açtığı gibi içeriye girmiş, asla arkasına bakıp nasıl olduğumu görme gereği duymamıştı. Ayakkabılarımı çıkarırken hızla banyoya girişini izledim. Ceketini çıkardığında tişörtüne sıçrayan kan damlaları ışıkta kendisini belli etmişti. Vakit kaybetmeden onları sıcak suyun içine koyarken oldukça soğuk kanlıydı. Yüzünde tek bir ifade bile barınmıyordu.

Konuşmak istedim ama cesaret bulamadım. Banyonun kapısından onu izlemeyi kestiğimde dış kapıyı açık bıraktığımı fark etmiştim. Gidip sakince onu kapadım ve ne yapacağımı bilemeyen bir halde koridorun ortasında birkaç saniyeliğine öylece durdum. Son bir haftadır bu eve ne zaman girsem vaktimin bir kısmını duvarlarını inceleyerek geçiriyordum. Tavandan aşağıya doğru akan katran artık her yerdeydi. Mutfağın kapısından yere doğru akıyor, salonun lambasından zeminde oluşturduğu birikintiye doğru usul usul damlıyordu. Artık burayı ele geçirmişti.

İncelemekten vazgeçip isteksiz adımlarla Aren'in odasına doğru ilerledim. İzler burada da vardı ama çok önemsemedim. Aren'in yatağına uzanıp bir süre tavandan etrafa yayılışını izlemeyi tercih ettim. O kadar yorgun hissediyordum ki bizi yavaş yavaş yok ettiğini bilmeme rağmen bir çıkış yolu aramadım. Sadece evin duvarlarını istila edişine şahit oldum.

O sırada Aren içeriye girdi. Dönüp bakmadım. Çekmecelerini bir şey için karıştırırken aklıma zarf gelmişti.

''Merak etmiyor musun?'' diye sordum düşünmeden. Bir süreliğine durdu. Kesik bir nefes aldıktan sonra bana doğru döndü. ''Neyi?'' diye sorarken sesi titremişti. Bir yerlerde hala duygularından eser kaldığını görmek umut vericiydi.

''Babanı,'' diyerek üstüne gittim. Vereceği tepkiden her ne kadar çekinsem de uçurumun uçunda olduğumuz bilinci artık davranışlarımı sınırlamama engel oluyordu. Her şekilde yanacağımı ve kaybedeceğimi biliyordum o yüzden yanlış şeyler yapma ihtimalimi var saymıyordum.

Aren'in yüzünü görebilmek için uzandığım yerden doğrulup ona baktım. Hala ifadesizdi. Hatta belki biraz yorgundu. ''Etmiyorum,'' derken tereddüt etmemişti. Elinde tuttuğu şeyleri benim ne olduklarını göremeyeceğim bir şekilde kilitli bir kutunun içine sakladıktan sonra yanıma doğru ilerledi. Bir an için bana geldiğini sanmıştım ama yatağın yanındaki komodinin ilk çekmecesini açıp içinden zarfı çıkardığında nefesimi tuttum.

BATAKLIKWhere stories live. Discover now