9. BÖLÜM. "GÜZEL HABER"

Start from the beginning
                                    

Bora detaylıca anlatmaya başladı. Cesur'un öğrencisi deyince kaşlarım iyice çatıldı. Neler oluyordu böyle! Ağabeyimi kimse benden daha iyi tanıyamaz, öğrencisiyle bu türden bir ilişki kuracak birisi değil. Üstüne evlendiğini düşününce... Başımı iki yana salladım. Hayır Bora'nın anlattığı hikayeye inanmam imkansız, kendi gözlerimle görmem gerekiyor.

Arkadaşlarıma veda ettim. İstanbul'a giden ilk uçakta yerimi ayırttım. Otel odama geri döndüğümde sevinçten çığlık attım. Kendimi dışlanmış hissetsem de olsun an itibariyle ağabeyim tarafından kapı dışarı edilen Sevda Gezgin'den kurtulduğumuz için mutluyum.

Tekrar sevinç çığlığı attım.

Yirmi sekiz eylül iki bin on sekiz tarihini en güzel günüm olarak ilan ettim. Bora zamanında beni sevdiğini söyleseydi bu kadar mutlu olmazdım.

Sonraki gün İstanbul'a geri döndüğümde yıllardır babamın yanında çalışan, onun şoförlüğünü yapan Selçuk abi beni öğlene doğru havaalanından aldı. Eve gidiyordum. Pencereden şehri izlerken anılarım canlandı. Çocukluğum Beykoz'da geçmişti ve henüz on yaşındayken sevmenin çok zor bir iş olduğunu öğrenmiştim. Bora Çevik'i unutmak için evden uzaklaşmış üniversiteyi İzmir'de okumuştum yaz aylarındaysa yurt dışına gidiyordum, gerçi gezip tozmayı bahane ederek kaçıyordum desek daha doğru olur.

Evimi iki senenin ardından ilk ziyaretimdi. Cesur bir şeylerden kaçtığımı anlamıştı ve beni arada görmeye gelirdi. Abimle yakın olsak da en yakın arkadaşını küçüklüğümden beri sevdiğimi söyleyemedim. Bora evlendikten sonra unutmaya çalıştım, başarısız oldum ve çareyi kaçmakta buldum.

"Balona bindiniz mi efendim?" Selçuk abinin sesi beni düşüncelerimden sıyırdı, gözlerimi pencerenin ardından baktığım hiç değişmeyen şehirden ayırmadan sorusuna cevap verdim. "Hayır, balona binmeyi en sona bırakmıştık. Aldığım güzel haberle eve dönmek zorundaydım. Başka sefere artık."

"Çok önemli olmalı." dedi, evet öyleydi.

"Cesur beyle ilgili mi?" Selçuk'a yandan bir bakış attım, Cesur'u çok severdi, eşi Hatice hanımda öyle. İkisinin çocuğu gibiydi, ne ben ne diğer ağabeyim onlardan aynı sevgiyi aynı ilgiyi görmedik. İkisine kırgınlığım yok, iyi ki onu daha çok sevdiler.

Selçuk telaşlandı, dikiz aynasından arada bana bakarken merakını giderdim. "Cesur evlenmiş." dememle gözleri büyüdü, yola bakmayı unuttu dikkat etmesini söyledim ve dediğimi yaptı. "İlk kez duyduğumda bende aynı tepkiyi verdim, şaşırdım, üzüldüm, sevindim, endişe ettim, çıldırdım, bağırdım kısaca duygu yoğunluğundan az kalsın ölüyordum. Abim kendi kafasına göre hareket ederdi ama bu kadarını beklemiyordum ve işin en ilginç tarafı evlendiği kadın Sevda Gezgin değil."

Selçuk güldü. Boğazını temizledi. "Afedersiniz." dedi. "Aynı duygu yoğunluğunu yaşadım."

"Seni anlıyorum. Benim gibi Cesur'un canını okumak istediğinide."

Selçuk başını iki yana sallayarak "Hayır." dedi, gülümsüyordu, benden daha mutluydu. "Aksine çok sevindim, biraz kırıldığım doğru, Cesur Bey elimizde büyüdü, bir bildiği vardır kesin."

"Onu savunma, canını okuduğumda yardım edeceksin, beyefendi evlenmiş arkadaşından duyuyoruz, neyim ben dış kapının mandalı mı!"

"Üzgünüm. Benim tarafım belli."

"Seni parçalarım Selçuk."

"Yapın efendim, Cesur Beye dokunmayın yeter." Gözlerimi devirdim, onu yine korumaya başlamıştı. İçten içe seviniyordum ve böyle insanlara sahip olduğumuz için çok şanslıydık.

CESUR/çürük koza(+18)Where stories live. Discover now