İkinci Kitap: 1. Bölüm

Start from the beginning
                                    

Benim ihtiyar, ama Kontun bana gösterdiği ilgiyi de seziyor ve buna bozuluyor ve Kontu bana kötülemek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor: ben de tabii ona karşı çıkınca, iş daha da çatallaşıyor. Dün beni bir de öfkelendirdi, aklınca bana da dokunduruyordu: böyle dünya işleri için Kont pekâlâ iyi sayılırmış, kolaylıkla iş görüyormuş ve kalemi de iyiymiş, ama ciddi bilginlik için, bütün edebiyatçılar gibi, o da yetersizmiş. Bir de şunu demek istercesine, bir surat takındı: İğneyi hissediyor musun? Ama bende beklediği etkiyi sağlayamadı; böyle düşünüp, böyle davranabilen bir insanı ben de ancak hor görürdüm. Ona direndim ve şiddetle pençeleştim. Kont, hem tabiatı, hem de bilgisi yüzünden, kendisine saygı duyulacak bir adam, dedim. Zihnini, dedim, böylesine sayısız alanda geliştirmeyi başaran, yine de bu etkinliğini sıradan yaşam için koruyan başka kimseye raslamadım. - Ama beyni almadı, ben de böylesine densizlikler yüzünden daha fazla safra yutmamak için, yanından ayrıldım. Bir sürü etkinlik hikâyesiyle beni bu boyunduruğa i.e. sizsiniz, bu durumdan suçlu. Ne etkinlik ya! Eğer patates gömen ve tahılını satmak için kente giden, benden daha fazla iş yapmıyorsa, ben de şimdi demire vurulduğum bu kürek mahkûmluğunda daha on yıl çile doldurmaya razıyım.

Ya burada bir araya gelen rezil toplumun parlak sefaleti, miskinliği! makam merakları, öbürlerinden bir adımcık daha öne çıkmak için, bunca dikkat ve gayret; en sefil, en düşkün tutkular, hepten eteksiz. Bir karı var, örneğin, kendi soy dengi, kendi hemşehrisi olan herkesi eğlendiriyor, gören bir yabancı da düşünecek: budalanın teki, bir gıdım soyluluğu, memleketini pek matahmış sanıyor. - Daha da kötüsü: burada işte bu karı, komşu yerin tahrirat kâtibinin kızı. - Bak, kendini bunca düşürecek denli hayasız insan soyunu anlamam mümkün değil.

Gerçi, azizim, insanın başkalarını kendisiyle ölçmesinin saçmalığını her gün daha fazla farkediyorum. Ama kendimle öyle çok uğraşıyorum ve bu kalp öyle fırtınalı ki - ah, bırakıyorum başkaları kendi yollarında gitsinler, yeter ki onlar da beni kendi yolumda rahat bıraksınlar.

En fazla takıldığım şey, uğursuz burjuva ilişkileri. Gerçi, zümreler arası farklılığın gereğini, bunun bana ne kadar fırsat yarattığını bilen biriyim: ama bu, birazcık sevinç duyabileceğim, bir nebze mutluluk bulacağım yeryüzünde yolumu kapatmasın. Geçende çıktığım yürüyüş sırasında bir Froylayn von B.. ile tanıştım, bu kaskatı yaşamın orta yerinde, pek çok doğallık korumuş sevimli bir yaratık. Söyleşimizden ikimiz de hoşlandık ve ayrılırken, kendisini ziyaret etmeme izin vermesini diledim. Öyle açıksözlülükle bu isteğimi kabul etti ki, ona gitmek için, uygun bir anı bekleyemedim. Buralı değil ve bir teyzesinin evinde kalıyor. Yaşlı kadının görünümü hoşuma gitmedi. Ona büyük ilgi gösterdim, konuşmam çoğunlukla ona yönelikti ve yarım saatten az bir zamanda hemen hemen her şeyi öğrenmiştim, daha sonra kızın da bana itiraf ettiği gibi: sevgili teyzenin yaşlılığında her şeyi eksikti, pek bir serveti, ecdat dizininden başka bir anlağı ve desteği, pelesenk ettiği zümre dışında bir şemsiyesi, kaldığı kattan aşağı vatandaşlara tepeden bakma dışında bir zevki yoktu. Gençliğinde güzelmiş ve yaşamını daldan dala boşuna savurmuş, önce inadıyla kimi zavallı delikanlıya çile çektirmiş, daha olgun yaşlarındaysa, aynı bedelle hallıca bir geçim karşılığında, tunç çağını onunla yaşayıp ölen yaşlı bir subayın boyunduruğunda sinmiş. Şimdiyse, demir çağında, yalnız kalmış, yeğeni böyle sevimli olmasa, arayıp soranı yokmuş.

★★★

8 Ocak 1772.

Bütün ruhları resmiyet, bütün akılları fikirleri yıllar boyu, sandalyalarını masanın baş tarafına doğru bir sıra daha itmeye yatan, ne biçim insan bunlar! Başka işleri yok sanılmasın: hayır, ufak tefek usandırıcılıklar yüzünden, önemli şeyleri yürütmekten alıkonuldukları için, işler birikiyor. Önceki hafta kızak kayarken sürtüşme çıktı, bütün keyif kaçtı.

Genç Werther'in AcılarıWhere stories live. Discover now