GİRİŞ

136 9 15
                                    

Yorgunluğum tüm zerreme işlemiş dengemi sarsıyordu. Bu yetmezmiş gibi birde içimdeki sıkıntı beni boğuyordu. Bir an önce eve gidip uyumak istiyordum. Zaten saat oldukça geçti ve muhtemelen annem uyumuştu. Uzun zamandır bir proje üzerinde çalışıyorduk ve bugün bitmesi için diğer mimarlarla beraber mesaiye kalmıştık. Bitirmenin karşılığında yarın için güzel bir dinlenme izni alabilmiştik ve bu beni çok sevindirmişti. Uzun zamandır doğru düzgün dinlenecek zaman bulamıyordum.

Evin kapısının önünde durunca esnedim ve cebimdeki anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Ev oldukça karanlık ve sessizdi. Buna alışık değildim. Eve geldiğimde mutlaka bir klasik müzik açık olurdu ve lambalar yanardı. Annem karanlıktan ve sessizlikten nefret ederdi. Derin bir nefes aldım ve içeri girerek koridorun lambasını açıp kapıyı kapattım. Anahtarımı cebime koyduktan sonra ayakkabılarımı çıkartıp ayakkabılığa koydum.

-"Anne?"

Annem hiç bir ses vermezken uyuyor olmasını umarak odasına girdim ancak içerisi boştu.

Evde değil miydi?

Odadan çıktıktan sonra tuvalet ve banyoyuda kontrol ettim ancak yoktu. İçime çöken huzursuzluk salona ilerledim ve lambayı açtım.

Hiç açmamış olmak istedim.

Annem yerde sere serpe yatarken hiç bir yaşam belirtisi göstermiyordu. Tüm vücudum buz keserken nefes alamadığımı hissettim. Gidip onu sarsmak, uyandırmak istiyordum ancak yapamayacak kadar dehşete düşmüştüm. Ayaklarımı harekete geçirdiğim anda hızlıca anneme koştum ve yere oturup kendime çevirdim.

-"Anne!"

Uyanması için hafifçe yanaklarını tokatlarken bunun sadece bir bayılmadan ibaret olmasını umuyordum.

-"Anne uyan!"

Kısa saçlarını yüzünden çektim ve nefesini kontrol etmek için kulağımı kalbine dayadım.

Beklediğim sesi duyamamanın acısıyla ağzımdan bir çığlık kaçtı ve annemi sertçe sarstım.

-"Uyan! Beni bu şekilde bırakamazsın! Senden başka kimsem yok benim! Yapma bu kötülüğü bana!"

Annem hâlâ hareket etmezken gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıyordu.

-"Ne olur uyan!"

Hıçkırıklarım artarken kapıdan gelen gürültüleri zar zor seçebilmiştim. Ağlamaya devam ederken ayağa kalktım ve hızlıca kapıyı açıp bağırdım.

-"YARDIM EDiN!"

Kapıyı kapatmadan annemin yanına geri döndüm.

-"Kurtaracağım seni merak etme."

Elbisesinin bir kaç düğmesini açarak ferahlaması için saçlarını çektim. Aynı zamanda içeri giren komşuların seslerini duyuyordum.

-"Ambulansı arayın! Annem bayıldı!"

Tekrar ayağa kalktım ve masadaki kolonyayı kaptığım gibi geri döndüm. Bu işe yarayabilirdi. Bayılan insanlara kolonya koklatırlardı değil mi?

Panik yapmamam gerektiğinin bilincindeyken bunu kontrol edemiyordum. Endişe ve korku tüm bedenimi ele geçirmiş, sağlıklı düşünmemi engelliyordu. Tek isteğimin annemin bir an önce uyanmasıydı.

Elimdeki kolonyayı annemin ellerine dökerek ovalamaya başladım. Sağ elimle de koklamasını sağlıyordum. Çabalarım boşunaydı. Uyanmıyordur.. En kötüsü de bunu kabullenmek istemiyordum. Her şey kötü bir şakaydı. Annem birazdan uyanacak her zaman ki içten gülümsemesiyle boynuma sarılacaktı.
Gözyaşlarım görmemi zorlaştırırken kolonya gözlerimi yakmaya başlamıştı.

Başımı annemin göğsüne koydum ve içimdeki tüm acıyı dışarı atarcasına ağlamaya başladım. Elimden başka bir şey gelmiyordu. O ölmüştü.

İçeri sürekli birileri giriyor bağırıyor çağırıyor ancak ben hiçbir şey algılayamıyordum.

Ağlamam tekrar şiddetlenirsen aklımda dönüp duran tek şey vardı; ben yokken burada ne olmuştu.

O asla tüm evin Lambalarını kapatmazdı. Hem müzikte sürekli çalardı. Ne olmuştu da kapatmıştı?

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Bunu birisi yaptıysa canım pahasına da olsa onu öldürecektim.

Sonu ölüm olsa bile.

SERZENİŞWhere stories live. Discover now