11 / kalp narin bir yaratıktır

Start from the beginning
                                    

"Tamam. Sana her şeyi anlatacağım. Şimdi her neredeysen gel. Eğer gelmezsen her şey bitti sayacağım ve ikimiz de yolumuza devam edeceğiz. Beni istiyor musun? Tüm hatalarımla. Tüm günahlarımla. Bununla yüzleşmeye hazırsan, gel. Çatı katımda seni bekliyor olacağım."

Onun anlatacaklarını dinlemek için sabırsızlanıyordu. Ama bir andan da korkuyordu. Atlas'ın itirafından –artık her neyse onlar– sonra, bir anda her şey değişebilirdi. Aralarındaki ilişkinin rengi, Irmak'ın ona olan hisleri...

Mesajında çok kararlı görünüyordu Atlas.

Irmak da kararlıydı. Onun sakladığı her ne varsa öğrenmeye kararlıydı.

Yine de kendisini şimdiden en kötüsüne hazırladı: Atlas bir katildi. Kız arkadaşının katili. Onu isteyerek öldürmemişti. Ama neden Necati'nin karanlık işlerine alet olmaya devam ediyordu?

Irmak'ın şu anda yurt odasında, bilmem kaçıncı rüyasını görüyor olması gerekmiyor muydu?

Apartmana doğru yürürken sokak kapısının önüne yaslanmış duran, kendisine bakan sarhoş bir evsiz adam görünce biraz korktu. Çabucak yanından geçip kapıda yazan zillere baktı. Hiçbirinde Atlas'ın ismi yazmıyordu ama evi çatı katı olduğu için en üstteki zile bastı. Bir süre sonra onun megafondan, derinden gelen sesini duydu ve sadece bu bile, içinde bir şeyleri ısıtmaya yetti.

"Kim o?"

"Aç kapıyı. Ben geldim," dedi aceleyle.

Böylece birkaç saniye içinde kapı açıldı, sarhoş adamı geride bırakıp apartmana girdi.


Parti neredeyse dağılmıştı. İşte, içeride kalan son davetli olan Efe de, kollarının arasındaki iki kızla mekanı terk ediyordu. Soğuk havaya rağmen üstündeki incecik kıyafetle parti mekanının dışındaki bir banka çökmüş oturan Selin, düşüncelerle boğuşuyordu. Adı Necati olan şu izbandut kılıklı adam mekanın kapısında karşısına çıkmış, Irmak'a söylemesi gereken şeyler olduğunu söyleyerek onu bulmasına yardım etmesini istemişti. Ama neredeyse emredercesine, bir ölüm kalım meselesiymiş gibi yapmıştı bunu. Selin onu Irmak'a götürmeyince de, "Ona söyle Atlas'tan uzak dursun. Kendi iyiliği için, Atlas'ın peşini bıraksın," demişti. Şimdi Selin, elindeki telefonla belki onuncu kez Uzay'ı arıyordu, ama telefon çalıp çalıp duruyor, asla açılmıyordu. Belki de partide onun yanına gidemediği için, aralarında bir şeyler başlamadan bitmişti. Kızlarla taksiye binen Efe'ye bakıp kendi kendine küfretti.


Irmak asansörden çıktığında, Atlas onu kapının önünde bekliyordu. Üstünde turuncu bir yazıyla "I'm an alien" yazan bej rengi bir penye ve yeşil bir pantolon giymişti. Yüzünde dengeli bir gülümseme vardı, ne biraz eksik, ne biraz fazla. Tam da olması gerektiği gibi.

"Gelsene," dedi.

Irmak içeri girdi. Montunu çıkarıp portmantoya astı. Yanak yanağa öpüştüler. Onu ne kadar özlediğini fark etti Irmak. Görüşmeyeli günler olmuştu. Onu fevrice çıkışan liseli bir aşık gibi parkta terk edip gittiği gün aklına gelince, sanki Atlas da o an bunu düşünüyormuş gibi, kendi içinde belli belirsiz bir mahcubiyet yaşadı.

"Salona geçelim," dedi Atlas ve Irmak'ı içeri davet etti.

Irmak bu odayı seviyordu. Siyah, vizon ve füme renklerle döşenmiş olan oda bu renkler yüzünden belki biraz fazla karanlıktı ama, bir şekilde Atlas'ın ruhunu çok iyi yansıtıyordu. İki sütun arasına asılmış olan hamak ileri geri hafifçe sallanıyordu, belli ki o kapıyı çalmadan hemen önce Atlas hamakta oturuyordu. Hamağın kenarındaki koyu lacivert bir battaniyenin ucu yere sarkmıştı. Çalışma masasının üstü her zamanki gibi dağınıktı: üst üste koyulmuş kağıtlar, ortada duran daktilo, dizüstü bilgisayar, kalemler, kemik çerçeveli bir gözlük... ve çerçevede siyah saçlı, gülen bir kızın fotoğrafı. Irmak, o an sanki Pelin de orada, onlarla birlikteymiş gibi bir hisse kapıldı.

Mürekkep Kokunu İçime Çektim (2017-2018, 19 Bölüm, Tamamlandı)Where stories live. Discover now