Bölüm 1

11.4K 356 67
                                    

Delikanlı yatağında huzursuzca kıpırdandı. Siyah ve bir türlü şekle girmeyen saçları terden alnına yapışmıştı.

"Anne... anne neredesin?"

Ama ses yoktu. Sadece beyaz bir boşluk. Hiçbir şey yoktu. Her yer bembeyazdı. Delikanlı annesini görmemişti ama orada bir yerde olduğunu biliyordu. Bir süre daha ilerledikten sonra kendini Kara Göl de buldu. Kızıl saçlı bir kadın gölün kenarına oturmuş ayaklarını suya sokmuştu. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Saçları dalgalı ve beline kadar uzanıyordu. Harry kadının yüzünü görebilmek için hızlandı ve tam arkasına geldiğinde derin bir nefes alıp elini kadının omzuna koydu. Harry'nin kalbi şimdi yerinden çıkacak gibiyiydi. Kadın hiç irkilmeden yavaşça başını çevirdi ve karşısındaki yeşil gözlere baktı. Oğlunu gören Lily ona gülümseyerek hemen yerinden kalktı. Ellerini Harry iki omzuna koydu ve onu iyice inceledikten sonra ona sımsıkı sarıldı. Harry bir afalladı ama gülümseyerek annesine sarıldı. Onu hiç bırakmak istemiyordu. Onunla hep burada kalmak istiyordu. Annesi Harry'i omuzlarında tuttu ve kendinden ayırdı.

"Çok büyümüşsün. Çok yakışıklı olmuşsun." Dedi Lily sıcacık bir gülümsemeyle.
"15 yaşındayım anne. Olacak o kadar." Harry'nin lafıyla kızıl saçlı kadının yüzünde bir hüzün belirdi.
"Seni yalnız bıraktım. Büyümeni göremedim. Çok üzgünüm. Özür dilerim oğlum." Harry böyle bir özür beklemiyor, neden özür dilediğini anlamıyordu.
"Senin bir suçun yok. Beni yalnız bırakmayı sen seçmedin ki"

Lily buruk bir gülümsemeyle oğluna karşılık verdi.
"Yapmam gerekenleri yapmadığım için özür dilerim. Gerçekleri saklamak zorunda olduğumuz için özür dilerim."
"Hangi gerçekler?"
"Zamanı gelince Harry." Dedi kadın ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı.
"Neden Kara Göl'deyiz?" annesi tekrar Harry gülümsedi.
"Bu senin rüyan Harry. Sen nerede olmak istersen orada oluruz. Burada olmak istedin." Harry hala annesine hayalmiş gibi bakıyordu. Onu hep fotoğraflardan görmüştü. Oysa şimdi tam karşısındaydı ve onunla konuşuyordu. Sesini duyuyordu.

"Anne?" Lily hiçbir şey demedi devam etmesi için bir el işareti yaptı. Harry işaretle birlikte devam etmeye başladı.
"Snape'e güvenmeli miyim?" annesi böyle bir soru bekliyor olacak ki gülümseyerek Harry'E döndü ve onun elini tuttu.
"Severus gerçekten çok iyi bir insan tatlım. Ben buradan hep sizleri izledim. O gerçekten çok zor şartlara katlanıyor. Sana nasıl davrandığını da biliyorum -"
"Babamla kavgalılar. Ayrıca senin ölü-" ama genç kadın parmaklarını oğlunun dudaklarına kapatarak onu susturdu.
"Herkes görmek istediğini görür ve anlatır. Her ne kadar James'i, Sirius'u harika biri olarak görsen de onlarda görmek istediklerini görüyor... Severus ilginç biridir." Hem ilerleyerek konuşuyor hem de ileride görünen Hogwarts'a bakıyordu hasretle.

"Ben Severus'un tek ve en yakın arkadaşıydım. Onun kötü tarafa geçmesini engellemek için elimden geleni yaptım. Ama onunda kendince nedenleri vardı. Tabi mezun olduktan sonra da mektuplaşmaya devam ettik. Çünkü o benim en iyi arkadaşımdı. Çocukluğumuz birlikte geçti. Kötü bir çocukluk geçirdi o. James onu sevmezdi. Çünkü ben hep Sev ile birlikteydim. Onun yanındaydım."

Harry Snape'e 'Sev' diye hitap eden birini ilk kez görüyordu.
"Ah ona sadece ben Sev derdim." Diye kısa bir açıklama yaptı. Yaklaşık iki dakika sonra genç kadının yüzü yine hüzünlendi.
"Gitme zamanı Harry." Harry bir anda endişelendi. Gitmek istemiyordu. Annesiyle kalmak istiyordu.
"Hayır. Burada kalmak istiyorum anne. Seninle kalmak istiyorum."
"Üzgünüm tatlım. Ancak bu imkânsız." Dedi Lily. Harry ise gözünden akan yaşlara engel olmadan başını "hayır" anlamında iki yana sallıyor annesine doğru ilerliyordu.
"James'e "çok yakında her şey ortaya çıkacak" bunu söyle" yavaş yavaş yok olan Lily Harry'e umutla baktı.
"Ne- ne demek bu?"
"O anlar. Seni seviyorum tatlım. Ve Severus'a güvenebilirsin. Ama yine de senin tercihin. Hoşça kal."


Harry birden uyandı. Etrafına bir göz attı. Ama her yer bulanıktı. Neden bulanıktı? Hala rüyadan çıkamamış mıydı? Hayır. Tabi ya gözlükler dedi kendi kendine. Yanındaki komedinin üzerinden gözlüklerini alıp taktı. Şimdi daha iyi...

Harry yatağında oturmuş, bacaklarını göğsüne çekmiş gördüğü rüyayı düşünüyordu. "Severus'a güvenebilirsin" demişti annesi. Nasıl güvenecekti ona? Yaptığı o kadar şeyden sonra. Harry bir sesle düşüncelerinden sıyrıldı. Saatinin alarm'ı çalıyordu. Delikanlı saati kapatmayı denedi ama susmayınca cam saati alıp karşıdaki duvara geçirdi. Şimdi sonsuza kadar susmuştu işte. Saatin kırılma sesi duyulmuş olacak ki içeriye babası, Sirius ve Remus daldı.

"Harry ne oldu?" diye sordu Sirius herkesten önce davranarak. Harry kendini onun kollarından kurtarınca konuşmayı başardı.

"İyiyim. Sadece saatin sesi sinirimi bozdu." İnanmış olacaklar ki Remus anlayışlı bir şekilde gülümsedi.

"Hazırlansan iyi olur genç adam yarım saat sonra çıkacağız. Biliyordun Hogwarts." Harry Hogwarts'ı tamamen unutmuş. Birden yataktan fırladı ve odada ki diğer üç kişiye tek tek baktı.

"Sakın bana sandığının hazır olmadığını söyleme Harry" Remus şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Hazır desem şimdi çıkıp sandığımı hazırlamama izin verecek misiniz?"

"Harry!!" diye kükredi James.

"Söylesene sen nasıl öğrencisin?" Sirius biraz espri yapmaya çalıştı ama aynı anda sandığı Harry'nin eşyalarını teperken pek başarılı olamıyordu. Dördü birden sandığı hazırlamış hemen evden çıkmışlardı.

Happy End (Severitus ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin