1.KISIM- Bölüm Bir

6K 338 146
                                    

Yer: Arnavutluk

Doktor Jasa, böylesine büyük bir deneye başladığında her zaman kendini gergin hissederdi.

Elleri titreyerek sıcak kahveyi tezgahtan aldı. Etraf dağınık ve dumanlıydı. Gözlüklerini kısa süreliğine çıkarıp etrafına bakarken derin bir nefes aldı. Gerilmişti, sinirleri yıpranmıştı ve o an kesinlikle ne yaptığının farkında değildi. Gözleri aniden kafesin içinde uyuyan ejderhaya takıldı.

Ejderha daha küçücüktü. Yumurtasından çıkalı bir hafta olmuştu. Sessiz bir şekilde uyurken verdiği sıcak nefesler yüzünden kafesin camı buğulanmıştı. Doktor sıcak kahveyi hızla içerken çöpü tezgaha bıraktı ve deneğin yanına geldi.

Kadın kendinden geçmişti. Yüzünde onlarca kablo vardı, çıplak bedenine değen ve bütün yaşam belirtilerini ulaştıran kablolar sinir bozucu derecede uzundu. Doktor Kocha laboratuvara girdiğinde kendisine baktı. "Ne oldu?" dedi aniden, Doktor Jasa'nın yüzündeki ifadeyi fark ederek.

Hiçbir şey demedi. Bunun etik olmadığını da biliyordu. İçinde bir yerlerde susmuş vaziyette bekleyen vicdan azabı kendini gösterir gibi olmuştu. Kadından uzaklaştı ve iğneyi eline aldı.

Kadının terli ve ıslak bedenine yaklaştı, nedensizce sertleşmiş kolunu nazikçe tuttuğu anda kadın aniden gözlerini açtı ve güçlü eliyle Doktor Jasa'nın bileğini tuttu.

Doktor Jasa'nın elindeki uyuşturucu iğne yere düşerken "Uzaklaş!" diye bağırdı Doktor Kocha. Doktor Jasa ise kadının gözlerine baktı, alev alev parlayan açık kırmızı gözleri sürekli renk değiştiriyordu. Göz bebekleri büyüdü, gözündeki beyaz yerleri dahi kapladı ve sesi duyuldu, "Me ler te shkoj. (Gitmeme izin ver.)" 

Kadın inanılmaz güçlenmişti. Doktor Jasa'nın bileğini bıraktı ve elini kaldırdı, elini kaldırdığı anda ortamdaki hava güçlenerek Doktor Jasa'nın bedenini bir tüy gibi kavrayıp laboratuvarın sonuna fırlattı. Doktor Kocha acil durum butonuna bastığı anda kadın elinde bir ateş oluşturup onu yakmaya başladı.

Doktor Kocha acılar içinde can verirken Doktor Jasa kendine gelmişti. Kırık camların arasında doğruldu, vücudunun sayısız yerinde ağrı ve sızı vardı. Kolundan süzülen kan laboratuvarın beyaz zeminini kırmızıya boyarken denek ayağa kalktı. Çıplak bedenini örtme gereği duymadı, gözleri uyuyan yavru ejderhaya kenetlenmişti. 

Yavaşça ejderhaya yaklaştı. Yavru ejderha sanki onun uyandığı hissetmiş gibi anında doğruldu, öylesine minikti ki kadın onu ellerinin arasına aldığında avuçlarına sığmıştı. Kadın büyülenmiş gibi mucize varlık olan ejderhaya bakıyordu. "Foshnja ime. (Bebeğim.)" diye mırıldandı, ejderha anlamışçasına ağzından minik bir alev çıkardı.

Kadın ejderha elindeyken Doktor Jasa'ya yaklaştı. Doktor Jasa korkuyla gerilerken kırık camlar kan içinde kalmış kolunu daha da parçaladı. Kadın ona yaklaştı ve tepeden bakarken "Mos me ndiq mua. (Beni takip etme.)" dedikten sonra laboratuvarı yangın içinde bırakarak hastaneden uzaklaştı.

*****

Derin bir nefes aldım.

Laboratuvardan çıktığım anda ciğerlerime dolan hava bana ağır gelmişti. Yıllardır temiz hava almadığımı düşündüğümüzde bu olağan bir şeydi. Ejderha kollarıma tutunarak tırmandı, omzumda durdu. Benim gibi o da eğlenmiş görünüyordu.

Hafızamın iyi olduğunu söyleyemezdim. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Sanki bütün bedenim silinmiş de yeniden doğmuş gibiydim. Ormanın içinde ilerlerken çıplak vücuduma değen otlar siyah kanımın akmasına neden oluyordu. Yaralar birkaç saniye içinde kendiliğinden iyileştiği için hiçbir şeyi umursamıyordum.

Başlangıç - Kayıp TanrıçaWhere stories live. Discover now