Bölüm Bir 🔥 Soğuk Metal

Start from the beginning
                                    

''Eğer annemin kardeşi olmasaydın ya da senin evinde yaşıyor olmasaydım sana bir dakika bile katlanamazdım biliyor musun?''

Omuz silkerek cevapladı. ''Çok konuşma ve sür güzelim!''

Ellerim deri direksiyonda, başım öne eğik son derece dikkatli bir halde arabayı sürüyordum. Dışarıdan acemi olduğum her hâlükârda belli olurdu. Eh, ehliyeti alalı şunun şurasında birkaç ay olmuştu.

Evimizin bulunduğu sokağı geçmeden hemen önce, her zamanki gibi yan villanın karanlığı dikkatimi çekmişti. İçerisine taşınan kişi, genelde geceleri evde olmuyor, gündüzleri ise ortalıkta görünmüyordu. Dedem, anneannemle konuşurken onun genç bir iş adamı olduğundan bahsetmişti ve bu, adamın gizemli hallerini daha da merak ettiriyordu.

Ev, görüş alanımdan çıktığında gözlerimi kapatıp açarak düşüncelerimden sıyrıldım ve arabayı yol boyunca sürmeye devam ettim.

Yaklaşık bir yarım saatin ardından Çark Sokağına gireceğim sırada direksiyonun üzerinde duran elimin üstüne bir baskı hissetmemle irkildim.

''Oraya değil, sağa dön.''

Tek kaşımı kaldırarak Çınar'a baktığımda son derece ciddi gözüküyordu. ''1966 yangının çıktığı yer Çark Sokağı. Ve oradan gidiliyor.'' diye uyardığımda, ince kaşlarını havalı bir edayla kaldırdı.

''Ödevde kısa bir değişiklik oldu. Tarif ettiğim yere git.''

Kulağıma hiç inandırıcı gelmese de o an en son istediğim şey bu iğrenç günü uzatmaktı. O yüzden sabırla derin bir nefes alarak dediğini yaptım.

Neredeyse yarım saattir Çınar'ın tarif ettiği yoldan ilerliyorduk ve hafif hafif ürkmeye başlamıştım. Sonunda karşıma çıkan tabeladaki yazıyı görünce hiddetle gözlerimi araladım.

Doğru mu okumuştum yoksa gözlerim beni yanıltmaya mı çalışıyordu?

Ülkenin en belalı semtlerinden birisine geldiğimize inanamıyordum.

Gerçekten inanamıyordum.

Sinirle frene hücum ederken büyümüş gözlerimi Çınar'ın üzerinde tuttum. ''Nereye geldiğimizin farkında mısın sen?''

Öfke, tüm vücudumu sarmışken onun yaptığı tek şey gülümsemek olmuştu. Yumruk yaptığı elini sallayarak zafer kazanmışçasına dışarıya bakıyordu.

''Sana diyorum!'' diye kükredim tekrar. O an eliyle yanağımı sıktı.

''Bana aracı olduğun için teşekkür ederim güzellik. Şimdi gitmem gerekiyor, anneme arkadaşımda kalacağımı söylersin.''

Titreyen ellerimi havaya kaldırdığımda söylediği söz üzerine ne yapacağımı bilemez bir halde bağırdım. ''Aptal mısın? Ödev yapacağım demiştin. Beni ne tür bir bok çukuruna soktun böyle?''

''Planda son anda değişiklik oldu. Haydi ben kaçar.'' diyerek itiraz etmeme fırsat vermeden arabanın kapısını açtığında ellerimi hiddetle saçlarıma yerleştirip hayal kırıklığı içerisinde derin bir nefes aldım. Camdan ona baktığımda hızla koşarak sokağın sonundaki bir kapıdan içeri girdiğini gördüm. Ellerimle kornaya basıp geri dönmesini işaret etmiştim ama duymamazlıktan gelmiş, kaba bir ifadeyle anlatacak olursak kıçına bile takmamıştı. Gitmesine izin veremezdim. O sadece özenti bir ergendi. Başına neler geleceğini düşünmeden hareket eden bir ergen. Yirmi birime girecek olmam beni ergenlikten çıkmış yapabilir miydi bilmiyordum ama o henüz on sekizini bile doldurmamıştı. Evet, nam-ı diğer dayım; benden tam dört yaş küçüktü...

ATEŞİN OĞLU (I)Where stories live. Discover now