♢♢♢ 3 ~ ön okuma

434 77 36
                                    

Saçlarının arasına karışmış kum taneleri gecenin siyah göğündeki yıldızlar gibiydi; avuçları yeri kucaklamış, göz kapakları hatırlanmayacak rüyaların sinema perdesine dönüşmüştü. Bir hissedilen saatin yarısından fazlasını alan uyku bedenini yeterince dinlendirdiğinde Hayat, esneyerek gözlerini açtı ve sağ yanına doğru yuvarlandı. İskender'in havaya kaldırdığı elinin ucundaki hareketsiz varlık, tüm sersemliğini üflenmiş kumlar gibi dağıtmaya yetti.

"O da ne? Akrep mi yakaladınız?" dedi çatallı çıkan sesiyle. Emekleyerek hızlıca diğerlerinin yanına geldi ve akrebin kıskaçlarına dokunmaya çabaladı. İskender elini çekerken yorgun bir nefes aldı ve Yafes'e baktı.

"Doğaya salacaktık ama ölüverdi." dedi Yafes. "Biz de motorlu aracımızı vücudunu inceleyerek tasarlayacağız."

Kız kulağını yokladı. Biyoçevirmen olmadığı için söylediklerini anlayamamıştı. "Ne diyor?"

"Bence teknik açıdan bizi çok zorlar ama Yafes motor üretmek istiyor." İskender ayağa kalktı ve elini yoldaşının omzuna koydu. "Başta pek ihtimal vermedim ama şimdi daha umutluyum. Hepimiz bir araya gelirsek aşamayacağımız zorluk yok."

"Harika olur!" dedi parmaklarını birbirine geçirip kaslarını gevşeten kız. Alçalmış bir sesle "Yalnız..." diye eklemeden hemen önce dili, kuru damağında geziniyordu. "Önce su bulmamız gerekmez mi? Susuzluk çekerken kafamız nasıl çalışacak ki?"

"Su bulmak için beklemek dışında yapabileceğimiz bir şey yok."

Bir kez daha yuvarlanan kız süratle ayağa kalktı. Başı ani hareketten dolayı şiddetli olarak dönse ve gözleri kararsa da bu hisler hemen kayboldu. "Nasıl yok? Dağılıp arayalım."

"Nereye dağılmayı düşünüyorsun? Bulunduğun yeri değiştiremezsin, bunu biliyorsun." Ayağını yere sürdü. "Sen altı saat öncesine gideceksin, ben altı saat sonrasına gideceğim ama sonuç olarak aynı yerde olacağız. Burada vaha yok; altı saat öncesinde de yoktu ve altı saat sonrasında da olmayacak. Yani, mantıklı değil bu önerin."

"Oturup ölmeyi beklemek mantıklı." dedi kollarını dolayan kız. Adamın azarlar gibi uzun bir cümle kurmasına sinirlenmişti.

"Daha fazla yorulmamak adına mekân akışının neler getireceğini beklemek en doğru strateji." Kızı daha fazla alevlendirmemek adına, ses tonunu yeraltı suyu serinliğinde ayarladı. "Ayrıca tehlikelere karşı bir arada durmalıyız."

Yafes iki tarafı da dikkatle dinlemişti. "Ayrılmamak konusunda sana, etrafı dolaşmak konusunda da kardeşine katılacağım." diye açıkladı. "Uzaktan geçen bir kervan görebiliriz."

Öteki itiraz edecek olduğunda "Biliyorum." dedi denizci, askerin sözünü keserek. "Zamanın işleyişini bana anlatmıştın. Hareket ederek yerimizi değiştiremiyor, içinde bulunduğumuz zamanı değiştiriyoruz. Uzakta göreceğimiz bir kervan tam bu durduğumuz yerden geçtiyse..."

"Çağın henüz başındayız. İki kez güneşin batışını göremeden susuzluktan bayılırız. Zaman yavaş akıyor, bir günü bitirmek için çok fazla yürümemiz gerekiyor."

"Eğer burada kalırsak bir kez bile görmeden bayılacağız!"

"Her şeye karşı çıkıp çözüm yollarını tıkadığının farkında mısın?" Hayat elini beline koymuştu. Çenesini yukarıda tutuyor, dolaşmış saçları arkaya düşüyordu. "Her zaman senin dediğini uygulamak zorunda mıyız? Bir defa olsun kendinden başkasını dinlesen ne olur? Ne kaybederiz?"

Sözlerin muhatabı hiç ses çıkarmadan başparmağıyla işaret parmağının ucunu birleştirip ağzına götürdü ve fermuar çekme işareti yaptı. Biyoçevirmenini kıza verdi; öne geçti ve geceye doğru yürümeye koyuldu. Diğer yolcular önce birbirlerine baktı, ardından birliklerini kaybetmemek uğruna gidenin peşine düştü.

Yedi Mum Serisi | İlk 3 Kitap RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin