KAHVE

756 33 34
                                    

(So Min)

Yine geldi ve aynı şekilde sıcak gülümsemesi ile benden bir kahve istedi. Hergün aynı saatte geliyor ve bir kaç fincan kahve içerek saatlerce burada oturuyor. Sonra da çıkış saatime yakın saatlerde gidiyor.

Bu arada onunla aynı liseye gitmiştik ve ona aşıktım. Aslında hala ona aşığım. Bu yüzden onun gittiği üniversiteye gittim bende. Fakat onun dikkatini bir türlü çekemedim.

Onu yıllardır seviyorum... Onu yıllardır, her şeyiyle seviyorum...

Onun müzik dinlemeden bir gününü bile geçirememesini, saçlarını düzeltme takıntısını, çocukları çok sevmesini, insanlara yardım edebilmek için elinden geleni yapmasını, içten ve sıcacık gülümsemesini... Kısacası her şeyini seviyorum.

Aslında onu sevmiyorum, ona aşığım...

Soo Hyun, sana aşığım.

(Soo Hyun)

Yine o kafeye gittim. Onu görmek için...

Her gün olduğu gibi bir fincan kahve istedim onun sevimli ve ışıldayan gözlerine bakmanın verdiği heyecanla.

Her gün buraya onun için, onu görebilmek için geliyorum.

Onunla aynı liseye gitmiştik. Şimdide aynı üniversiteye gidiyoruz. Sanırım şanslıyım, o da benim seçtiğim üniversiteyi seçtiği için.

Aslında ben ona aşıktım...

Onu yıllardır seviyorum. Onu yıllardır, her şeyiyle seviyorum. Onun lisedeyken Korece dersinden sıkıldığını belli ettiği mimiklerini, utandığında kıpkırmızı olan yanaklarını, yardımsever ve sevecen hallerini, saygılı kişiliğini, içten ve sıcacık gülümsemesini... Kısacası her şeyini seviyorum.

Aslında onu sevmiyorum, ona aşığım...

So Min, sana aşığım...

(So Min)

Kahveyi masasına bırakırken bana yine o muhteşem gülümsemesi ile baktı. Bu bakışa alışamıyordum. Her gün bana böyle bakıyordu ama her defasında kalp ritmimde değişiklik olmasına neden oluyordu. Eğer bir gün kalpten gidersem bunun tek sebebi onun gülümsemesidir.

(Soo Hyun)

İşte yine kızardı. Onun bu hali bana göre en sevimli hali.

Kızarmış yanaklarına rağmen gülümsememe karşılık vererek "Afiyet olsun." dedi. Onun sesi anneminkinden sonra duyduğum en huzur verici ses bence.

Artık ben de çekinmeye başlamıştım. Onun yanında ister istemez heyecanlanıyordum. Bakışlarımı önümdeki kahveye çevirerek teşekkür ettim.

(So Min)

Yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. Kesinlikle yine kızarmıştım. Ne rezillik ama!..

Bakışlarını gözlerimden alıp önündeki kahveye götürürken "Teşekkür ederim." dedi.

İşte bunu da çok seviyorum. Sesini... Onun sesini müzik yerine bütün gün dinleyebilirim.

Arkamı döndüm ve yavaş adımlarla istemeye istemeye ondan uzaklaştım.

Her ne kadar onun karşısında oturup. O muhteşem sesi ve gülümsemesi eşliğinde muhabbet etmek istesem de ne yazık ki bunu yapamam.

(Soo Hyun)

Onunla birlikte bu masada oturup huzur veren sesi ve sevimli gülümsemesi ile vakit geçirmek istesem de reddedilmekten korkuyorum.

Telefonumdan gelen mesaj sesi ile irkildim. Telefonumu elime alıp kimden geldiğine baktım. Se Joon. En yakın arkadaşım. Hemen açıp baktım mesaja.

"Eğer bu gün açılamazsan In Ha'yı daha fazla oyalayamayabilirim. Yine geldi aşkımı itiraf edeceğim diye tutturdu. Gittikçe daha zor ikna oluyor."

Kahretsin! In Ha!.. Aşık olduğum kızı sana kaptırmaya niyetim yok.

(So Min)

Bu çocuk neden hemen beni yanına çağırdı ki? Kahvesini bitirmediğine eminim. Çünkü daha bir yudumcuk içti. Evet, evet... Bildiniz. Onu izliyordum.

Elindeki telefonu masaya bıraktıktan sonra kahvesinden bir yudum aldı ve hemen beni çağırdı.

Biraz farklı görünüyordu aslında. Ne olmuştu ki?

Umrumda değil. Hızla yanına gitmeye başladım. Hızlıydım çünkü ona ne kadar yakınsam o kadar huzurluyum.

(Soo Hyun)

Bir anlık sinirle onu yanıma çağırmıştım fakat ne yapacağımı bile bilmiyordum. Ne diyeceğim?

Kahretsin!.. Neden böyleyim ben?

Yanıma hızla yaklaşıyordu ve o yaklaştıkça kalbim yerine sığamıyormuş gibi sıkışıyordu. Sanırım birazdan göğsümü delip onun avuçlarının içine uçacak.

Derin derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ama ne fayda? Hiçbir değişiklik yoktu. Hatta daha da kötüleşiyordum.

"Buyrun."

Duyduğum o muhteşem sesi ile gözlerimi içinde kaybolduğum gözlerine çevirdim.

İşte bu anda bilincimi kaybetmiş olmalıyım ki ayağa fırlayıp aniden söylediğim kelimeler karşısında ikimizin de gözleri irice açıldı.

"Sana aşığım..."

.

.

.

.

NOT: İlk tek bölümlük hikaye denememdi. Çok kısa biliyorum ve acemice de oldu ama umarım beğenirsiniz.

Medyadaki fotoğrafta Kim Soo Hyun ve Jung So Min, video da ise BTS-Coffee (Türkçe Altyazılı) var. Bu şarkıyı dinlerken geldi aklıma.

Teşekkürler ^-^

KahveKde žijí příběhy. Začni objevovat