6.BÖLÜM

159 10 0
                                    

Kulaklığımı taktım ve gözlerimi kapattım. Hayal dünyamda yaşadıklarımı düşünüyordum. Sevmek değildi değil mi bu? Daha önce bunu tatmadım. Hiç de özenmedim. Ama bu çocukta beni çeken bir şey vardı. Gözleri beni delice etkiliyordu. Kokusu astımımı geçiriyordu. Peki kimdi, neydi? Belki de bir daha hiç görmeyecektim. Ama onu tanımak istiyorum. Onun benim geçmişimle bir ilgisi var ve ben öğrenmek istiyorum. Sadece zaman, zaman diliyorum. Bunları düşünürken uykuya dalmışım. Uyandığımda saat on ikiyi geçiyordu. Üzerimi değiştirip aşağı indim. "Amma da uyudun uykucu biz kahvaltı yaptık sen de yap. Masada duruyor her şey." dedi. Tamam diyerek yanağından öptüm. Bir şeyler atıştırırken bir yandan da kitabımı okuyordum. Kitap okumak en sevdiğim şeylerden biriydi. Hayal gibi kitaplarda hayat. Kitaplarda hayatlar var. Gizli dünyalar, keşfedilmemiş yaşamlar var. Kahvaltımı bitirince yukarı çıktım ve Ada'yı aradım. Karmakarışık'a gidelim dedim. Daha sonra Kaan'a da bir çağrı bıraktım ve Can'ı da alıp gelmesini söyledim. Kısa bir süre sonra tamam diye cevap geldi. Temmuz ayının ortasındaydık ve hava muhteşemdi. Şortları çok severdim. Hemen altıma bir şort, üzerime salaş bir tişört geçirdim. Çantamı alıp kapıya yöneldim. "Anneciiim ben Karmakarışık'dayım."diyerek çıktım. Lise bitmişti ve artık nerdeyse hiç karışmıyorlardı. Rahattım. Yeterince stres dolu bir yıl geçirmiştim. Çok ağır bir çalışma göstermiştim. Gittiğim okul çok iyi bir okuldu. Her konuda destek veren öğretmenlerim vardı. Haklarını nasıl öderim bilemiyordum. Tüm yıl bana yardım ettiler. Stresten ağlarken onların yanındaydım. Emeklerim ve umutlarım boşa gitmemesini onlara borçluyum. Öyle boş boş düşünürken Karmakarışık'a geldiğimi farkettim. Bizimkileri görmeye çalışıyordum çünkü çok kalabalıktı. Sonunda görebilirdim ve yanlarına gittim. Oturduk ve bir şeyler sipariş ettikten sonra konuşmaya başladık. Onlarlayken hep çok mutlu oluyorum. Neşe kaynaklarım. Konu konuyu açıyordu. Laf eski arkadaşlara çocukluğa geldi. Ada "En yakınlarımın bile yüzlerini unuttum. Bir siz gerçeksiniz bee." dedi. Can "Abim benim çocukluk yıllarım çok komik be bir ara annemin saçını oynuyorum diye uhu yapmışım. Sonra bir arada denizde genç ve güzel kızların yanına gidip meyaba kizlay falan dermişim be." dedi gülerek. "İnsan 7 sinde de aynı 18 inde de işte!" dedim gülerek. Kaan "Valla benim çocukluğum Deniz, onunki de ben. Ne diyim daha. Sokaklarda kaybolup ceza mı almadık, futbol maçı mı yapmadık, oje mi seçmedik, araba yarışı mı oynamadık, evcilik oynayıp barbieleri mi süslemedik.. En önemlisi beraber ağlayıp beraber mi gülmedik be.." dedi. "Kaaaan yaa" diyerek boynuna sarıldım. Sonra kolumu atarak "Az ergen değildik ama haa." dedim gülerek. "Şışşt girme o konularaaa" diyerek göz kırptı. "Valla ne diyim ben çok normalmişim be." dedi Duru kısık sesle. "Uff nerden çıktı bu maziler ana dönsek" dedim baygın bir sesle. "Meselaa yarın sabah denize gidelim beraber sabahtan ama uyuycam demek yokk." dedim. "Uykucu mu diyor bunu? " diyerek güldü Kaan. Sohpet uzayıp gitmişti. Can formunda değil sanarken gene başlamıştı döktürmeye. Kafamı bir an sola çevirdim. Gökhan.. Ordaydı ve pür dikkat bana bakıyordu. Yanında da sarışın bir kız. Az önce Kaan'la sarılıyorduk. Yani kolu omzumdaydı. Gerçi biz hep öyleydik ama demiştim ya bizi uzaktan hep yanlış anlarlar. Ben boş boş bakarak bunları düşünürken o hiç gözlerini ayırmadan bir bana bir de Kaan'a bakıyordu. Ben de yanındaki kızı bir süzeyim dedim. Uzun boylu. Uzun ve sarı saçlı. Hmm, gözler yeşil gibi ama tam da değil. Kimsin sen yani? Hayır yanında fıstık gibi kız var. Yani tamam bir ben değil ama -ama güzel yaa- yani niye Kaan'ı süzüyorsun. Ya kız güzel mi cidden ya. Yok be değil. Of Deniz salak mısın güzel işte. Böyle iç sesimle tartışırken "Denizz" diyerek Kaan seslendi. Önüme döndüm ve uzun bir süre arkama bakmadım. Çok sessiz kalmıştı ortalık. Genelde geceleri bir grup sahne alırdı. Gündüzleri ise ya bir yerden şarkı açılır ya da biri çıkıp söylerdi. Hmm neden olmasın? Yerimden kalktım ve emin adımlarla sahneye gittim. Orkestraya birkaç şey söyledim ve dik bakışlarımla sahneye çıktım. Gözlerini dikmiş bakıyordu herkes. Özellikle de Gökhan. "Yeniden, yandı tüm ışıklar yeniden. Nasıl parlıyor aşk gözlerinden. Içimi eritiyor şimdiden." Bizim grup bana tempo tutuyor, bir grup şarkıya eşlik ediyordu. Gökhan ve o uzun kız da bana bakıyordu. Daha bilmediğin ne sürprizlerim var benim. Ne sandın yani, kucağına almışsın. Astımım tutmuş al bir zahmet. Sırf bu yüzden aşık falan mı olucam. Eğlence kızıyım aşk değiiil! "Senin yanındır sarayım hadi öp uyandır sevgilim.." şarkıyı bitirince bir alkış koptu. Gülerek arkaya tekrar bir şeyler söyledim. "Sen beni boşuna hiç kalbinin oralara koyma, kollarını bana sarma. Kalamam oralarda. Sen de gül eğlen öyle acıklı konuşma. Hayat ne ki sonuçta? Anlık bir buluşma..." bu bölümü gözlerine bakarak söyledim. Tabi arasıra kaçırdım gözlerimi. Çünkü çok çok derin bakıyor bu çocuk. Bu şarkının da sonuna geldikten sonra alkışlar eşliğinde sahneden indim. Bizim grup ayaktaydı. Kaan hınzırca gülümsedi. Ben de göz kırptım. Herkes bana bakıyordu. 'Sese bakk' 'Cidden iyiymiş bee' diye cümleler duydum. İşte ben böyle dağıtırım ortalığı, kiminle dans ediyorsun öğren bakalım...

Olanlara yeterince şaşırmamışım gibi yanında ciddi anlamda yakışıklı bir çocuk vardı ve kolu sürekli omzundaydı. Hayır o zaman niye sarıldı, niye omzumda uyudu. Belki de cidden çok sarhoştu. Belki de o yanındaki yakışıklı çocuk sevgilisiydi. Tabi sevgilisi başka ne olacak? Kolunu atıyor, sarılıyor. Ya sen ne sandın ki yani daha kaç gündür tanıyor kız seni. Deli gibi içmiş. Ne hatırlayabilir ya da neyi bilinçli yapabilir? Ama yine de öyle yapılmaz insana ya. Yani umut verip gitmek oldu. Tamam geçmişimiz yok ama -ki bundan bile şüpheliyim- ama yok farzedelim ki bu yaptığı olmadı ya. Bir de gelmiş nispet yaparcasına yanındaki çocuğa sarılıyor. Belki de dediği gibi ben de eğlenmeliyim. Böyle acıklı konuşmak bana yakışmaz. Ya acaba ben... Yok yok aşık falan olamam. Ne alaka. Çocuk çocuk hareketler. Yok hayır daha neler be. Böyle durgun olduğumu farkedince elimi avcunun içine aldı Beren. "Gökhan, bak bırak daha kaç gündür tanışıyorsunuz saçmalama kardeşim. Seni böyle değil deli gibi şarkı söyleyip gitar çalarken kahkaha atıp kızları başına toplarken görmek istiyorum. " dedi. Aşık değilim de kırıldım diyelim. Tanımazdan geliyordu oysa bal gibi de tanıyordu. Ona bir bakayım diye kafamı çevirdiğimde hiç umursamadan gülmeye devam ettiğini gördüm. Ben de umursamaz bir tavırla önüme döndüm.

Bakışları üzerimde hissedebiliyordum ama aldırış etmeyecektim. Gülmeme kaldığım yerden devam ettim. Cidden muhabbet koyulaşmıştı. Yarın sabahki deniz konusunu tekrar gündeme getirdim. Tabiki tamam dediler ve sabah tekrar buluşmak üzere ordan ayrıldık. Yol boyu ne düşündüğümü bilmeden düşündüm. Off neler oluyordu bana? Anlatabilir mi biri? Eve gidince ilk işim gitar çalmak olacaktı. Sakinleşmek için en iyi yol. Anlayamadığım karışık duygulardan kurtulmak için en iyi yol..

Mavinin Sen TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin