"Tamam bırak, gidiyorum."

Ardından yüzünü asıp odamdan çıktı.

-----------------------

Helin'in ağzından :

Alinalardan Efe'yle birlikte çıkmıştık.
Biraz yürüdükten sonra aynı anda durduk.
Bunca yaşanan şeye rağmen tek yapmak istediğim dudaklarına deli gibi yapışıp soluksuz kalana kadar öpüşmekti.
Nasıl bu kadar arsız olabilirim ki!
Onu ortada bırakan da benim geri almak isteyen de...
Kesinlikle beni affetmeyecek.
Zaten Yeliz var onun için...

"Helin."

Bana seslenmesiyle vücudumu ona döndürdüm.

"Bir yerde oturup bir şeyler içebilir miyiz?"
"Tamam."

Ağzımdan nasıl çıkabildi bu tamam?
Hayır demem gerekirdi.
Olmaz.
Biz konuşmaya başlarsak beni kim susturacak?
Babasından nefret eden en azından ona kızgın olan bir Efe görmek istemiyorum ben karşımda.

Kafenin yakınlarına gelince geri dönmeye karar verdim. Daha doğrusu düşüncelerim ağır bastı ve yol ortasında bir anda durdum.

"Efe benim gitmem lazım."

Ben birden böyle deyince bileğimi tutuverdi.

"Dur Helin. Nereden çıktı şimdi gitmek? Oturalım iki dakika."
"Ama..."
"Bu kadar mı bittim sende? İki dakika kahve içmeye bile tahammülün yok mu?"

Bir şey demeden bileğimi kurtardım elinden. Ardından kafeye doğru ilerledim. O ise yol ortasında öylece kalmıştı.
Arkamı dönüp seslendim.

"Sadece yarım saat oturacağım Efe. Yerinde olsam acele ederdim."

Belli belirsiz gülümseyip peşime takıldı.

Kafeye girip üst kata çıktık. Köşede kalan bir masaya oturup birbirimize baktık.
Bu bakışma beni fazla heyecanlandırdığından bakışlarımı kaçırıp menüye odaklandım.
Sırf bakışmamak için karşısına oturmamıştım oysa.

"Ben sıcak çikolata istiyorum. Sen ne içeceksin?" dedim sakin sakin. O ise bana bakmayı sürdürüyordu.

"Latte alacağım." dedi bakışlarını çekmeden.

Garson gelince sipariş vermek üzere ona döndü de ben de baskıdan bir an olsun kurtulabildim.
Hayır, kesinlikle Efe'nin bakışlarından rahatsız olmuyorum. Ama...
Ama işte!
Eriyorum resmen o bana derin derin bakınca.
Sanki her an çözülecek, her şeyi anlatacakmışım gibi geliyor.
Hoş, anlatsam da bu saatten sonra ne fark edecek ki.

Garson gidince tekrar bana döndü Efe.

"Helin, bugün Alinalarda..."

Konuşmanın nereye gideceği belli oldu. Demek bu yüzden oturup konuşalım demiş.

"Sorun değil Efe. Yani öpüşme olayını diyeceksin. Ani gelişen bir şeydi senin bir suçun yok."
"Helin..."
"Gerçekten. Bunu konuşmak istiyorsan konuşulacak bir yanı yok."
"Konuşulacak bir yanı yok mu?"
"Evet. Öylesine bir şeydi. Gereğinden yakın durduğumuz için oldu."

O sırada garson gelince sustuk.

"Yani senin için hiçbir önemi yoktu öyle mi?"

Hadi buna da şak diye cevap ver Helin!
Of!
Benim için önemliydi.
Seni ne kadar özlediğimi hatırladım Efe.

"Önemi yoktu diyemem. Ama üzerinde durmamıza gerek yok. Sonuçta biz ayrıldık ve-..."
"Helin. Kaçmaya çalışıyorsun. Lütfen böyle yapma."
"Kaçmaya çalışmıyorum Efe. Düzgünce cevaplıyorum sorularını işte."
"O zaman benden neden ayrıldığın sorusuna da düzgün bir cevap ver."
"Efe-..."
"Ne Efe? Neden Helin neden?"

Yeni ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin